ölüm kokar hatıralarım

30.7K 2K 702
                                    

"ee, projeyi ne yaptın?" Telefonun karşısından gelen sesle rutin boş muhabbetimizi yapıyorduk.

"Şu an onunla uğraşıyorum bir yandan, çok az kaldı." Düşüncesiyle bile heyecanlandığım proje ödevimden henüz kimseye bahsetmemiştim, aylardır bana yalvaran Enes'e bile.
Telefonu heyecanla diğer kulağıma aldım.

"Ama var ya Enes, muhteşem oluyor. Tam hayalimdeki gibi." Onu biraz daha çıldırtmanın bir mahsuru yoktu.

"Oğlum inanır mısın kendi projemden çok seninkini merak ediyorum lan. Bir göstermedin gitti, it herif." Karşımdaki ekranda neredeyse bitmiş hali duran projeme kıkırdayarak baktım.

"Çok az kaldı kardeşim, jürinin karşısında görürsün."

Mimarlık okumak çoğu sınıf arkadaşım, özellikle de Enes için bir işkence olsa da benim yaratıcılığımı ve bu konudaki el yatkınlığımı gösterip bundan müthiş zevk aldığım bir süreçti. Öyle ki neredeyse ilk yılın sonuna gelmiştik ve nasıl geçtiğini anlayamacak kadar ana kapılmıştım. Enes aile zoruyla yazmış olsa da, benim bu bölüm için yaratıldığımı söylüyor ve ona kesinlikle hak veriyordum.

"Hay amına koyayım, kendimi çocuk bekleyen babalar gibi hissediyorum. O bile dokuz ayda geliyor gerçi, sen beni neredeyse..."

Telefondaki sesi duraklatan şey, benim bağırışımdı.
"Lan!"

"Ne oldu?!" Enes de benimle aynı paniği paylaşırken ben telefonu çoktan elimden fırlatmış, bir anda ekranı kararan laptopuma ne olduğunu çözmeye çalışıyordum.

"Enes, laptopuma bir şey oldu!" Açma düğmesine defalarca bassam da hiçbir tepki vermiyordu. "Lan açılmıyor amına koyayım!"

"Oha, projenin olduğu laptop deme sakın!" Enes'in dediğiyle iyice zıvanadan çıkan vücudum zangır zangır titremeye başladı.

"O amına koyayım, o!" Manyak gibi laptopumu sarsıyordum çünkü aklıma başka hiçbir şey gelmiyordu.

"Furkan sakin ol halledilir bir şekilde," Enes'in yatıştırıcı sesi bile şu an beni kurtaramazdı. Göz yaşlarım çoktan kapıyı çalmıştı.

"Ben aylardır o proje için çalışıyorum, nasıl sakin olayım?" Evde kimsenin olmamasının avantajıyla bas bas bağırıyordum artık.

Enes'e onu daha sonra arayacağımı söyleyip telefonu bir çırpıda kapattım, çok yakın arkadaşlar olsak da henüz bir duygusal çöküş anıma şahit olmasını istemezdim. Kucağımda laptopum, aklımda projemle yere çökmüş hüngür hüngür ağlarken sırf gizli olsun diye projemi bir flasha bile aktarmadığım için kendime küfürler ediyordum. Ayların emeğinin tek bir kopyası vardı ve o da şu an yok olmuştu.

Yanımdaki telefon çalmaya başlayınca arayanın Enes olduğunu zannedip sövecektim ki ekrandaki isim gözüme çarptı.

Onu geri çevirmezdim.

"Alo Tolga abi?" Ne kadar engellemeye çalışsam da çatallı çıkan sesim beni ele veriyordu. Karşımdaki kişi beni bebekliğimden beri tanımıyor olsa belki yine bir şansım olurdu.

"Lan, ağlıyor musun sen?" Biri bana ağlıyor musun diye sorunca daha da içli ağlama gibi bir huyum vardı. İçimi çeke çeke göz yaşı dökerken cevap verdim.

"Abi, projem..." Çok ağladığım için hıçkırıklarım konuşmamı engelliyordu, "laptop..."

"Laptopun çöktü ve içinde projen mi vardı?" Beni nasıl anladığını hiç sorgulamadım ve sanki karşımdaymış gibi kafamı salladım.

"Ev...vet"

"Lan nasıl ağlıyor deliye bak, Cihan'a gitsene oğlum, bilgisayarla ilgili bir şey okuyor o." Bölümünün ismini asla bilmesem de öyleydi, Cihan bilgisayarla ilgili bir şey okuyordu.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin