İyi okumalar ♥️Zifir tam karşımda; bi dizinin üzerine eğilmiş bi vaziyette çiçekleri sulamak için işe koyuldu.
Sağ eliyle hortumu tutarken sol eliyle su verdiği çiçeklere dokunmaya devam ediyordu.
Günlerdir su görmeyen çiçeklerimin boynu bükükken, Zifirin ilgilendiği Açelya'm sararmış yapraklarını tekrar yıldızlara doğru uzatmaya başlamıştı. Bütün çiçekleri çok sevsemde nasıl oluştuğunu bilmediğim bi bağdan dolayı, Açelya'nın yeri hep farklı olmuştu.
Zifir Açelya'yla olan işini hallettikten sonra ayağa kalkıp, Anis'e ile çiçek tarlası diye adlandırdığımız ve her çeşitten çiçek ektiğimiz kısma doğru ilerledi.
Üzerine bastığı dizi çamur olmuştu lakin bakmamıştı bile dizine.
Çiçeklere doğru adım atmaya devam ederken; Yavaşça bakışlarını adımlarına doğru indirdi. Ancak şimdi anlayabilmişti yere indirdiği bakışları sayesinde dizinin çamur olduğunu.
Bir anlık duraklasada daha sonra devam etti yürümeye. Çok fazla umursamamıştı. Yinede daha fazla çamur olmamak adına ceketini çıkarıp çiçeklerin hemen sağında kalan çimenlere bıraktı.
Daha fazla dikilmek anlamsız hissettirmeye başladığında; bedenimi Zifir'e tamamıyla çevirip yürümeye başladım küçük ama hızlı olan adımlarımla.
Bedenlerimiz arasında mesafe bırakmaya dikkat ederek eğildim ilgilendiği çiçeklerin yanına.
Zifir sorgulayıcı bakışlarını çiçeklerden çekerek bana doğru kitledi.
Gözlerinin geceden bi farkı olmadığına, içimdeki karanlığa benzediğine yemin edebilirim. Kasvet dolu bakışları ve simsiyah hareleri ile isminin hakkını tam olarak vermişti.
"Daha önce Açelya'nın hikayesini duydun mu?" Dedi Zifir gözlerime diktiği gözlerini yavaşça tekrar işine dönderirken.
Daha önce Aniseden dinlemiş olduğumu anımsıyorum bu hikayeyi ama tam olarak hatırladığım söylenemezdi.
Yavaşça nefes alıp; "çok küçükken duyduğumu anımsıyorum, ama nolduğuna dair bi fikir belirmiyor zihnimde." dedim sakin ve sadece onun duyabileceği ses tonumla.
Zifir'in dudakları verdiğim cevapla birlikte yukarı doğru kıvrılmıştı. Sıcak bi gülümseme yayıldı o an yüzünden. Dışardan bakıldığında sert bi yapıya sahip olsada sıcak kanlı ve samimi olması kişilik özellikleri için artı puan getirmişti.
Zifirin dudaklarındaki gülüşü durakladı. Ardından konuşmak için aralandı. "Dinlemek ister misin peki" dedi neşeyi ve bilgeliği anımsatan ses tonuyla.
Cevap vermek yerine kafamı hafifçe sallayıp onayladım bu düşüncesini. Her ne kadar yüzü bana değil çiçeklere dönük olsada, cevabımı aldığı; durulmuş yüzünden ve zihninde toparlamaya başladığı cümlelerden belliydi.
Zifir'e zaman tanımak adına önümde bulunan çiçeklerin topraklarıyla ilgilenmeye başladım.
Dışardan buraya bakıldığında iki yakın arkadaş veya birbirini seven iki gencin beraber vakit geçirildiği düşünülürdü. İnsanlar nereden bilebilirdiki sebebi belli olmayan bir olayla yollarımızın kesiştiğini.
Zifir'in cümleleri toparladığını konuşmak için yüzünü önce bana, sonra tekrar bahçeye döndürmesinden anlaşılıyordu.
"Bir zamanlar; Aşk tanrıçası Afrodit ve ölümlü Açelya birbirlerine sırılsıklam aşıklarmış. Fakat aşklarının önünde çok büyük bir engel varmış: Afrodit'in eski sevgilisi savaş tanrısı Ares! Kıskançlığının yanı sıra bir ölümlü olduğu için Açelya'dan nefret eden Ares bir gün Açelya'yı avlanırken yakalar ve vurur. Bunu duyan Afrodit hemen sevgilisinin yanına gider fakat Açelya çoktan hayatını kaybetmiştir. Onu ölüler diyarına götürmeden önce bir törenle vücudunu güzel kokular ile ovalar Afrodit. Ölüler diyarına olan yolda Açelya'nın kanları yere dökülür ve bu kan damlaları kokular ile birleşerek döküldüğü yerde çiçeklere dönüşür. İşte bu çiçeklere de Afrodit'in aşkı anısına Açelya adı verilir." Diye bitirdi cümlelerini bi öğretmen edasıyla anlatırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYE'M
Ficção AdolescenteZifir Saye ağlamaklı gözleriyle ölen kadına bakarken; bi yıkımın tablosundan farksızdı gözleri. Ağladı ama belli etmedi.. . yıkıldı ama yıkılmasına izin vermedi sevdiği kadının...