"Elimden kayıp giden umudum; küçük bir çocuğun sert bakışlarına aldırmadan omzuna konmuştu."23.02.2005
Küçük kızın gözlerini açmasıyla aniden geriye savrulması bır oldu. Kötü bir rüya mı görmüştü?
Hayatı bir kabustan öte değildi.
'kabus ıcınde kabus olamaz.'dedı.Ürkek adımlarla pencereye yaklaştı. Soğuktan zangır zangır titreyen vücudu birbirine çarpan dişleri elle tutulur cinstendi. Bu yüzden ses çıkarmadan meraklı gözlerle ona bakan çocuğa bakmaya devam etti. Koşar adımlarla salona, banyoya, odaya baktı. Hiç kimse yoktu hatta yerde yatan annesi bile orada yoktu.
Geriye sadece içindeki korku ve omzunda ki acı kalmıştı. Babasından eser yoktu. Belli ki çıktığından beri hiç eve dönmemişti. Yüzüne tiksinir bir ifade yer edindiğinde 'kesinlikle yine içmeye gitti.'dedi
Minik elleri yavaşça omzuna dokundu. Ağzından çıkacak çığlığı bastırdı ve fırlayarak mutfağa gitti. Mutfağın penceresi hala açıktı ve küçük erkek çocuğu orada durmuş sesini çıkarmadan onu izliyordu.
Evde kimsenin olmaması konuşmaya yetecek cesareti edinmesine yetmişti.
"Şey.... merhaba sen neden buradasın?"
"Buraya yeni taşındık."
"Immm sanırım anladım ama neden buradasın?"
"Sesini duydum merak ettim. Şöyle diyordun;
'Lütfen baba korkuyorum artık yapma' "Küçük kız yutkundu, defalarca yutkundu neyi nasıl anlatacağını bilmiyordu. Küçük erkek çocuğu pencere önünde biriken kana bakarak konuşmasına devam etti.
"Üzül diye söylemedim ama sesler kesildiğinden beri burada duruyorum. Epey bir zamandır sana bakıyorum. Uykunun bazı anlarında ağlıyordun."
Çocuk biraz geriye doğru adımladı. Minik kız boğazına takılan yumruğu def ettiğinde zar zor konuştu.
"Şey.. hayır hayır o ben değildim. Televizyon açıktı oradan duymuşsundur."
Küçük erkek çocuğu kaşlarını sertçe kaldırdı kıza bakarken.
"Benî kandırmaya çalışma çatınız da anten bile yok. Bu durumda televizyonda yok demektir. Yani özür dilerim seni üzmek istemem ama birileri seni o kadar çok üzmüş ki yaralarını sevip saklıyorsun. Oysa sevilmesi gereken tek şey sevgi değil midir?"
Söylediği yalana kendisi bile inanmamıştı. Ama kimse bunu bilmemeliydi. Babasının annesini dövdüğünü küçücük vücudunda açtığı yaraları. O yaralar belki de zamanla geçecekti sadece izi kalacaktı. Ama ruhu asla iyileşmeyecekti; hep acı çekip kıvranacaktı. Tek ilaç baba sevgisiydi ama artık sevgi denilen şeyin olmadığını kabul etmek zorundaydı. Düşüncelerinden onu uyandıran çocuğun sesi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopatın Günlüğü
Teen FictionGeçmişin karanlığında bir bataklık; bataklığa rağmen herkesin vazgeçip, bataklığı kabul eden bir papatya... Çağan Mısra"yı papatyası olarak kabul edecek mi? Ya siz ! Bir bataklık mı olmak istersiniz? Yoksa her şeye inat bataklığı kabul eden papatya...