Son Görev | 4

241 10 0
                                    

BRUCE PARTINGTON PLANLARI


1895 yılının Kasım ayının üçüncü haftasında, yoğun, san bir sis çöktü Londra'nın üzerine. Pazartesinden perşembeye kadar, sis yüzünden Baker Sokağı'ndaki pencerelerimizden karşıdaki binaları bile göremez olmuştuk. Holmes, sisin ilk gününü, büyük kaynak kitabının endeksini yenilemekle geçirirken, ikinci ve üçüncü gün sabır içinde, yeni hobisi olan Orta Çağ müzikleriyle ilgilendi. Ama dördüncü gün de kahvaltı sofrasından kalkıp, o yağlı, yoğun, kahverengi tabakanın hâlâ etrafımızı sardığını, pencerelerin üzerinde yoğunlaşıp yağlı damlalara dönüştüğünü gördüğümüzde, dostumun sabırsız ve enerjik tabiatı isyan etti. Bastırmış olduğu enerjinin ateşiyle yanıp tutuşarak oturma odamızda bir ileri bir geri yürümeye koyuldu. Tırnaklarını kemiriyor, mobilyaların üzerinde parmaklarını tıkırdatıyor, hareketsizlik yüzünden giderek daha çok asabileşiyordu.

"Gazetede ilginç bir şeyler yok mu Watson?" diye sordu sonunda.

İlginç derken Holmes'ün, suç açısından ilginçliklerden bahsettiğinin farkındaydım.

Bir devrimle ilgili, savaş çıkma olasılığıyla ilgili ve yakında yaşanacak bir hükümet değişikliğiyle ilgili haberler vardı, ama bunların hiçbiri dostumun ilgisini çekebilecek şeyler değildi. Sıradan ve boş olmayan, suçla ilgili hiçbir haber bulamadım. Holmes bunun üzerine homurdandı ve huzursuz gezinmelerine geri döndü.

"Londra'nın suçluları gerçekten de sıkıcı insanlar," dedi, az önce oyunu kaybetmiş bir sporcunun aksiliğiyle. "Pencereden dışarı bak Watson. İnsanların ortaya çıkıp silik bir şekilde göründükten sonra nasıl yeniden bulutun içinde kaybolduklarına baksana. Oysa bir hırsız ya da katil, böyle bir günde Londra'da ormandaki kaplan gibi dolaşabilir; saldırıya geçtiği ana kadar görünmez -o anda da kurbanından başkası onu görmez."

"Bir sürü önemsiz hırsızlık vakası olmuş," dedim gülerek.

Holmes, küçümseyici bir homurtu çıkardı.

"Bu büyük ve kasvetli sahne bundan çok daha önemli bir iş için kurulmuş," dedi. "Bir suçlu olmadığım için toplum şanslı."

"Kesinlikle haklısın!" dedim içtenlikle.

"Brooks, Woodhouse, ya da beni öldürmek için iyi bir sebebi olan diğer elli kişiden biri olduğumu düşünsene, kendime ne kadar karşı koyabilirdim ki? Bir davet, düzmece bir randevu; ve her şey sona ererdi. Latin ülkelerinde günler boyu süren sislerin yaşanmaması büyük şans -suikastçılar ne iş yapardı düşünsene. Bak şu işe! Nihayet bizi monotonluktan kurtaracak bir şey."

Hizmetçi kız bir telgraf getirmişti. Holmes onu yırtarak açtı ve birden kahkahalarla gülmeye başladı.

"Vay vay, daha neler göreceğiz bakalım," dedi. "Ağabeyim Mycroft gelecekmiş."

"Neden olmasın?"

"Neden olmasın mı? Kırda bir patikadan aşağı inen bir tren görmek gibi bir şey bu. Mycroft'un hattı bellidir ve sadece onun üzerinde gidip gelir. Pall Mall'daki dairesi, Diyojen Kulübü, Whitehall -rotası bu. Tek bir defa, daha önce sadece bir defa gelmiştir buraya. Onu şimdi raylarından çıkaran nasıl bir karışıklık acaba?"

"Telgrafta bir şey söylememiş mi?"

Holmes, ağabeyinin telgrafını bana uzattı.

Cadogan West konusunda seninle görüşmeliyim. Hemen geliyorum.

MYCROFT

"Cadogan West mi? O ismi duymuştum."

"Bende bir şey uyandırmıyor. Mycroft'un böyle bir çılgınlık yaptığına bakılırsa, bir gezegen de yörüngesinden çıkmış olabilir pekâlâ. Bu arada, Mycroft'un işinin ne olduğunu biliyor musun sen?"

Sherlock Holmes - 3. CiltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin