5- Troller mi?

139 8 3
                                    

JACK:

Onlarca kayanın olduğu bir yere geldik.

J: Arkadaşların kaya mı?

E: Saçmalama! Onlar kaya değil, troll.

J: Troll mü?

Bir anda kayaların -trollerin- hepsi yuvarlanarak yanımıza gelip kablumbağanın kabuğundan çıktığı gibi açıldılar.

Pa: Elsa, bir sorun mu var?

E: Sana da merhaba Pabbie...

Pa: Üzgünüm, başınız hiç dertten kurtulmuyor.

E: Biliyorum ama sen onları çözebilecek tek kişisin.

Pa: Ben sana sadece çözüm yolunu söylerim Elsa, onları çözen sensin.

Hafifçe birbirlerine gülümsediler. Ah, ne kadar da sıkıcı ama! Beni buraya bu saçma sapan övgü senfonisi için mi getirdi?

E: Tanıştırayım, bu Jack Frost. O ve birkaç arkadaşıyla Ahtohallan'da tanıştık. Ama Pitch Black onları kaçırdı, yani sanırım...

Pa: Pitch Black mi?!

E: Evet onun bir tür ''öcü'' old-

Pa: Elsa, başımız çok büyük bir dertte!

E: Ama seni anlamıyorum Pabbie, ne demeye çalışıyorsun?

Pa: Pitch Black, onu tanıyorum. Siz küçükken Anna yaralandıktan sonra annen ve baban benim yanıma bir kez daha gelmişti. Pitch Black Arendelle'e saldırmayı planlıyordu ve planını da uyguladı.

J: D-dur biraz! Pitch Black'in buraya da mı geldiğini söylüyorsun?! Ama gardiyanlar onu sadece bir defa gördüklerini ve yendiklerini... söylediler. Sen de mi onlarla birlikteydin?

Pa: Evet, gardiyanlara haber verdim ama saraya geldiğimizde Pitch Black çoktan saldırmıştı. Kral ve Kraliçe'ye yetişememiştik, sadece Elsa ve Anna'yı kurtarabildik...

Pabbie hüzünle kafasını eğdi. Elsa'ya baktım, gözleri dolmuştu. Annesi ve babasını -Kral ve Kraliçe'yi- Pitch Black mi öldürdü..? Bir kızın böyle ağlamasına sebep olmak... Benim görevim çocukları eğlendirmek ve korumak, ama bunun çocuk olmayanlar için geçerli olmadığına dair bir kural yok. Ne olursa olsun, bunu o öcüye çok fena ödeteceğim! Kollarını ağaca yaslamış, yere doğru bakarak hızlıca nefes alıp veren kızın yanına gittim.

J: Sen iyi misin? 

Son kez tekrar nefes aldı ve kafasını gökyüzüne çevirerek verdi. Sonra bana baktı.

E: Evet, evet iyiyim...

Kafasını tekrar çevirdi. Suratım asıktı ama amacım ona moral vermekti. Bu yüzden hüzünle gülümsedim ve elimi omzuna koydum. Hafif irkildi ve tekrar bana baktı.

J: Endişelenme, her ne olursa olsun onu yeneceğiz. Sonuçta... biz birlikte güçlüyüz, değil mi?

O da hüzünle gülümsedi ve nazikçe kafasını salladı. Elimi omzundan çektim ve havalı bir tavır takındım.

J: Yani ben zaten çok güçlüydüm, şimdi senin azıcık gücünün de bir faydası olacak.

Hafifçe kıkırdadı ve kollarını bağlayarak tamamen bana döndü.

E: Tabii, gördük ne kadar güçlü olduğunu. Ufacık bir buz parçası fırlattım hemen yavru kedi gibi kaçtın.

J: Hey! Gücüne şaşırdığım için oldu! Sonuçta her gittiğim yerde benimle aynı güce sahip birini görmüyorum. Dolayısıyla şaşırmış ve birazcık da korkmuş olabilirim...

E: Birazcık mı?

Somurtarak ona baktım ve kahkaha atmaya başladı. Ben de kendimi tutamayıp güldüm. Daha sonra bana yaklaştı ve gülümseyerek konuştu.

E: Önemli olan gücünün büyüklüğü değildir,

Sonra yine parmağıyla kalbimin olduğu yere dokundu.

E: Asıl burada nasıl hissettiğindir, Frost.

Diğer trollerle konuşan Pabbie'nin yanında gitti ve onlara katıldı. Ben ise arkasından bakakalmıştım.

---------------●---------------
Herkese merhaba! Jelsa konusunda aşırı hızlı davranmamışımdır umarım:) Sevdiyseniz destek olmak adına oy verebilir veya sevmediyseniz yanlışlarımı yazabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler, kendinize iyi bakın<3

Jelsa - Büyülü Orman SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin