0.6

1.3K 59 80
                                    

Hava kararmaya başladığında perdeleri çekip ışıkları yakmıştım. Poyraz neredeyse yarım saattir duştaydı ve su sesleri yeni yeni kesiliyordu. Salondaki koltuğa oturmuş televizyonu açacakken banyodan gelen boğuk sesle o tarafa döndüm. "Batuhan!" hemen kalkıp banyonun kapısına doğru ilerledim. "Bir sorun mu var Poyraz?" biraz bekledikten sonra cevap gelmişti. "Bana havlu vermeyi unutmuş olabilir misin?"

Bir anlık duraksayıp düşündükten sonra elimle alnıma vurdum. "Ah, evet unutmuşum. Ama bekle, hemen getiriyorum." hızlıca odama girip dolaptan beyaz ve temiz bir havlu alıp tekrardan banyonun önüne geldim. "Getirdim." kısa bir kilit sesi geldi ve kapı yarısına kadar açıldı. Havluyu içeri doğru uzattığımda Poyraz kapıdan sadece başını çıkartıp gülümsedi. Şu an tamamen çıplak olmalıydı, değil mi?

"Teşekkür ederim." havluyu elimden aldığında saçma düşüncelerimden ayrılmıştım. Ben de gülümseyerek karşılık verdiğimde kapıyı tekrardan kapattı. Derin bir nefes alıp salona doğru ilerledim, saniyeler geçmeden kapı yine açılmıştı. "Senin kıyafetlerinden giyebilir miyim Batuhan?" şaşkınca arkama doğru döndüğümde göz göze gelmiştik.

Kıvırcık saçları ıslak ve karışmış haldeydi. Üstü ise tamamen çıplaktı ve kaslı bedeni su damlalarıyla gözler önüne serilmişti. Altına baktığımda beyaz havlunun beceriksizce sarıldığını görmüştüm. "Batu?" gözlerimi vücudundan ayırıp tekrardan yüzüne çevirdiğimde güldüğünü görebiliyordum. "Şey, efendim?" gülümsemesi iyice yüzüne yayıldığında gözlerini kısıp oturduğum koltuğa doğru yaklaştı. "Vücuduma mı bakıyordun?" kalbim bu görüntü karşısında delicesine atarken bana doğru yaklaşması da bunu tetikliyordu.

Hızla yerimden fırladım, odaya doğru ilerlemeyi planlıyordum. "Sana hemen kıyafet getireyim." Poyraz'ın yanından geçip gidecekken beni kolumdan tutmasıyla duraksadım. Vücudum neredeyse koltuğa doğru yaslanacak durumdayken Poyraz'ın vücudu da bana oldukça yakındı, terlediğimi hissedebiliyordum. Ne söyleyecek diye ağzının içine bakarken bu yakın temasın bitmesi için yalvarıyordum.

"Bu akşam yemeği benim yapmamı ister misin?" şaşkınca dudaklarım aralanmışken kafamı onaylarcasına salladım, gülümseyip kolumu bırakmıştı. "Güzel, o halde giyecek bir şeyler versen iyi olur." hala şaşkınca bakarken hiçbir şey söylemedim ve yanından geçip yatak odasına doğru ilerledim. Tam elimi kapı koluna doğru attığımda gözlerimi sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım. "Bilerek yapıyorsun değil mi?" gözlerimi açıp tekrardan Poyraz'ın olduğu tarafa döndüğümde kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. "Efendim?"

Kapı kolunu bırakıp ona doğru birkaç adım attım. "Bilerek yapıyorsun, beni köşeye sıkıştırıyorsun." gözlerini kısıp o da bana doğru yaklaştı, aramızdaki mesafe tekrardan azalmıştı. "Neden bilerek yaptığımı düşünüyorsun?" dudaklarım aralanmışken başımı dikleştirip özgüvenli durmaya çalıştım. "Çünkü eğleniyorsun." dediğim şeye karşı gülümseyip kaşlarını kaldırdı. "Öyle bir amacım yoktu oysaki." bu defa ben gözlerimi kısıp kuşkuyla ona yaklaştım.

Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirmişken parmak uçlarıma kalkıp yüzlerimizi en yakın haline getirip gülümsedim. "Üzgünüm, öyleyse sana giyecek bir şeyler getireyim." boyumu tekrar eski konumuna getirip yüzlerimizi ayırdığımda Poyraz'ın yutkunduğunu görebilmiştim, tekrardan zaferle gülümsedim ve yatak odasına doğru ilerledim.

Poyraz'a uyacağını düşündüğüm bol bir tişört ve şort seçip salona geldim, hala altında havluyla oturmuş beni bekliyordu. "Alabilirsin." koltuktan kalkıp yanıma geldiğinde kıyafetleri ona doğru uzattım. Şort ve tişörte baktıktan sonra anlamamışça gülüp bakışlarını tekrardan bana çevirdi. "Şortun altına bir şey giymeyecek miyim?" dediği şeyle ben de gülümsedim ve umursamazca omuz silktim. "Unutmuşum, giyme." hala gülerken bu defa şaşkınca kaşlarını kaldırmıştı. "Amacın ne senin?"

Bakışlarımı gözlerine sabitleyip dudaklarımı araladım. "Eğleniyoruz, öyle değil mi?" çene kaslarını sıktığında sinirlendiğini düşünsem de sonrasında gelen gülümseme beni rahatlatmıştı. "Haklısın, eğleniyoruz." elleri, altında duran havluya gittiğinde yutkundum ve gözlerimi sıkıca kapattım. "Ne yapıyorsun?" yüz ifadelerini görememek beni tedirgin ediyordu. "Hiçbir şey, üstümü giyiniyorum." sessiz geçen birkaç saniyenin ardından yanaklarımda hissettiğim ellerle başım hafifçe geriye doğru gitmişti. Gözlerim hala kapalıydı ama göz kapaklarımı biraz gevşetmiştim.

Her şey o anda gelişti. Poyraz sıkıca kavradığı yüzümü kendine doğru çekti ve anında dudaklarımız birleşti. Gözlerimi şaşkınca açtığımda bu defa onun gözleri kapalıydı. İkimizin de dudakları hareket etmiyordu, sadece sertçe birleşmişlerdi. Böylesine garip bir durumda ne yapmam gerektiğini bilmediğim için akışına bırakmayı tercih ettim. Boşta olan kollarımı Poyraz'ın omuzlarına yerleştirip gözlerimi yeniden kapattım.

***

neighbor || poybatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin