17. gün

139 31 9
                                    

sevgili günlük,
bugün sana ellerim titreyerek yazıyorum. az önce victor'ı dövdüm, eve koşa koşa geldim, hala ellerim titrerken yapabileceğim en sakinleştirici şeyin sana yazmak olduğunu düşündüğüm için işte buradayım. lütfen yazımın çirkinliğine odaklanma, ne anlattığıma odaklan. ne, yazım normalde de mi çirkin? -kafayı yediğimin farkındayım günlük, sadece bana ayak uydur.-

ne olduğunu anlatmamı istiyorsun, biliyorum. ama ben anlatmayı öyle istemiyorum ki. yaklaşık dört gündür elim gitmiyordu sana yazmaya, bu kez ortadan kaybolmadın evet. bu kez kaybolan bendim. içimde kayboldum günlük. 

mathilda'nın, babası onu zorladığı için victor'a mecburmuş gibi yaşadığını öğrendim. hayır victor'un ailesi zengin falan değil, hayır victor onu kurtarmayacak fakirliğinden. hayır, mathilda'nın da ailesi zengin değil, hayır victor mathilda'yı parası için de kovalamıyor. evet aslında mathilda'nın hikayesi de klişe bir hikaye ama olağan bir klişe. hayatın akışında gayet olağan, insanlardan beklenebilir klişeler. mathilda sana daha önce bahsettiğim gibi kimseyi üzmek istemez. hayattaki tek dayanağı babasıdır onun - evet ben onun için bir hiçim, biliyorum -. ve victor, mathilda'nın babası brumer'ın çocukluk arkadaşının oğlu. geçmişte victor'ın babası brumer'ın hayatını kurtarmış, bu olaydan kısa bir süre sonra da ölmüş. brumer kendisini borçlu hissediyor victor'a karşı. belki biraz da adamın ölümünden dolayı kendisini suçluyor -nedenini bilmiyorum.- bu yüzden, kendi kızının mutsuzluğu uğruna victor'ı mutlu etmek istiyor. 

peki ya, victor neden mathilda'yı istiyor biliyor musun? victor'ın çok berbat bir hayatı var. çeşitli bağımlılıkları var, buraya dökmeyeceğim onları. düzensiz bir hayatı var yani. victor bu düzensizlikten onu mathilda'nın kurtarabileceğine inanıyor. 

mathilda'ya acıdın değil mi? evet, o tamamen bir kurban. kendi hayatını yaşayamayan, başkalarının istek ve arzularına göre hayatını şekillendirmek zorunda hisseden bir kurban. 

bugün victor'u başka bir kızla gördüm. çok yakınlardı. fiziksel olarak. ve gidip onu dövdüm. hiç karşılık vermedi bana. sonra ben de sinirle eve döndüm. dediğim gibi, ellerim hala titriyor. 

annem dün bana ne dedi biliyor musun günlük, "sana babanın yokluğunu hissettiren bir anne olduğum için kendimden nefret ediyorum." dedi. benim annem bunu nasıl fark edebildi bilemiyorum -belki de bilmek istemiyorum-, ama önce brumer'ın sonra da victor'ın mathilda'nın hayatına, kalbine nasıl zararlar verdiklerini öğrenmeleri lazım. tıpkı annem gibi. 

sevgili günlük, 
sana anlattıklarımı birilerine anlatma. onların bunları kendi başlarına öğrenmeleri lazım. yoksa kalıcı olmaz, anlıyor musun?

eğer birilerine bunlardan bahsedersen kağıdının hammaddesi olan ağacın akrabalarını bulurum, evet mesela seni o ağaçlardan birine şikayet ederim, evet aslında şikayet edemem, seni üretmek adına bir ağacı kesenler, onun etrafındaki ağaçları da kesmişlerdir. sonuç olarak, bu seferki tehdidim hüzünlü bir kapıya çıktı günlük.

ağlama günlük -hayır, tabi ki beni de ağlatacaksın gibi bir cümle kurmayacağım.-
ağlarsan içindeki yazıların mürekkebi akar. tabi ki bundan dolayı ağlama diyorum günlük, başka nedeni olabilir mi?

ama sen yine de ağlama günlük
herb burada. -seni ağlatanları victor gibi haklayabilecek olan herb- hayır seni ağlatırsam kendimi dövmeyeceğim; unut bunu.

sevgiler,
herb. 


olgunlaşmamış bir patatesin günlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin