Okula geldiğimizde Kıvanç'tan ayrılıp kızların yanına gittim.Onlara olan sinirimi anlamış olmalılar ki , hemen sordular.
"Neyin var senin?"
"Sizce neyim var, siz beni boşverin.Mineciğim ayağın nasıl? Aslında gerçekleşmeyen burkulman çok acıtıyor mu? dedim ve kinayeli bir tavırla.
İkisi de şaşırmıştı.Konuşmak için önce davranan Mine oldu.
"Canım çok özür dileriz.Biz de sana anlatacaktık bugün."
Pelin ,"Ama Kıvanç bizden önce davranmış sanırım" diyerek Mine'nin lafını kesti ve devam etti.
"Biliyoruz böyle şeylerden hoşlanmıyorsun ama Kıvanç gerçekten çok iyi bir çocuk.Bana da uzun zamandır senden hoşlandığını, tanışmak istediğini, ama yapamadığını söyleyince ona yardım etmek istedim.Sanki, Kıvanç senden hoşlanıyormuş, gidip onunla buluş desek buluşucak mıydın Irmak?!"
Bu konuda haklı olabilirdi.
"Bu bana yalan söylemenizi gerektirmez Pelin."
Pelin suçlu duruma düşmekten, haksız konumda olmaktan ve azarlanmaktan pek hoşlanmayan biriydi.Beklediğim bir hareket yaparak kendini savunmaya geçti.Hatta beni de tasvip etmeyen bir yaklaşımla,
"Bu kadar abartılacak bir şey yok Irmak.Alt tarafı minik bir yardım.Senden gerçekten hoşlandığına bizi inandıran birine, bu yardımı çok görmedik.Ayrıca senin de artık kapalı kutundan çıkıp bazı şeylere adım atman gerektiğini düşünüyorum."
Konuşmama fırsat vermemişti.Nefes almadan cümleleri sıraladı.Sustuğundan emin olduğumda konuşmaya başladım.
"Konumuz bu değildi Pelin, ama madem abarttığımı düşünüyorsun peki dediğin gibi olsun.Zaten ben yaptığınız yardımın kötü bir şey olduğunu da savunmuyorum.En azından yalana başvurmadan direk söyleyebilirdiniz.Evet belki konsere gitmezdim ama arkadaş olarak tanışırdım.Yani şuankinden farklı bir şey olmazdı.Benim hayatımla ilgili bana tavsiye vermene de gerek yok.Ben neyi, ne zaman, kiminle yaşamam gerektiğine kendim karar verebilirim." dedim ve ayağa kalktım.
"Ben sınıfa çıkıyorum.Dersi orada bekleyeceğim."
Pelin hiç bir şey söylemedi.
Mine de konunun uzamasını istemediği için bana sadece "Tamam canım" dedi mahcup bir ifadeyle.
Güvenebildiğim iki tane arkadaşım vardı.Onlarla da şuan aram bozulmuştu.Ben zaten kin besleyen bir insan değildim.Bu tavrım uzun sürmeyecekti.Sadece kızgınlığımı dile getirip bitirecektim.Ama Pelin Hanım bana, benim ona davrandığımdan daha sinir bozucu davranarak, suçunu örtbas etmeye çalıştı.Her zamanki gibi.
Canım sıkkın bir şekilde sınıftan içeri girdim.Sırama oturdum.Bu ders için olan notlarımı sınıfta Pelin ve Mine'den sonra iyi olduğum nadir insanlardan biri olan Kerem'e vermiştim.Notları almak için yanına gittim.
"Merhaba Kerem.Notlarla işin bitti mi?"
"Evet verecektim ben de şimdi." diyerek sırasının üstündeki notları uzattı.
"Tekrar teşekkür ederim bu arada.Ee nasılsın bakalım?
"İyi gibiyim.Yani işte aynıyım hep.Senden naber?" diyerek kıvırmaya çalıştım ama başarılı olamadım.
"Bir dakika dur bakalım.Hiç de her zamanki gibi durmuyorsun."
"Anlatmak istersen dinlerim.Sorun ne?"
"Önemli bir şey değil.Sağol yine de." Bu sırada sınıfa Pelin ve Mine girdi.Mine'nin yanımda Kerem'i görünceki heyecanını direk yüzünden okudum.O da zaten gizleyemiyordu.Acaba Kerem hala anlamamış mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
RomanceHayaller... Hayallerimin beni daha ne kadar hayattan soyutlayacağını merakla bekliyordum.İşin garip yanı değiştirmek için bir şey yapmamamdı. Aslında bu iyi sayılabilirdi.Çünkü hayallerime ulaşmak için geldiğim nokta gerçekten başarılıydı.Tek isteği...