6

3.9K 303 214
                                        

önceki bölümü atlamayın ↑

"burada da yok!"

mutfaktan, kahve makinasının sesi yüzünden neredeyse hiç duyulmayan bir mırıltı geldi. "bakmaya devam et, oralardadır."

kai sinirle yanaklarını şişirdi ve ofladı. ciddi ciddi şu an tanımadığı birinin evini kurcalıyordu ve işin ilginç tarafı ondan kurcalamasını isteyen kişi evin sahibiydi. bulunduğu durumun trajikomikliğine üzgün bir nefes bırakarak aramaya devam etti.

minderleri kaldırıp altına bakmıştı, televizyon ünitesinin altındaki dergileri karıştırmıştı, orta sehpanın üzerindeki kağıtları incelemişti, hatta ve hatta halının altına bile bakmıştı ancak notlardan hiçbir iz yoktu. cebinde titreyen telefonu hissedince arama işine kısa bir ara verdi.

beomgyu: nasıl gidiyor? notları alabildin mi?

alayla güldü, çok iyi (!) gidiyordu cidden.

kai: bu hyung çok ilginç biri. beni buraya çağırdı ancak notların nerede olduğunu bile bilmiyor :<

birkaç saniye boyunca cevap gelmeyince tam telefonunu kapatıyordu ki beomgyu'nun yazmaya başladığını gördü.

beomgyu: bu cidden garip. soobin hayatımda gördüğüm en düzenli insandır

küçük olan durumun ne olduğunu bilmediğine dair kısa bir mesaj attı. soobin hâlâ mutfaktaydı ve aramaya devam etmeliydi.

oturma odasına birleşik olan ama boyut olarak devasa odanın yanında küçücük kalan yemek masasına yöneldi. bekar bir üniversite öğrencisi için fazla pahalı ve fazlaca süs eşyası barındıran bir evdi burası. beomgyu ile kaldıkları iki artı birlik ufak daireleri aklına gelince iç çekti, birgün mutlaka zengin olmalıydı.

vitrinin çekmecelerini açıp bulduğu kağıtları incelerken eline gelen çerçeveye şaşkınlıkla baktı. fotoğraf muhtemelen soobin lisedeyken çekilmişti fakat kai'ı şaşırtan bu değildi. soobin, kendisinden epeyce kısa olan şirin bir kıza sarılıyordu. ikisi de mutlu gibiydi. nedense kai birkaç günlük konuşmaları boyunca soobin'in hep yalnız takıldığını düşünmüştü.

"güzel bir kız, değil mi?"

hemen kulağının yanından gelen kısık ses ve boynuna çarpan sıcak nefesle olduğu yerde sıçradı ve korkuyla arkasına döndü küçük olan. birkaç saniye boyunca kalbinin sakinleşmesi için bekledi. ardından kıstığı gözleriyle sinirli olduğunu düşündüğü ancak daha çok yeni uyanan bir bebeğe benzeyen bakışlarını soobin'e dikti.

"özel alan denilen şeyi bilmez misin hyung!"

soobin aniden gelen tiz ses sebebiyle yüzünü buruşturdu ve mırıldandı. "sanki on beşinci yüzyıl dünyasındayız."

onun ekşiyen yüzünü görünce kai birazcık mahcup olmuştu. bu yüzden konuyu değiştirmek istedi. "o fotoğraftaki kız, arkadaşın mı?"

soobin yüzünde oluşan sırıtışı saklamadan kai'a doğru bir adım attı, aralarındaki mesafenin azalması demek kai'ın fütursuzca çarpan kalbinin duyulması demekti. bu yüzden o da geriye doğru bir adım attı, neyse ki filmlerdeki gibi olmamıştı. uzun oğlan çerçeveyi kenarda duran bezle sildi ve vitrinin üzerine koydu.

"hayır, o benim ikizim choi jisu."

bu cidden beklenmedikti. şirin olan büyüttüğü gözleriyle fotoğrafa baktı ve fısıldadı. "hiç benzemiyorsunuz."

yalandan kaşlarını çattı soobin ve konuştu. "hadi ama, ikimiz de oldukça şirin insanlarız."

"evet o şirin ama sen değilsin." dediği şeyin ne kadar yanlış anlaşılabileceğini anlayınca hemen konuşmaya devam etti. "yani demek istediğim sen şirinden ziyade yakışık- çekicisin, özür dilerim!"

soobin'in eğlendiği açıkça ortadaydı. kıkırdadı ve kızaran yüzünü saçlarıyla saklamaya çalışan çocuğun yumuşak tutamlarına elini attı. "hadi gel kahve içelim, sonra beraber ararız."

makul bir teklif olmanın yanında durumdan kurtulmak için en iyi seçenekti. üstelik saniyeler önce aynı
karamel'in ona yaptığı gibi başını soobin'in eline sürtmek istemişti. kesinlikle doğru şeyler yapmıyordu.

dağılan yoğun hava ile beraber mutfağa girdiklerinde kai adeta yakalamaca oynuyordu. geniş mutfağın aksine küçük masaya oturduklarında ikisinin kalbi de hâlâ çok hızlıydı. tek fark, biri duygularını saklamak konusunda ustayken diğeri her şeyi açıkça ortaya seriyordu.

günün böyle sessiz devam etmesi gerekiyordu. tabii kai şortunun açıkta bıraktığı bacağına sürtünen karamel'den korkup sıcak kahvesinin yarısını kendi üzerine döküp yanmasaydı eğer.

send nude, sookai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin