bir önceki ilk seferinin aksine bu sefer büyüğüyle arasında yaşananların getirdiği utanma duygusunu yenmeye çalışarak zile bastı kai. belki utanmak yersizdi, çünkü soobin'in de dediği gibi yaparken hiçbir şeyden çekinmemiş olmasına rağmen yalnız kaldığı her an ve her saniye yaşadıkları şeyi hayal ediyordu. bacağındaki sert dokunuş, tişörtünden içeri kayan uzun parmaklar, dudaklarını sanki dünyanın en lezzetli şeyiymiş gibi emen dudaklar ve zihninin işlevini durdurmaya sebebiyet veren boğuk ancak istekli ses tonu. tüm bunlar deneyimlediği en yasak ve en karşı konulamaz zevklerdi.
sadece not almak için yazdığı birinden hoşlanacağını hiç düşünmemişti, ya da sevişmenin kıyısından döneceğini. ama olmuştu ve devam etmesini istiyordu. içinde uzun oğlana duyduğu bir çekim vardı ve bu çok fazlaydı.
derin bir nefes aldı, ardından yüzüne vuran sıcaklıkla beceremeyeceğini bilmesine rağmen gülümsemeye çalıştı. işte soobin oradaydı, bakışlarındaki sevecenlikle onu karşılıyordu.
birkaç gün öncesini düşününce, aslında her zaman aralarında ufak bir çekim vardı. kai başta bunu önemsememişti çünkü onu henüz bir haftadır tanıyordu ve bu yedi günün sadece bir gününde onunla yüz yüze gelmişti. fakat, kahve yüzünden yandığında soobin'in onunla bebeğiymiş gibi ilgilenmesi, kremi sürerken en ufak ani hamleden kaçınması ve ne kadar kötü durumda olursa olsun duracakları anı kendisine bırakması kalbindeki minik sevgi tohumlarının çiçek açmasına sebep olmuştu.
"hoş geldin." soobin nezaketen konuşup geri çekilince şimdiden pembeleşen yanaklarına kızarak içeri girdi. hoşlandığın, ya da hoşlanmaya başladığın da denebilir, aynı ortamda bulunmak bile utanmak için yeterliydi.
başını öne eğip içeri girdi, bu sırada elindeki poşet de varlığını hatırlatmak ister gibi ağır gelmeye başlamıştı. cesaretini toplayıp başını kaldırdı ve poşeti büyüğüne uzattı. "geçen sefer hiçbir şey getirmemiştim ve yine benim sakarlığım yüzünden kahvemizi içemedik. bugün sakin sakin kurabiyelerimizi yerken sohbet edebiliriz."
kendini açıklamak için sarf ettiği çaba soobin'e çok şirin geliyordu. artık 'ilişkilerinin' birkaç aşamasını geçtikleri için hep yapmak istediği şekilde küçüğün saçlarını karıştırıp poşeti elinden aldı. "zahmet etmene gerek yoktu, tatlı olarak seni de yiyebilirdim."
ve aynı zamancı hile yapmakta üzerine yoktu. aslında böyle şakalar yapmasa pek bir şey kaybetmezdi ancak üzerine yapışan 'iyi aile çocuğu' imajının kai'ı etkilemesini istemiyordu. belki aptalcaydı, ya da gereksiz ama soobin espri yaparken biraz olsun kendisine çizilen sınırlardan çıktığını hissediyordu. duruma bakılacak olursa diğeri de bundan rahatsız değildi.
yumuşayan ortam küçüğün gerilen sinirlerini gevşetirken büyüğünü süzünce gözlerini kırpıştırmaktan kendini alamadı. soobin'in yakışıklı olduğunu biliyordu zaten, yine de öylesine bir eşofman altı ve salaş gri tişörtle bile nasıl yakışıklı durduğunu anlamak güçtü.
kendi üzerinde giymeyi sevdiği kot pantolonu ve bol hoodiesi vardı. ömrünü şortlar ve hoodielerle geçirdiği için arkadaşları onunla dalga geçse de klasikler her zaman en iyileriydi. bol ve rahat şeyler, işte huening stili.
"mutfakta mı yiyelim yoksa balkonda mı?"
karamel'in olası atakları göz önünde bulundurulursa eğer balkon daha iyi bir seçenekti. zaten ılık ve rüzgarlı havada sohbet etmek kadar güzel çok az şey vardı. düşüncelerini söyledikten sonra uzun olanın onu onaylayıp mutfağa girmesiyle oturma odasındaki balkon kapısına yöneldi. fakir evine kıyasla büyük olan balkon yüzünden iç çekerken mutfaktan da buraya açılan bir kapı olduğunu gördü.
dakikalar sonra soobin elinde iki bardak limonata ve kurabiyelerle geldiğinde düşüncelerine ara verdi. yardım etmek için kalkmak istese de soobin'in direkt karşısındaki küçük koltuğa oturduğunu görünce bundan vazgeçti.
şimdi dikkat etmesi gereken bir husus vardı. sevgilinin en'lerini bilmek ilişkiyi daha sıkı yapacak adımlardan biriydi. bugünün eni 'en sevdiği kurabiye' idi. özellikle çeşit çeşit almıştı, hangisini sevdiğini bilmek işe yarayabilirdi. tatlılar özel günlerde önemli yer tutardı.
çok geçmeden cevabını aldı, fındıklı kurabiye soobin'in favorisiydi çünkü kakaolu, vişne aromalı, sade ve çikolataya bandırılmış kurabiyeleri es geçip sadece fındıklılardan yiyordu. kai bunu aklının bir köşesine not aldı.
"cidden benden hoşlanıyor musun?"
içini kemiren soruyu sordu, bunu gerçek anlamda merak ediyordu. kai birini sevince ona kapılan biriydi ve kalbinin kırılmasından bıkmıştı. aşk olsun olmasın sevdiklerine çok değer veriyordu.
soobin limonatasından büyük bir yudum aldıktan sonra gözlerini küçüğün güzel yüzüne dikti. kai'ın tam arkasında öğle güneşi vardı ve yüzünün tüm hatlarını parlatıyordu. ancak parlayan güneş ışığı mı yoksa kai mı buna cevap vermek zordu.
hiç çekinmeden açıkça konuştu. "söylemiştim ya sana, seni ilk beomgyu ile beraberken gördüm. neden bilmiyorum, sanırım hayatımda gördüğüm en sevimli insan olduğun için birkaç gün boyunca seni düşündüm. tabii saplantılı olarak değil, gülüşün arada aklıma geliyordu ve bilmiyorum, çok hoştun." son söylediklerinden sonra dudaklarında samimi bir tebessüm belirdi. "ardından tesadüf eseri beomgyu'nun hesabına girdiğimde ikinizin birçok fotoğrafı olduğunu gördüm. o sarı kafanın bir ev arkadaşı olduğunu biliyordum ama bana bu kadar şirin olduğundan bahsetmemişti. her neyse, bir kez baktıktan sonra sürekli bakmak istediğimi fark ettim. sana özellikle istek atmadım çünkü gözünde bir sapık olmak istemiyordum. bu yüzden beomgyu'ya hislerimden bahsettim. başta pek sıcak bakmasa da zamanla ısındı. zaten kısa süre sonra da not olayı için numaramı verdi."
taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu. beomgyu'nun neden birden bire okuldan mezun olan birinin 'harikulade' notlarından bahsettiği belli olmuştu. arkadaşına kızmak istedi, ancak soobin ile onu tanıştırdığı için özel bir hediyeyi hak ediyordu.
"sen peki? benden hoşlanıyor musun?" sorunun cevabı, soru sorulur sorulmaz kai'ın kızarmaya başlayan yanaklarından belliydi.
"sanırım beni haddinden fazla etkiliyorsun."
soobin gülümsedi, yavaşça ayağa kalktı ve küçüğün şirin yanaklarına öpücük kondurdu. diğerinin büyüyen gözlerini izlerken keyifle arkasına yaslandı.
"eh, nude istemenden anlamıştım zaten."
![](https://img.wattpad.com/cover/257293537-288-k746954.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
send nude, sookai ✓
Fanfictionsoobin: nude istedin, attım texting + düzyazı ©rozeixs | 23.02.2021 - 04.05.2021