yirmi•final

382 36 25
                                    


Bugünü dünyadaki en zor günlerden biri sayabilirdim sanırım,annemlerin davası ve Seokjin'in düğünü resmen aynı güne düşmüştü. Namjoon gerilmememi söylese de tüm gece uyuyamamıştım. Lia mahkemeye gelmeyecekti,annemle tek bir kelime dahi konuşmamıştı. Bu saatten sonra ikimizin de anneme karşı sert bir tutumu olacağı kesin bir olaydı zaten. Fakat mahkemede ben neler yaşayacaktım bilmiyordum. Üstelik babama gelen kanıtların kimden olduğu hala bilinmediği için bir de şahitlik etmek zorunda kalacaktım ve babam oracıkta kalp krizi geçirmezse bir yetim sevindirmeliydim.

Kargalar ötmeye başlayınca hiç yummadığım gözlerimi birkaç kez kırparak ayaklandım. Saat yediye geliyordu. Namjoon dün Seokjin ile beraber babasının mezarına gitmişti. Sonra da erkenden Jieun -müstakbel eltim- ve ailesinin evine geçmişlerdi. Ben de orada olmak istesem de babamı yalnız bırakamazdım. Dün ise babam ve Lia'ya resmen restorantların hazırlayacağı bir masa kurmuş ve baya eğlendirmiştim onları. İkisi de birkaç kadehten sonra dalmışlardı. Ben de bir saate yakın kızlarla konuşup ne giyeceğime karar verdikten sonra yatağa geçmiştim ama uyuduğum belki on dakikaydı. Açık bıraktığım odamın kapısına yansıyan banyonun ışığı babamın da uyandığının göstergesiydi. Davanın nasıl sonuçlanacağını bilmiyorduk,daha kötüsü annemin taleplerini tahmin edemiyorduk. Her ne kadar avukat taleplerinin bir şey ifade etmeyeceğini söylese de babam kırılgandı ve bu olay onu haliyle yıpratmıştı.

Yataktan kalkıp saçlarımı tepemde topladım. Babamın yanına gitmek için odadan çıktım,güzel bir günaydına ihtiyacımız vardı.

"Baba?"

"Kızım?"

Ona sarıldığımda elleri sırtımı bulmuş ve o da sıkıca sarılmıştı. Birden ona her şeyi söylemem gerektiğini farkettim.

"Baba,bir şey itiraf etmek istiyorum."

"Neymiş?"

"Annemi,o adamla olan fotoğrafları ben gönderdim. Seni daha fazla kandırmasına müsaade edemezdim,özür dilerim."

Yüzü aydınlandı ve pek sık ağlamayan babamın gözleri birden doldu.

"Baba özür dilerim,ben.. Doğrusu bu sanmıştım,seni üzebileceğimin farkındaydım ama böyle sürmemesi gerekiyordu."

Bir şey söylemeden bana sarıldığında içimde tuttuğum her şeyi bırakıp ben de ona ellerimi doladım ve ağlamaya başladım. Taşıdığımız yük fazlaydı,normalde babalar aldatırdı değil mi herkesin gözünde? Hayır. Aldatmak cinsiyet değil,karakter meselesiydi ve ben babamla gurur duyuyordum.

"Güzelim ben ağlıyor muyum bak bakalım? Senin gibi zeki bir kızım hatta sizin gibi kızlarım olduğu için mutluyum. Biz birlikte olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz şey yok,atlatırız."

Gözlerimi elleriyle sildiğinde başıma bir öpücük kondurdu.

"Senin şu sırık gelcek mi mahkemeye?"

Namjoon'dan sırık diye bahsetmesi beni güldürmüştü. Kafamı hayır anlamında sallayarak cevap verdim. "Abisinin düğünü var,davadan sonra ben de davetliyim. Sen de gelmek istersen-

"Siz eğlenin,biz Hyungwon ve Jaeyong ile teknede açılacağız. O çocuğu da eve yemeğe çağıralım bir gün."

Ona kısaca sarıldıktan sonra odama geri döndüm. Namjoon ile asla hayalden öteye gidemeyecek şeyler yaşıyordum ve bunun için mutluydum. Çünkü bu ilişkiyi sırtlanmasam bu raddede olmazdık,onu bu hale getiremezdim. Gülümseyerek banyoda elimi yüzümü yıkadım. İki kıyafet değiştirmek istemediğimden düğün için giyebileceğim ama mahkemeye biraz abes kaçacak elbiseyi üzerimden geçirirken gülümsedim. İki kutlamam olacaktı bugün görünüşe göre. Büyük ihtimalle beni görenler şaşıracaktı ama sorun değildi,değil mi?

everything i wanted|namsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin