"İnsanın bütün algısı hissettiklerinden ibarettir.
Peki ya hissetmesi gerekenleri aslında hissetmiyorsa ne olacak?
Kendi duvarlarının ardında bir esirse ne yapacak?
Nasıl çıkacak bu girdaptan?
°Cehennem acı çektiğimiz yer değil acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdir.°
Hallaçlı MANSURBölüm geç geldiği için herkesten özür diliyorum. Fakat kafamı bir türlü toparlayamıyorum. Bu bölüm Elaayav'a ithafen yazılmıştır. Bunu demem kaybettiğim anlamına gelmezz Elo Hanım bunu benden sana bir hediye olarak kabul et. Lakin ben isteseydim o iddaayı kazanabilirdim.
İnce, iyice zayıfladığını belli eden cılız kollarından tutup kaldırdım kendisini. Ve tekrar kırmızı kart durmamı söyledi. Öyle de yaptım, kollarını ellerimin arasından bir çırpıda kurtarıp
"Kendim yürüyebilirim sağol."
"İyi bakalım buyrun."
Ellerimle yolu gösterip yürümeye başladım. Bir iki tökezlemenin ardından tişörtümü tutan eli hissettiğim de omzumun üstünden baktım.
"Hani kendin yürüyebilirdin. Yolunu mu şaşırdın? Yoksa bana tutunmak için bahane mi arıyorsun?"
"Ne alaka! Evet kendim yürüyebileceğimi söyledim. Ama şu var ki hızlı adımların yüzünden zorlandım."
"Benim adımlarımın hızı cehenneme yetişmeye çalışıyor genelde. Ya sen bataklığa mı?"
"Bataklık?"
O son kelime soru sorarcasına çıkmıştı ağzından. Normalde kimsenin yaninda bu tür konuşmalar yapmazdım. Kendim dahil hiçbir şeye inancım yok. Ama sanki Bulut ve kız kardeşimden sonra birine güveneceksem; bu kesinlikle bu doktordu. Hayır saçmalamıyorum ben. Doktorlar boktan olan hayatlarımızı boş yere daha da berbatlaştırıyorlar. Ama sanki... Sanki her duygunun en dipte yaşadığı sessiz bağrışlarıydı. Sesi düşüncelerimi böldü aniden.
"Yanıma aldığım bataklıkla birlikte cehennemde yok olan duygulara. Fakat benim acele etmeme gerek yok. Bataklığa da cehenneme de sahibim."Daha fazla yürüyemediğini anladığım an bir çırpıda kucağıma aldım.
"Ne yapıyorsun sen?" diyerek bağırmaya başlamıştı bile. Aldırış etmeden kucağıma aldığım da tekrar tişörtümü tutuyordu. Tüm hastane çalışanları bize bakıyordu öylece. Arkaya baktım Hakan kaç metrelik alana dağılmıştı acaba? Hizmetlinin yerdeki kanı temizlediğini görmek beni o kadar rahatlattı ki... Ama orada o yoktu. Muhtemelen pansuman yaptırıyordu.Önüme dönmemle nefesini hissettim. Öfke, küfür, nefretle yüzüme çarptı nefesi. Yüzüme uzun uzun baktı.
"Seni ben bitireceğim elimdeki en büyük kozum son olarak tutunduğun küçük dal olacak."
"Bekliyorum ne yapmak istiyorsan onu yap."
İki cümlelik konuşmadan sonra ayrıldı yanımdan. Yüzüme takındığım gereksiz tavır onu buralara kadar getirmişti. Gittiği yöne bakarak 'Rüyalarına dahil edeceğim bu tavrımı söz doktor Hakan."Pansuman odası nerede doktor hanım?"
Kucağımda öylece bana bakan Mısra; bakışları ardından konuşmaya başladı.
"İleride koridordan girince hemen sağdaki oda. Odanın hemen yan tarafı da zaten senin odan."
"Tamam nasıl isterseniz doktor hanım. Sonuçta bir gün bu kurallar da değişecektir."Pansumun odasının karşısındaki oda dikkatimi çekti.
'Uzman psikiyatr Mısra GÖK...
Demek bu da senin odan.'
Kendi kendime söylenmeye başlayarak sağ ayağımla kapıyı açtım. Ardından içeri geçtim. Mısra' yı koltuğa oturtup yarasına bakmak için yeltendiğimde kolunu çekti.
"Kendim yapabilirim."
"Biliyorum. Çünkü sen bir doktorsun dimi? Ama bir pansumandan daha fazlasına ihtiyacın var bilmem farkında mısın? Eminim sende bunun kimseyi ilgilendirmediginin farkındasındır."
Çenesinden tutup yüzünü kendi yüzüme olabildiğince yakınlaştırdım. "Nasıl istersen... Ama benim yüzümden yaralandın. Şimdi izin ver şu kolu sarayım olur mu?"
Başını sallamakla yetindi sadece. Pansuman yaparken beni incelediğini fark ettim. Çok masum bir yüzü olsada derin düşünceler vardı kafasında.
"Bu arada daha once pansuman yaptın mı?"
"Evet bir kaç kez yaptığım olmuştur. Hastanede çalışmak bunu gerektiriyor bazen. Bazen de beyin parçalıyordum."
"Gerçekten çok esprilisin."
"Genelde esprilerime gülmeyip korkar insanlar. Neyse bitti pansuman." "Teşekkür ederım."
"Sorun değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopatın Günlüğü
Teen FictionGeçmişin karanlığında bir bataklık; bataklığa rağmen herkesin vazgeçip, bataklığı kabul eden bir papatya... Çağan Mısra"yı papatyası olarak kabul edecek mi? Ya siz ! Bir bataklık mı olmak istersiniz? Yoksa her şeye inat bataklığı kabul eden papatya...