on dokuz

282 35 28
                                    


"Hadi ama Jisoo,sabaha kadar seni bekleyemem ya!"

Namjoon'un bağırışları üzerine taktığım küpeyi kilitledim ve son kez kendime baktım. Biraz kilo kaybetmiştim son zamanlarda,nedeni ise anne ve babamın boşanma davasına girecek olması ve buna sebebiyet veren kişinin ben oluşumdu. Namjoon ile gizli bir hesap üzerinden babama bulabildiğimiz fotoğraf ve yazışmaları göndermiştik. Babam belki de bunları yapanın ben olduğumu sonsuza kadar bilemeyecekti ama gerçekleri gördüğü için aynı zamanda mutlu olmuştu. Son iki haftada iki adliye olmuş fakat annem ısrarla hisselerin yarısını isteyip sorun çıkardığı için dava ertelenip durmuştu.

Çantamı alıp merdivenlerden indim. Namjoon ile Tanrı'nın her günü beraberdik,kendini hala suçlu hissettiği için affettirmeye çalışıyordu ve gerek olmadığını söylesem bile jest yapmaya devam ediyordu. Jackson ve Nayeon evlerinde barbekü yapmayı teklif edince biz de hayır dememiştik. Lia ise ailemden etkilenmek yerine daha sıkı çalışıp babamın yanında torpilsiz bir şekilde CEO olmayı amaçlıyordu. Odasına bakıp ders çalıştığını görünce sessizce kapıyı kapatıp aşağı indim.

"Ne patladın be! Geldik işte."

"Yirmi dakikadır geliyorsun yalnız dikkatini çekerim."

"Uzatma hadi acıktım ben."

Evden çıkıp arabaya bindik. Beraber olduğumuzda arabayı benim sürmeme izin vermiyordu çünkü ona göre biraz yavaştım.

"Jackson ve Nayeon nasıl bu kadar iyi anlaşmış olabilirler,kendi evlerine çıktılar bile."

"Kıskandıysan benim evim de boş."

"Babamın buna izin vereceğini sanıyorsan avucunu yala."

"Ne varmış,konuşurum babanla. Bu kızla evleneceğiz zaten şimdiden alıştırma olsun derim."

Lafı beni utandırırken kızaran yanaklarımla gülümsedim.

"Ya,yapma işte şöyle şeyler."

O da kahkaha atıp elini radyoya götürdü.

"Ne çalayım ablama?"

"Arctic Monkeys aç çocuğum."

Alex'in sesi kulaklarımızı doldururken arkama yaslanıp hala arka koltukta duran battaniyeye uzandım.

"Kaç ay oldu bunu alalı?"

"Bilmem neden ki?"

"Yenisini mi alsak,daha büyük. İkimizin de sığabileceği?"

"Aman,ne gerek var. Hem bunun anısı var."

Cidden,Namjoon ile bu raddeye gelebileceğimiz aklıma dahi gelmezdi. Namjoon bana göre soğuk nevaleydi ve kendini beğenmişin biriydi. Şimdiki Namjoon ile eski Namjoon'u kıyaslayınca aradaki fark beni mutlu ediyordu. Arkadaş edinmiş,insanlara nasıl davranması gerektiğini öğrenmişti. Geçen hafta Lisa'nın çalıştığı yere gitmiştik. Lisa önce bizi hatırlamasa da sonradan çok mutlu olmuştu. Namjoon Lisa'ya acayip mahcup yaklaşıyordu ama Lisa tam bir pamuk şeker gibiydi. Giderken bize birer kahve ısmarlamış ve ne zaman istersek gelebileceğimizi söylemişti.

Uzakta görünen bahçelerden birinde kısa boylu iki kişi gördüğümde bunların Yoongi ve Jackson olduğunu anladım. Ellerindeki kartonla ateşi küllüyorlardı. Arabayı park edip indik.

"Ya senin aklına sokayım. Abicim böyle mangal mı yakılır ya?"

"Sus be,sen dedin gelin bizde yapalım diye."

Bizi ilk gören Yoongi olmuştu ve görür görmez gelip Namjoon'u kolundan tutup mangalın başına götürmüştü. Jackson elindeki kartonla el salladığında ona gülümseyip ben de karşılık verdim.

everything i wanted|namsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin