4.bölüm-Kalbim benimle mi?

193 7 0
                                    

Sabah uyandığımda o kadar mutluydum ki içimden aptal aptal gülmek geliyordu.Gece geldiğimde, yatağımın yanına attığım çantamın içinden telefonumu aldım.Saat daha çok erkendi.Okula daha 2 saat vardı.Normalde olsa saatin erken olduğunu görünce sevinip, hiç beklemeden tekrar uykuya dalardım.Ama bugün kendiliğimden uyandım ve hiç uykum yoktu.Uyuyarak hayatı kaçırmak istemiyordum.Yaşanacak o kadar güzel şey vardı ki...

Telefonuma tekrar baktım ve 10 cevapsız aramayla karşılaştım.Annem, Mine ve Pelin aramıştı.Zaten beni başka kim arardı ki.Mine'den bir de mesaj vardı.

"Senin beni arayacağın yerde, ben seni arıyorum.Ortam güzel herhalde telefonları açmıyorsun.Yarın neler olduğunu anlatacaksın ona göre!" yazmıştı.

Pelin'in aksine Mine benim Kıvanç'la yalnız kalmamdan birçok dedikodu çıkaracağa benziyordu.Hoş dedikodunun olduğu yerden Pelin de eksik kalmazdı ama neyse...Ayrıca konserde Kıvanç'la olanlardan çok, benim bir gitariste aşık olmam gündeme bomba gibi otururdu.Ama tabi ki bunu onlara anlatmayacaktım.

Bu arada aşk mı dedim ben?! Bir anda bu düşünce beni mutlu etse de, onun beni sadece Kıvanç'ın yanındaki kız olarak bildiği geldi aklıma.Muhtemelen ismimi unutmuştu.Evet aşık.Platonik aşık...

İçimdeki bütün mutluluk hormonları bir anda vücudumu terk etti.Ama gitmeyin daha yeni gelmiştiniz...

Sonra yüzü tekrar zihnimde belirdi.Sesi kulağımda...Huzurla doldum yeniden.

Aklım geç de olsa bir soruya takıldı sonunda.'Ben ne çabuk bu hale geldim?' Cevabını bilmiyordum.Duygularımın bu denli yoğunlaşması için onu görmem yeterliydi sanırım.Ama çok saçmaydı.Daha onu hiç bir şekilde tanımıyordum.Nasıl biri olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.Belki de bambaşka iki insandık, hiç anlaşamayacaktık.Ancak şuan kalbim bunları umursayacak durumda değildi.Zaten şuan benimle bile değildi.

Ben aklımda bunları muhakeme ederken yarım saat geçmişti.Artık hazırlanmam gerekiyordu.

İçimden daha özenli giyinmek geliyordu.Sanırım eski Irmak gitmiş, yeni bir Irmak gelmişti.Aşık Irmak.

Sevdiğim kıyafetlerim arasından bir tanesini seçtim ve giyindim.Saç ve makyajı da yaptıktan sonra artık hazırdım.Mutfağa gidip, bir şeyler atıştırdım.Saate baktım, çıkmam için daha erkendi.O sırada aklıma annem geldi.Zaten annemi ve babamı derslerle çok fazla ilgilenmem yüzünden ihmal ediyordum.Şimdi de bu aşk meşk zırvaları yüzünden ihmal edemezdim.

Annemi aradım.Uzun uzun konuştuk.Sonra içim rahatlayarak evden çıktım.

Apartmandan çıktığımda karşımda arabasına yaslanmış beni bekleyen Kıvanç'la karşılaştım.Şaşırmıştım.

"Kıvanç?" dedim soru sorarmış gibi bir ifadeyle.

"Merhaba, aynı okulda olduğumuza göre seni okula bırakmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm."

"Biraz şaşırdım kusura bakma, seni görmeyi beklemiyordum.Teşekkür ederim" dedim küçük bir tebessümle.

Bana kapıyı açtı.Ben de arabaya bindim.

Yol boyunca suskundum.Arada onun sorduğu sorulara, tek cümlelik cevaplarla karşılık verdim.Çünkü yanında olmak istediğim şuan o değildi.Evet dün ona arkadaş olmak istediğimi söyledim.O da kabul etti.Ama bu işin sonu arkadaş olmamızla bitmeyecekti.O, hep benden bir karşılık bekleyecekti.Ona haksızlık etmek istemiyordum.Çünkü dün onunla buluşmuştum, onunla zaman geçirmiştim.Eğer Demir'i görmeseydim, belki de ona karşı bakış açım daha farklı olurdu.

Ama şuan yapabileceğim bir şey yoktu.Aklım da kalbim de başka yerdeydi.Bırak kalbime söz geçirmeyi, kalbim beni yönlendiriyordu.Kısacası, tam bir aptal aşık olmuştum.

Bu sırada Kıvanç bana doğru dönerek, "İçinden hiç geçirdin mi, merak ediyorum."

"Neyi?"

"Bu çocuk beni görür görmez nasıl etkilendi , falan gibi şeyler demedin mi hiç içinden?"

"Yani düşündüm tabi şaşırdım sen öyle bir anda içini dökünce, ama sonra özgüveni çok yüksek bir insan olduğunu düşünerek, böyle şeylerin senin için sorun olmayacağını düşündüm.Nerden çıktı ki bu şimdi?" dedim ve cevap bekleyen bir ifadeyle ona döndüm.

Bu sırada ondan çok ilginç bir itiraf daha geldi.

"Bak eninde sonunda bunu öğreneceksin, o yüzden bugün ya da yarın söylemem bir şeyi değiştirmeyecek.Fazla uzatmak istemiyorum."

Ona anlamayan bir ifadeyle bakıyordum.Ama o, aksine yine dünkü gibi önüne bakıyor ve sinir bozucu bir şekilde anlatacaklarına bir türlü başlamamıştı.

Ben de daha fazla dayanamayarak, "Kıvanç artık konuşacak mısın?"

Arabayı sağa çekti.Derin bir nefes alıp verdi.ve bana dönerek konuşmaya başladı.

"Irmak,aslında ben seni o gün ilk defa görmedim.Seni 1 yıldır okulda takip ediyorum.Seninle ilgili her şeyi ama her şeyi biliyorum.Özgüveni yüksek diyorsun ya, tam tersi 1 yıldır seninle konuşacak o cesareti bulamadım.Tek yaptığım seni izlemek oldu.En sonunda yine seni takip ettim-bunun için senden çok özür diliyorum-ve gittiğiniz cafeye oturdum.Artık seninle konuşamaya yetecek cesarete sahiptim.Ama yine de birinin yardımına ihtiyacım vardı.O kişi de Pelin'di.Ondan yardım istedim.Sırf ben seninle tanışabileyim diye sana küçük bir yalan söylemek zorunda kaldı.Aslında Mine'nin ayağı burkulmamıştı.Bizi yalnız bırakmak içindi her şey.Konser biletlerini de sırf bunun için almıştım.Yani o konser biletini size vermeye o gün karar vermedim.1 haftadan beri zaten sadece sana verilmek için bekliyordu..." dedi ve yüzünde bana belli etmemeye çalıştığı bir utanç ifadesi belirdi.

Tabi ya, anlamıştım zaten. Ama sonra hemen inandım Pelin'e.Ne safım ya! Pelin, beni öyle güzel kandırmıştı ki  şuan  çok şaşkındım.Öylece kaldım.Hiç bir şey diyemedim.

"Bir şey söylemeyecek misin?" 

"Şey, ben çok şaşkınım.Diyecek bir şey bulamıyorum.Aslında seni daha önce nasıl farketmedim ona da şaşırıyorum.Aynı zamanda da çok sinirliyim.Benimle tanışmak için yalana başvurmana gerek yoktu.İnan şuan arkadaş olmamamız gerektiğini bile düşünmeye başladım."

"Irmak, gerçekten çok özür dilerim.Dediğim gibi tanışabileceğimiz bir ortam bekledim 1 yıl boyunca.Ama olmadı.Ben de böyle bir şeye başvurmak zorunda kaldım.Sana bunları söyleyip, söylememek arasında çok gidip geldim.Bütün gece bunu düşündüm, içim rahat etmedi.Benim yüzümden Pelin'le Mine'ye de kızma sakın.Onlar bu durumdan haberin olmayacağını düşünerek, bana yardım etmek istediler sadece. " dedi cümlenin sonuna doğru giderek kısılan bir ses tonuyla.

"Bilmiyorum Kıvanç.Asıl amacının iyi niyetli olması, yalan söylediğiniz gerçeğini değiştirmez.Yine de söylediğin için teşekkür ederim.Kızlar bana söylemeyecekti muhtemelen." dedim asık bir suratla.

"Haklısın, bunun için senden çok özür diliyorum.Ama bütün suç benim kızlara çok yüklenme olur mu?"

 Kıvanç'ı affetmiştim.Çünkü niyeti belliydi ama kızlara çok kızgındım.Belki biz aynı şeyi Pelin'e yapsak bu kadar kızmazdı ama burda söz konusu bendim.Kızlar da beni yeterince tanıyorlardı.Böyle şeylerden hoşlanmayacağımı bildikleri halde yapmaları beni kızdırmıştı.

Bu sırada Kıvanç bana kızgınlığımı unutturacak bir haber verdi.

"Aslında bu akşam seni tekrar davet etmek isterdim.Dünkü grup Taksim'de bir barda çıkacaklar.Seninle gitmeyi isterdim.Ancak akşama halletmem gereken işler var." dedi ve ben bu duruma üzülmüş bir yüz ifadesine bürünürek, aklımdan akşam nasıl gidebilirimi düşünmeye başlamıştım bile.

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin