tres

140 17 12
                                    

Hazırlanıp çıktım. Bir günlük okulu assam hiç birşey olmazdı. Hale cafe'ye doğru ilerliyordum. Orası bizim eve çok yakın olduğundan taksi tutmama gerek yoktu. Rose'yle buluşacaktık. Onu gerçekten özlemiştim.

Geldiğimde Rose'nin oturduğunu ve beni beklediğini gördüm. O da beni görünce yanıma geldi. Selamlaştık ve sarıldık. Daha sonra oturup sipariş verdik.

"Naber Lisa?"

"İyi. Aynı işte."

"Çok özlemişim seni."

"Bir de bana sor."

Biraz lafladık ve daha sonrasında yemekler geldi.

"Teşekkür ederiz." dedik garsona ve yemeye başladık.

"Lisa, sana birşey soracağım ama çekiniyorum."

"Sor tabii."

"Şey.. ailen, yani kaza nasıl oldu?" Sertçe yutkundum ve gülümsedim.

"Aslına bakarsan ben de daha bilmiyorum. Faxon eve geldiğinde annem ve babamı yerde görmüş. Boyunlarının kenarında ısırık izi varmış. Evimize tespit edilemeyen bir hayvan girdi ve onları ısırdı galiba."

Rose kahkaha attı. "Kusura bakma, aklıma izlediğim bir film geldi. Vampirler falan vardı."

Rose vampirlerden bahsedince insanların, evimizin olduğu yer hakkında konuştukları aklıma geldi. Evimizin eskiden asla yakalanamayan ve polisleri tek ısırıkta öldüren bir çetenin eviymiş. Birgün oraya bir ev inşa edilmiş ve bu güne kadar o evde yaşayan her aileyi parçalamışlar. Geriye sadece çocuklar kalmış.

Bu hikayeyi evi aldığımız kişi de anlatmıştı ama biz fazla umursamamıştık. Umursanmalı mıydık? Gerçekten de vampirler var olabilir miydi? Yok canım. Sen de iyice abarttın Lalisa..

"Lisa, düşüncelisin. Bana anlatabilirsin biliyorsun değil mi? Hislerini, düşüncelerini, başından geçenleri.. Ben sana en büyük sırrımı bile açmıştım hem, eşcinsel olduğumu. Bana güvenebilirsiniz."

"Yok canım nereden çıkardın? Gözüm dalmış sadece."

"Lisa.. lütfen anlat." Derin bir nefes verdim. Anlatmamakta kararlıydım.

"Ee senin İspanya'daki okul nasıl gidiyor? Birileri var mı bari?" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. Rose konuyu değiştirdiğimi anlamıştı ama bozuntuya vermemişti.

"Evet. Jisoo diye bir kız var. Buraya gelmeden bir kağıda ona olan hislerimi yazdım ve bir çocuğa verdim. O çocuk da Jisoo'ya iletti. Tabii şu an burada olduğum için nasıl hissediyor, eş cinsel mi değil mi, umursuyor mu falan hiç bir fikrim yok. Fotoğrafını gösteriyim bekle." dedi ve cebinden telefonunu çıkardı.

"Ne tatlı! Eminim ki senin gibi bir kızı asla kaçırmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ne tatlı! Eminim ki senin gibi bir kızı asla kaçırmaz.. yakın arkadaş mısınız peki?"

"Maalesef. Daha hiç konuşmadık bile. Ama açtığı canlı yayınlara sürekli katılıyorum ve benim olduğumu bilmediği için sorularımı yanıtlıyor. İnan bu beni çok mutlu ediyor. Gösterdiğim fotoğraf da canlı yayından zaten."

"Tatlı bir kıza benziyor. Peki ne kadar kalacaksın Amerika'da?"

"Ailem birkaç haftaya izin verdi. O da sen varsın diye. Şu an otelde kalıyorum."

"Anladım. Akşam bize gel seni teyzem ile tamıştırayım, hem Faxon'u da görmüş olursun. Gerçi o oyundan kafasını kaldırır mı bilemem ama.."

Bir kahkaha attı Rose. "Bu yaştaki çocukların hepsi aynı. Takma. Bugün bana Amerika'nın en güzel yerlerini gezdirir misin o zaman küçük hanım?"

"Tabii, bir an önce kalkalım da daha çok vaktimiz olsun." dedik ve kalktık.

DiaboliqueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin