10

3.2K 292 418
                                        

bu bölüm biraz hızlı oldu ama kurgunun adı send nude subwynish

"ve buraya aynen yazacaksın."

soobin altını çizdiği yerin üzerinden bir kez daha geçerken kai uyuşukça başını salladı ve 'anladım' diye mırıldandı. yerdeki masada oturmaktan poposu ağrımıştı ve üstüne üstlük soobin ders anlatma işini fazla ciddiye almışa benziyordu, geldiğinden beri hiç ara vermeden konu anlatmıştı. neyse ki beomgyu yeni flörtü taehyun ile kafeye gitmişti de ev sadece ikisine kalmıştı. yoksa şimdiden onunla dalga geçeceğini biliyordu.

"bu kadar yetmez mi hyung?" dudaklarını büzdü ve gerindi. bir nevi iyi olmuştu aslında çünkü soobin başarılı bir anlatıcıydı. yine de kaslarını dikizlemek istediği çocukla evde yalnızken tek yapmak istediği ders çalışmak değildi.

öte yandan soobin'in konu anlatmak için bu kadar hevesli olmasının sebebi kai'dan etkilendiğini saklamaya çalışmasıydı. onu etkilemek istiyordu evet, ancak ders çalışmasına engel olup geleceğini karartmayı hiç istemiyordu. bu sebeple elinden geldiğince ona bakmamaya çalıştı.

onun pembe yanaklarına, yumuşak saçlarına, dişlediği kırmızı dudaklarına ve sürekli şort giydiği için açıkta duran beyaz bacaklarına.

kai, çok güzeldi. büyük ihtimalle özgüven problemleri vardı ya da oversize giyinmeyi seviyordu. her iki ihtimalde de mükemmel fiziğini saklaması hoş değildi. ince ve uzun bacakları, çok geniş olmayan omuzları ve vücuduna uyan normal beliyle dikkat çekiciydi.

bütün bunların dışında, sadece hareketleri ve konuşmasıyla bile insanların dikkatini çekebilirdi. ince, sakin sesiyle kelimeleri çok naif telaffuz ediyordu. içine dönük bir kişiliği olsa da yanlış anlaşıldığı zamanlarda hemen kendini düzeltmeye çalışması ve iyice rezil olması şirindi. gözlerini büyütüyor, hararetle ellerini kaldırıyor ve şekilli dudaklarını birbirine bastırıyordu.

dikkati iyice dağılınca kendini toparladı. "şu son paragrafa da bakalım, sonra rahat bırakırım seni."

küçük olan oflayarak önlerindeki notlara döndü, bu iş çok sıkıcıydı. bozulan moralini unutmak için kalemiyle oynarken kaleminin bir anda büyüğünün kucağına uçmasını beklemiyordu.

soobin sağ kaşını kaldırıp ciddi bir ifadeyle ona bakınca masumca gülümsedi ve içine kaçan sesiyle fısıldadı. "şey, biraz sıkıldım da."

diğerinin yüzü hâlâ oldukça ciddi duruyordu. bu biraz.. korkutucuydu?

"ders anlatmam için beni çağırıyorsun fakat tek kelime dinlemiyorsun kai. amacın ne?"

galiba uzun oğlanı kızdırmıştı. isteyerek yapmasa bile onun tarafından bakınca cidden kendini kötü hissetmişti.

aceleyle dizlerinin üzerinde yükseldi ve ellerini kaldırdı. düşen kalemi almak için soobin'e yaklaşırken bir yandan da kendini açıklamaya çalışıyordu. "hayır hyung sen çok iyisin, ben sadece yorul-"

ve her zamanki sakar kai yine oradaydı. emekleyerek ona yaklaşmak isterken kayan dizi yüzünden soobin'i düşürmüş, kendi de onun üstüne düşmüştü.

şaşkınlıkla altındaki yüze bakarken nefesinin kesildiğini hissetmişti. soobin çok, çok yakışıklıydı. yutkundu ve kendine gelmeye çalıştı ama tanrı aşkına her şey çok zordu.

kalkmak için birkaç kez hamlelerde bulunsa da titreyen dizleri yüzünden başarılı olamıyor, her seferinde dengesini kaybediyordu. kesik bir nefes alıp tekrar denedi. "ü-üzgünüm hyung..."

ama bu sefer onu durduran titreyen bacakları değil, çıplak baldırındaki soobin'in soğuk eliydi. ağzı minik bir 'o' şeklini alırken tekrar uzun olana döndü.

soobin... gözleri kararmıştı ve daha önce görmediği kadar yoğun bakıyordu. gözleri, onun neredeyse siyaha dönmüş kahvelerine kenetlenmişken baldırındaki elin yukarıya, şortunun eteklerine doğru hareket ettiği hissetti.

aniden bacağının sıkılmasıyla beklemediği bir şekilde inledi. kendi yaşadığı şeye anlam veremezken soobin'in keyifle kıvrılan dudakları mutluluğunun habercisiydi.

oturduğu yer tehlikeliydi, bu yüzden hareket etmemek için kendini sıkıyordu ancak daha ne kadar dayanabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. ellerinden biri yerde, biri de o hep görmek istediği karın kaslarının üzerindeydi. tişörtün üzerinden bile varlıkları belliydi.

"beni buraya ders için çağırmadığın açık, güzelim. ne istediğini söyle."

soobin ağır hareketlerle doğrulurken kai yerdeki elini çekip onun omzuna yerleştirdi. bacağındaki elin varlığı, artık köprücük kemiklerinde hissettiği nefesler ve karşısındaki oğlanın istekli gözleri onu çok etkiliyordu.

"ben..." soobin'in güven verici gülüşüyle cesaretini topladı. "beni öpmeni istiyorum, soobin."

cümlesi biter bitmez dudağında hissettiği ıslak dudaklarla gözlerini yumdu. uçuyormuş gibi hissediyordu, adeta ayakları yerden kesilmişti.

soobin'in ustaca dudaklarını emmesine karşılık acemice karşılık vermeye çalışıyordu. diğerinin omzunda tuttuğu elini kaldırdı, titremesini umursamadan siyah saçlara daldırdı.

şortundan içeri giren el yüzünden anlık olarak geri çekilse de soobin hemen mesafeyi kapatmış ve ilk seferin aksine sertçe birleştirmişti. ikisinin hareketleri de sertti. bir taraftan öpüşürken bir taraftan da rahat durmayan elleri karşısındakinin bedenini keşfe çıkıyordu.

nefessiz kalıp ayrıldılar. kai kızarmış yanakları ve inip kalkan göğsüyle melek gibiydi. odada nefes sesleri birbirine karışırken kaçıncı olduğunu bilmedikleri şekilde tekrar yaklaştılar. küçük olan dudaklarını aralayıp diğer dili kabul ederken tek dileği beomgyu'nun geç gelmesiydi.

send nude, sookai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin