➻❥𝕂𝔸Ç𝕀ℝ𝕀𝕃𝕄𝔸࿐

70 38 16
                                    

Arkadaşlar uzun bir süre hikaye yazamadım sinavlarimdan dolayı sınavlarım biter bitmez geldim.

İYİ OKUMALAR...

&Maya

Sabah soluğu sarayın bahçesinde aldım.Her tarafı sis kaplamıştı ve ortalık pekte sakın görünmüyordu.

Sarayın muhafızları endişe içinde birbirlerine bakıyorlardı ve ilk defa sis görüyorlarmışcasına şaşkındılar.

Sol tarafıma dönmemle Colin'i gördüm.Yanında yine Liam vardı.(her zaman olduğu gibi)

Beni görmediklerini düşünürken Colin ile göz göze geldik.Kalbim o an sanki ağzımda atmaya başladı fakat aynı şeyi onun için söyleyemem çünkü beni görünce kaşlarını çattı ve bana hızlı adımlarla gelerek "Senin ne işin var burda!Hemen içeri gir!" diyerek hırladı.

Kafamı karıştırmaya and içmiş gibiydi. Sürekli değişen ruh hali sinirlerimi her seferinde had safhaya ulaştırıyordu.Bu sefer ona istediğini vermeyerek hiç bir şey demeden sarayın kapısına doğru gidecekken bir anda yağmur bastırdı.

O sırada üzerimdeki krem rengi olan elbisem yağan siyah yağmurla dolduğunu gördüm.

Birileri oradan bağırmaya başladı.

"Kara yağmur!Kara yağmur!"

Colin bana döndü ve kolumdan tutarak"Herkes içeri girsin!"dedikten sonra bana baktı ve "Bir kereliğine bile olsa beni dinlesen ölürsün değil mi?" dediğinde kendimle gurur duyuyormuş gibi bir edayla kafamı başka tarafa çevirdim.

Colin kolumu daha sıkı tutarak "Asıl beni dinlemezsen ölürsün.Aptal!"dediğinde gözlerim hızlı bir manevrayla Colin'e döndü.

Kara yağmur yağmaya devam ediyordu.İçeri girer girmez "Bu Kara yağmur da ne demek oluyor?" diye sorduğum sırada Colin ile Liam birbirlerine baktılar.Colin başka tarafa bakarak "Liam benimle gel." dedi ve hızlı adımlarla koridora doğru yürümeye başladı.

Liam fısıldayarak "Sen odana git, ben sana herşeyi anlatırım sonra." dedi ve o da Colin'in peşinden gitti.

Artık hiçbir şeye şaşırmıyordum.Colin ile evlendiğimden beri bu tür olaylar hep vardı, hepte olacaktı.

Hayatım eskiden o kadar güzel ve sakindi ki,ne bir vukuat oluyordu, ne de olağanüstü olaylar.

O zamanlar bana göre en olağanüstü şeyler yıldızlardı.Şimdi ise bana en normal gelen şeyler o yıldızlar.Orası fani bir dünyaydı ve kişiden kişiye yayılan bir mutluluk vardı.Burası ise cani bir dünya ve mutsuzluğuyla mutsuzluk yayan çok acımasız var!

💫

Odama geçtikten bir süre sonra Sophia bana kahvaltı getirmişti.Pek aç hissetmediğim için ağzıma atıştırmalık biseyler attım.

Sophia kaşlarını çatarak "Ama hiç bir şey yemediniz ki" dediğinde "Canım istemiyor" dedim.

Israr edeceğini anlayarak konuşmasına izin vermeden "Sophia lütfen." dedim.

Arkamı dönmemle birlikte havadaki tuhaf ve hafif sisle karşılaştım.Rengi mavi bir görüntü oluşturuyordu.Gözlerimi ayırmayarak balkona çıktım.Güneşe bakınca anladım ki, şimdiye kadar gördüğüm herşey şu anki gördüklerimin yanında bir hiç gibiydi.Güneş alışık olduğumuz gibi değildi.

Güneş maviydi...

Serin temiz hava burun deliklerimi gıdıklıyordu.Sanki deniz ayaklarımın altında gibiydi.

Balkonun ucuna yaklaşarak aşağı baktığımda ise sarayın girişinde dizilen asker olarak tahmin ettiğim bir grup adam gördüm.Ne yaptıklarını anlamak için bir süre izledim fakat hiç kımıldamadan öylece dizili bir şekilde bekliyorlardı.Daha sonra önlerinden Colin'in ata benzeyen ama at olmayan bir hayvanın üzerinden hızlı bir şekilde saraydan çıktığını gördüm.Arkasından aynı şekilde Liam çıktı.Onun arkasından ise dizili olan askerler onlar için gelen hayvanlara binip gittiler.

Öylesine...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin