Kaç dakikadır öyle durduğumuzu bilmiyordum ama dünyadan kopmuş gibiydik, bizi kendimize getiren şey ise çalan telefonum olmuştu. Hemen Poyraz'dan ayrılıp koltukta duran telefonuma çevirdim bakışlarımı.
Sergen & İlayda 📹 arıyor..
Şu an görüntülü açacak durumda olmadığım için aramayı reddettim ve telefonun sesini kapattım. Bakışlarımı tekrar Poyraz'a çevirdiğimde ona verdiğim tişörtü de giydiğini gördüm. Ne kadar bol olsa da onun üstünde hala dar gözüküyordu. "Yakıştı mı?" gülümseyerek sorduğu soruyu başımla onayladım. "Kaslarını ortaya çıkarttı." gülümsemesi daha da artmıştı, o sırada hızla hareket edip mutfağa doğru ilerledi.
"Acıkmışsındır muhtemelen, ne yemek istersin?" ne diyeceğimi bilmeyerek ona bakarken tezgaha yaslanıp tekrardan bana döndü. "Ya da hangi malzemeler var mı demeliydim?" dudaklarım hafif aralık bir şekilde ona doğru yaklaştım. "Poyraz-" dikkatini tamamen bana vermiş ne diyeceğimi beklerken başımı hafifçe öne eğdim. "Az önce yaptığımız şey hiç yaşanmamış gibi mi davranacağız?" bakışlarımı tekrar ona doğru çevirdiğimde gamzeleri ortaya çıkana kadar gülümsemişti.
"Konuşmak istiyorsan konuşabiliriz." vücudunu tezgahtan ayırıp bana doğru yaklaştı ve tam önümde durdu. "Ne yapmak istersin?" yüzüne bakabilmek için başımı yukarı kaldırdım ve biraz duraksadıktan sonra gülümseyerek karşılık verdim. "Çok aç hissediyorum, bir an önce yemeği hazırlayalım."
___
Yemeği büyük bir iştahla yerken bir yandan da Poyraz'la konuşmaya çalışıyordum. "Sen- sen gerçekten harika bir şefsin. Bu sadece makarna ve-" sözümü yarıda kesip başımı tabaktan kaldırdığımda gülümsediğini gördüm, ben de gülümsemiştim hemen. "Çok mu güzel?" gözlerimi büyütüp tekrardan yemeğe doğru döndüm. "Güzel az kalır, mükemmel." ufak bir kahkaha attığında makarnadan bir çatal daha aldım ve gözlerim tekrardan Poyraz'la buluştu.
Gözlerini kısıp dikkatlice yüzüme baktı ve işaret parmağıyla kendi dudağının kenarına işaret etti. "Tam şuranda sos kalmış." dediği şeyle hemen elimi o tarafa götürüp silmeye çalıştım. "Gitti mi?" başını olumsuz anlamda salladı ve tekrardan tarif etmek için elini yüzüne götürdü. "Biraz daha sağ tarafta." ben hala silmeye uğraşırken oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Çenemden tutup başımı kendine doğru çevirdi ve yavaşça yüzüme yaklaşmaya başladı.
Tedirgince ne yapacağını beklerken yüzlerimiz tamamen birleşik konuma geldi ve dilini hafifçe dudağımın kenarına bastırdı. Kalbim normalden daha hızlı atarken yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. O diliyle sosu temizlediğinde ben hala şaşkınca bekliyordum. Yüzlerimizi küçük bir aralık bırakacak şekilde ayırdı ve incelemeye devam etti. Ben ise büyülenmiş şekilde dudaklarına bakıyordum.
Ellerim istemsizce omuzlarına gittiğinde o hala çenemi tutuyordu. Burnundan verdiği sıcak nefes direkt yüzüme vuruyordu, bu hisle baştan çıkıyordum sanki. Ve bu defa ona doğru yaklaşan ben olmuştum, gözlerimi kapatıp yüzlerimizi tekrardan en yakın konumuna getirdim ve dudaklarımızı birleştirdim.
Tamamen iç içe geçmiş olan dudaklarımıza yapılan ilk hamle de benden gelmişti. Yavaşça üst dudağına baskı uygulayıp hareket ettiriyordum. Poyraz'dan da bir hamle gelmesi için hızlanmaya çalışırken gerçekten tatmin edici bir hamle gelmişti. Kavradığı alt dudağımı sertçe emmesiyle hafifçe dudaklarının üstüne inlemiştim. Çenemi bırakıp ellerini belime getirdiğinde ayaklandım ve sırtımı masaya yasladım, ikimiz de oldukça hararetli bir şekilde hareket ederken birden dudaklarını benden ayırıp bakışlarımızı sabitledi.
"Batuhan-" ne diyeceğini bildiğim için sözünü kesip devamını ben getirdim. "Yapmak istediğinden emin misin?" o sırada hiç mantıklı şeyler düşünemiyordum, içimden gelen cevaba göre hareket edip gülümsedim. "Kesinlikle." verdiğim cevap Poyraz'ın da gülümsemesine neden olmuştu ve tekrardan dudaklarımızı birbirine kenetlemişti.
Öpüşmeyi sürdürürken yavaş adımlarla yatak odasına doğru ilerliyorduk. Tamamen içeri girdiğimizde yatağa uzandım ve Poyraz'ı da üstüme aldım. Dudaklarımızı tekrardan ayırdı ve ikimiz de nefes nefeseyken tişörtümü sıyırıp çıkarttı. Yaptığı bu harekete karşı ben de tepkisiz kalmadım ve elimi yavaşça tişörtünden içeri doğru sokup kaslarının üzerinde gezindirdim. Derin bir nefes alıp gülümsedi ve kendi tişörtünü de çekip çıkarttı.
Üstlerimiz tamamen çıplak kalmışken üzerime doğru eğilip dudaklarını boynuma bastırdı. Sürekli bastırıp çektiği dudakları boynuma izlerini bırakıyordu. Ellerimi yavaşça kıvırcık saçlarına daldırdım ve başımı geriye doğru yatırıp seslice yutkundum. Öpücüklerden çok daha sert bir darbe geldiğinde yüksek sesle inlemiştim. Başını boynumdan ayırıp tekrardan yüzüme çevirdi. "Hala devam etmek istiyor musun?" ellerim hala saçlarındayken hiç düşünmedim ve başını kendime doğru çektim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbor || poybat
Fanficbatuhan, üst komşusu poyraz'ın haftasonları sevişme seslerini duymaktan sıkılmıştı..