18 - MANTIK DIŞI GECE

2.5K 123 11
                                    

Barış'ı bileğinden yakaladığım gibi seri ve sert adımlarla, onu da peşimden sürükleyerek hızlıca gösterdiği odaya doğru ilerledim.

Kapıyı açıp içeri girdiğimizde etrafa hızlıca bir bakış attım. Yakınımızdaki yatağı fark etmemle o tarafa ilerledim ve Barış'ı sert olmayacak bir şekilde yatağa fırlatmaya çalıştım ama sanırım pek başarılı olamadım.

Ağzından ufak bir inleme kaçtıktan sonra, "Kibarlığın için sağ ol." diye sitem etti. Dediğini umursamayarak "Soyun." dedim gözlerinin içine bakarak. O da benim gözlerimin içine bakarak üstünü çıkartıp yere attı. Ben de bir çırpıda üstümü ve pantolonumu çıkarıp yere fırlattım.

Omzunu kavrayıp onu yumuşak yatağa bastırdığımda, tekrardan güzel suratına dayanamayarak dudağına yöneldim ve zaten ıslak olan kırmızı dudakları biraz daha öptüm, o da bana karşılık verdi. Gitgide daha da tahrik olmaya başladığım için kendimi bedenine iyice bastırdım ve tamamen bacak arasına yerleştim.

Sonunda kendimi dudaklarından ayırabildiğimde kısa bir anlığına yüzünü inceledim. Yanakları alkolden ve dışarının soğuğu yüzünden iyice allaşmış, ela gözlerinin rengi daha da belirginleşmişti. Aynı zamanda gözlerinde anın verdiği afallamışlık vardı, muhtemelen ayıldığında bu yaşadıklarımız yüzünden bin pişman olacaktı ama ne yazık ki şu an ben de beynimi kullanamıyordum, ve bu alkolün verdiği sarhoşluktan mı yoksa Barış'ı görmenin verdiği sarhoşluktan mı seçemiyorum.

Gözlerim biraz daha alta kaydığında az önce öptüğüm dudaklarının da yanaklarıyla aynı benzerlikte kırmızılaştığını ve birbirimizden yeni ayrıldığımız için hafif aralık kaldığını gördüm. Bu görüntü karşısında daha fazla dayanamayacağımı fark ederek pantolonuna yöneldim ve hızlıca düğmesini açıp onu da bir çırpıda yere fırlattım.

Son kez yüzüne baktığımda göğsünün hızla inip kalktığını ve hâlâ şaşkın bakışlarla beni izlediğini görünce, sinirle karışık alaycı bir tavra geçmeme engel olamadım.

"Ağlamayacağına eminsin, değil mi?" dediğimde nihayet dalgın bakışları netleşti ve tamamen gözlerime odaklandı. Yavaş yavaş kendine gelirken kaşlarını çatması da bir oldu. "Ha, eğer hâlâ o soğukkanlı davranmaya çalışan ağlak veletsen söyle, hiç başlamayayım." dedim, dedim demesine ama bariz bir şekilde blöf yapmıştım. Bu saatten sonra duramayacağımı biliyordum ama yine de tepkisini görmek istedim.

Ben sinirlenmesini beklerken, o da benimki gibi yüzüne alaycı bir sırıtış takındı ve hafifçe doğrularak yüzünü, yüzümün hizasına getirdi. Ben onu izlemeye devam ederken kalçamda bir el hissetmemle irkildim.

Barış, baksırımı çıkarıyordu.

Önce benimkini, ardından bacaklarını kendine çekip kendi baksırını çıkarmaya başlarken, "Merak etme Esat," dedi dalga geçen bir ses tonuyla. "Eğer sen de hâlâ o sevişmeyi bilmeyen beceriksiz velet değilsen, ağlamam." Sırıtmama engel olamadım.

"Sen de çok iyi biliyorsun ki, bu yüzden ağlamıyordun Barış." dedim, sinirlenmeye başlamıştım.

İkimizin baksırını da yere fırlattıktan sonra sırıtışını silmeyerek yüzüme doğru yaklaştı. Neredeyse burun buruna geldiğimizde, "Umarım ben yokken bol bol orospu sikmişsindir Esat, en azından, belki bir ümit ön sevişme nedir öğrenmişsindir." dediğinde bütün kinimle ona baktım. Bilerek yapıyordu, onu bu noktadan vurduğum için o da benim canımı acıtmaya çalışıyordu.

Sinir bozukluğuyla kafamı kaldırıp derin bir kahkaha attım. Zaten alev alev olan bedenim, şimdi öfkem yüzümden kaynar duruma gelmişti. Suratımın ne halde olduğunu bilmiyorum ama kafamı tekrardan eğip Barış ile yüz yüze geldiğimde, gözlerimdeki endişeyi net bir şekilde görebilmiştim.

KALBİN GÖZYAŞLARI (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin