diez

122 17 1
                                    

Sonunda "usta" dedikleri kişinin evindeydik. Ev denemezdi aslında, baya uzun bir binaydı. "Zenginmiş." diye mırıldandım. Bir yandan da duymamış olması için yalvarıyordum. Ama artık çok geçti..
"Sus da içeri girelim." dedi. İçeri adım attığımda onlarca, siyah mini etekli, beyaz gömleki, siyahi kadınlar gördüm.

Daha sonra bir asansörden yukarı çıktık. Bir ormana bunu nasıl inşa etmişlerdi? O kadınları de kaçırmışlar mıydı? Aklımda deli sorular vardı..

Bir odaya girdik. Deri, siyah sandalyesinde arkasını dönerek oturmuş siyahi bir adam vardı. Boyu uzun olmalıydı, ben ayaktayken bile onun oturmuş halinden kısaydım. Arkamı döndüm, Jungkook yoktu! Gitmişti.

"Kook?" diye bağırdım. Ses gelmiyordu.

Kalın bir sesin "Otur." demesiyle hızla önüme döndüm. O adamdı. Bana dönmüştü. Kel, siyahi bir adamdı. Üzerinde bir takım elbise vardı. Sakalları hafif beyazlamıştı.

Dediğini ikiletmeden oturdum.

"Merhaba Bayım. Ben Lisa."

"Biliyorum. Lalisa Manoban." Şaşırmıştım. Nereden biliyordu?

"Neden buradayım? Siz kimsiniz?"

"Anlatıyorum.. Babam bir insandı, annem ise bir kurt. Babam onunla bir ormanda karşılaşmıştı. Annemin daha 3 aylık olduğunu anlamıştı çünkü o bir veterinerdi. Acımıştı ona. Başlarda annemi evlatlık edinmişti. Ama eve almıyordı. Sonralarda eve almaya karar verdi. Başka kimsesi yoktu onun. Ailesi uzakta yaşıyordu. Ailesinin ölüm haberini aldıktan sonra yıkılmıştı. Tam bir ayyaş olmuştu. Sarhoş olduğu bir gün, annemle ilişkiye girmiş. Uyandığında annem bir kurt değil, insan olarak duruyordu karşısında. İlk zamanlarda o da şaşırmış. Ama daha sonra ayyaşlığından kaynaklı olduğunu düşünmüştü. Deli olduğunu düşünmek bile daha mantıklı geliyordu. Annemle iletişime geçmiyordu. Kurtun kaçtığını düşünmüştü. Ondan sonra tam bir çöküşe uğrayıp intihar etmiş. Yani annemin bana anlattıkları bunlar. Ben 16 yaşımdayken de annem öldü işte. Odasındaki gizli sandığı önceden beri biliyordum ama hiç açma fırsatım olmamıştı. Öldüğü günün evvelsi günü açtım sandığı. Bir mektup duruyordu. Buraya, yer altına gelmem için ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. İndim ve buranın benim için tasarlandığını anladım. Annemin işi çok yoğundu ve hiç bir zaman neyle uğraştığını anlamamıştım. Demek buydu. Daha sonra teker teker insanları ısırarak etkim haline getirdim. Isırdığım insanlar sayılıydı. Benim gibi ailesi olmayan insanları ısırmıştım bilerek. Namjoon, Yoon ha, Jin, Hoseok ve Yoongi. Diğerlerini, bu ısırdıklarım avladı. Sen de dahil olmak üzere.. Yoon ha benim eşim. Yani öyleydi.. Önce onunla beraber benim annemle yaşadığım eski evime gittik, şu anda senin evin. Korkmasınlar diye kurt kılığında gitmiştik. Ama onu öldürdüler. Annen ve baban ona kıydı. Ben de bu işi Jin, Namjoon, Hoseok ve Yoongi'ye bıraktım. Onlar da Jungkook, Taehyung, Jimin, Jisoo ve senin gibi ailesini kaybetmiş olanlar. Jennie ve Rose de, sen ve Jisoo'nun en yakın arkadaşları. Sizi güvende hissettirmek için buradalar. Şimdi bir şeyler mantıklı gelmeye başlamıştır umarım."

Hala hiç bir şey mantıklı gelmiyordu. Kafamda bir çok soruya oradan ayrılmak zorunda kaldım. Vaktim olsa sorardım ama hemen sonra Jungkook gelmişti ve beni alıp götürmüştü.

Genelde çok düşünen bir insanımdır. Bu yüzden bunu da içime attım. Odamdan çıkmadım ve bütün gün düşündüm, "Neden ben?" diye..

Gece kapım çaldı. Koltuğa yumulmuştum. Rose'yi uyandırmamak için kapının yakınına kadar gidip kapıyı açtım. Yoongi'ydi.

"Sonradan buraya getirilenler evine gideceksiniz. Merak etme, Chae de gelecek. Uyandır onu."

Sonradan gelenler? Jimin, Taehyung, Jungkook, Jennie, Jisoo falan da mı oradaydı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DiaboliqueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin