Ana caddeye bakan pencerimin önüne geçip perdeyi yarısına kadar açtım. "Huzurlu bir gün." diye mırıldandım kendi kendime.
Güneş ışıkları gözümü almaya başlayınca pencerenin önünden çekilip masaya yöneldim. Ilımış kahvemi alıp yavaşça koltuğa oturdum.
Bu hafta oldukça yorulmuştum, tek istediğim şey uzanıp televizyona bakmaktı. Ve bu planımı hiçbir şey bozamayacaktı. "Poyraz, daha yavaş- ah!"
Tabi ya, unutmuşum. Üst komşum Poyraz.. Bu lanet herif her haftasonu sevişmekten vazgeçmeyecek miydi? Kahvemi sinirle masaya bırakıp kapıya yöneldim, anahtarımı aldım ve evden çıktım.
"Bekle, ne yapıyorum ben?" bir anda kafama dank etmişti. Onunla hiç konuşmuşluğum yoktu, bir de kapısına mı dayanacaktım? Duraksadım, kendi evim ile merdivenler arasında ufak bir bakışma yaşadıktan sonra kararlıca merdivenlerden çıkmaya başladım.
Dairemin tam üst katına denk gelen 9 numaranın önüne geldiğimde biraz bekledim. Poyraz Bey'in nasıl biri olduğunu bilmiyordum, bu nedenle hala çok korkuyordum. Üst komşum olmasına rağmen adamı bir kez bile görmemiştim, sadece seks düşkünü biri olduğunu çok iyi biliyordum.
İçeriden gelen sesler yavaş yavaş kesilirken cesaretimi toplayıp zile bastım. Birkaç dakika boyunca kapıyı açan olmadı. Elim yeniden zile gidecekken tekrar aynı korkuyu yaşadım.
"Boşversene." merdivenlere yönelmişken kapının açılma seslerini duydum. Yavaşça tekrar o tarafa döndüğümde içeriden sarı saçlı, güzel bir kız çıkmıştı. Bana kısa bir bakış attıktan sonra hızlıca asansöre binip aşağı indi.
Korkak adımlarımla kapının tam önünde durduğumda karşımda onu gördüm. Yaklaşık 1.80 boylarında, kıvırcık saçları dağılmış, üstü tamamen çıplaktı ve oldukça kaslı olan kolunu kapıya yaslamıştı. Açıkçası böyle birini beklemiyordum, bu adam hiç korkutucu görünmüyordu. Bana hala mağrur bakışlar atarken bir anda gülümsedi ve ben baştan aşağı utandığımı hissettim. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum.
"Merhaba? Ne istemiştiniz?" dediği şey ile iyice gerilmiştim. Bir şeyler gevelemek için ağzımı açtığım an kapatması bir oldu. "İçeri geçin isterseniz." kısa bir süre duraksadıktan sonra başımla onayladım ve temkinli adımlarla içeri girdim.
Ben hala kapanan kapının önünde put gibi dururken Poyraz Bey hızlıca koltuğun üstünden tişörtünü alıp şortunun üstüne geçirdi. Etrafı toparlamaya çalışırken bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu. "Oturabilirsiniz, orada öylece durmayın."
Dediğini yapıp yavaş adımlarla koltuğa oturdum. "Şey, rahatsız etmedim değil mi?" Poyraz Bey dağılmış masayı toplamaya çalışırken bana döndü ve güldü. "Yok, önemli değil." Daha fazla oyalanmadı ve hızlıca yanıma gelip oturdu. Oldukça rahat bir tavırla kolunu koltuğun başlığına uzatıp beni iyice sıkıştırdı. Gerildikçe geriliyordum.
"Adınız neydi?" bana doğru bakıp sorduğu soru ile ben de refleks olarak başımı ona doğru çevirmiştim ve yüzlerimiz oldukça yakınlaşmıştı. "Batuhan." diyebilmiştim sessizce ve yutkunup başımı tekrar önüme çevirdim. Gülüyordu, görüş alanıma girdiği için güldüğünü net bir şekilde görebiliyordum. "Çok gerginsin, sakin ol." dediği şey ile başımı yanlışlıkla tekrar ona doğru çevirmiştim. "Ah, şey. Kusura bakmayın, farkında değilim."
Yüzlerimiz hala çok yakınken bana iyice odaklandığını hissediyordum. Yeniden gülümsediğinden az da olsa rahatlamıştım. Kolunu bir hamleyle koltuk başlığından çekti ve ellerini önüne alıp birbirine kenetledi. Beni rahat hissettirmeye çalıştığının farkındaydım, ben de bu fırsatı değerlendirerek konuya girdim.
"Aslında buraya gelme sebebim-
"Kahve içer misin?" anında sözümü kesmişti. Biraz durdum ve en sonunda başımla onayladım. "Güzel." deyip gülümsedi ve salonla birleşik olan mutfağa geçti. Benim dairemde de böyleydi.Yavaşça ayağa kalkıp onu takip ettim. Masanın etrafında duran, yüksek bir sandalyeye oturdum ve kahve makinasını çalıştırmasını izledim. "Sade mi?" yine gülümseyerek söylemişti, gülümsediği her an yanaklarım kızarıyordu sanki. "2 şekerli." dedim ve ben de gülümsemeye çalıştım.
Aramızda oluşan bu garip samimiyet gittikçe artıyordu. Makina çalışırken ellerini tezgahın kenarlarına yerleştirip bana döndü. "Bu apartmanda mı oturuyorsun Batuhan?" oturduğum yerde dikleşip gergince nefes verdim. "Evet, hemen alt katınızda oturuyorum." şaşırmıştı, gözlerini büyütüp güldü. "Komşuyuz demek? Sizi daha önce hiç görmemiştim. Ne zamandır burada oturuyorsunuz?"
"1 yıl oldu." omuz silkip cevap verdi. "Seni geçmişim, 2 yıl." dediği şeye istemsizce gülmüştüm, benim gülmem onu da güldürmüştü. Gergin ortam gittikçe yok oluyordu, kendimi daha rahat hissediyordum. O sırada kahvenin olduğunu anlayıp tekrar o tarafa döndü. Tezgahın üstündeki iki bardağı alıp kahveyi eşit bir şekilde içlerine boşalttı, benimkinin içine 2 küp şeker atıp karıştırmıştı.
Bardakları parmaklarıyla kavrayıp masaya koydu, kendisi de benim tam çaprazımdaki sandalyeye oturdu. Kahvesinden bir yudum alıp bana döndü. "Eee, sen neden gelmiştin?" tam bardağı ağzıma götürmüşken durup bakışlarımı tekrar Poyraz'a çevirdim. "Şey, boşverin. Sonra söylerim."
Anlamamışça bana baktı bir süre, ama umursamadı. Gülümseyip tekrar kahvesinden bir yudum aldı. Bu sırada da sürekli beni izlediğini görebiliyordum.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbor || poybat
Fanfictionbatuhan, üst komşusu poyraz'ın haftasonları sevişme seslerini duymaktan sıkılmıştı..