15

2.5K 219 122
                                        

"güzel geçti yani hepsi?" soobin cevabı zaten almış olmasına rağmen teyit etmek için tekrar sordu. bugün için planları vardı ve kai'ın tamamen boş olduğundan emin olmak istiyordu. küçüğü en son görüşmelerinden beri epey rahatlamış görünüyordu. son günlerde üst üste gelen sınavlar dolayısıyla gergin olsa da başarılı geçtiği konusunda emindi.

kai aynı soruyu duymanın verdiği bıkkınlıkla yanaklarını şişirdi. "evet dedim ya soobin, güzel geçtiler."

ardından oturduğu koltukta uzun olana daha da yaklaştı ve başını onun çıplak dizine koydu. büyük eller anında saçlarında yer edinirken mutlulukla gülümsedi. soobin'in onunla ilgilenmesini seviyordu, kendini onun bebeğiymiş gibi hissetmek çok hoştu.

saç tutamları arasındaki parmaklar kibarca hareket ettikçe daha da mayışıyordu. istemsizce yanağını yattığı yere sürterken büyük elin yokluğuyla mızmızlandı. "ama daha yeni başlamıştın!"

soobin dizinde uzanan gencin pembe yanaklarını birkaç kez hafifçe sıktı ve dudaklarını büzmesine sebep oldu. "eğer uyursan bugünün tüm eğlencesi kaçar, bebecik."

sondaki hitap yüzünden küçük olan göz devirse de dudaklarındaki gülüşü engelleyemiyordu. nasıl engelleyebilirdi ki? tüm hafta neredeyse uyku uyumadan sınavlarına çalışmıştı. soobin arada ona yazmasa onunla konuşacak vakti bile bulamıyordu. neyse ki beomgyu soobin'i durumdan haberdar etmişti de sorun çıkmamıştı. bu cumartesi gününü sevgilisini sevmeye ayıracaktı.

yattığı yerde doğruldu, ancak diğerinden uzaklaşmamıştı. bu sefer başını geniş omza yasladı ve önlerindeki sehpayı izlerken fısıldadı. "seni çok özledim."

soobin'in eli usulca küçüğün belini buldu. ikisi de sessizce önlerine bakarken onun başına minik bir öpücük kondurdu. ortam sakinleşmiş, kai ayılmaya başlamıştı. büyük eli kendi ellerinin arasına aldı. böyleyken kendini güvende hissediyordu.

"ben de seni çok özledim. şu günleri ikiye çıkartalım bence yoksa özleminden öleceğim."

soobin alnına yediği fiskeyle yüzünü buruşturdu, kai da söyleniyordu. "ölmek deme aptal, neyi anarsan o olur." bu konularda hassastı, sevdiklerine bir şey olabilme ihtimali bile canını sıkarken ölmenin bahsinin açılması kanını donduruyordu.

"ama sen beni dövmek için mi geldin buraya?" uzun olan alnını tutarken tatlı tatlı konuştu. küçüğüne karşın baskın bir kişilik olmasına rağmen yeri gelince şirin de olabiliyordu. kai'ın ondan her şekilde etkilendiği belliydi.

küçük olan ise sevgilisinin dediklerine hak verdi, daha yumuşak bir yüzle kolları arasından sıyrıldı ve ayağa kalktı. "hadi o zaman, istediklerini yapalım."

soobin sırıtarak ayaklandı, eğlenceli olacaktı.

"önce yemek hazırlar, ardından sahilde yeriz. bu dönemlerde akşam üstü çok esintili oluyor."

dakikalar önce dağılan kıvırcık saçlarını düzeltip mutfağa ilerledi kai. eşofmanı iyice belinden düşecek gibiydi ama sevdiği çocuğun karşısında düzeltmekten de utanıyordu. daha sonra halletmeyi kafasına koyarak musluğu açtı.

"ne yapacağız?" tertemiz olduğundan emin olunca ellerini çekti ve musluğu kapattı.

bir süre ne yapacakları konusunda tartıştılar, en sonunda da basit fakat lezzetli bir sebze yemeğinde karar kıldılar. ikisi de yemek yapma konusunda aşırı olmasa da iyiydi. tabii ki de didişmeler olmazsa olmazlarıydı.

"çok tuz attın, salak." kai büyük bir ciddiyetle büyüğün elinden tuzluğu aldı, ilk yemekleri güzel olsun istiyordu.

soobin ise, onun aklı daha çok oynaştaydı. başta sevgilisinin yemek işini bu kadar ciddiye alacağını düşünmemişti ama ciddi kai ayrı bir güzeldi.

elindeki tahta kaşıkla tavadaki soğanları karıştıran çocuğun arkasına geçti ve kollarını sıkıca beline doladı. homurdanmalar da pek gecikmemişti. "soobin ikimiz de yanacağız şimdi."

onu iyice kendine yaslarken mırıldandı. "bir şey olmaz." sonra başını iyice beyaz boyna yaklaştırdı, elleri de olduğu yeri sahiplenmişti.

bol tişörtün üzerinden ağır hareketlerle yumuşak beli okşadı, kollarındaki bedenin nefes alışları düzensizleşmişti. bundan yararlanarak sessizce ocağın altını kıstı, zaten soğanlar da neredeyse olmuştu.

burnunu yavaş yavaş boyunda gezdirdi. bir-iki kez dudaklarını değdirmiş olsa da oyuncu olmaktan daha çok hoşlanıyordu.

"dur artık." sızlanan sevgilisini susturmak için boynuna ufak bir ısırık bıraktı.

"ama durmak istemiyorum."

cümlesi biter bitmez uzun parmakları açık mor tişörtün eteğinden içeri sızdı. bu hareketi kai'ın ocağı tamamen kapatıp ona dönmesiyle sonuçlanmıştı.

dürüst olmak gerekirse azar işitmeyi bekliyordu. oysa sevgilisi onu şaşırttı ve sertçe dudaklarına yapıştı. tek özleyen soobin değildi, kai da ona dokunmayı ve onun dokunuşlarını özlemişti. üstüne birkaç günlük ayrılık da eklenince tüm arzusuyla yaklaşmıştı ona.

mutfaktaki yoğunluk son hız artarken küçük beden kendini tezgah ve sevgilisi arasında sıkışmış buldu. nefes almak için geri çekildiğinde ıslak dudaklar vazgeçmeden boynuna inmişti. biraz önce sıcak nefesler hissettiği boyunda şimdi ıslak öpücükler kendini gösterirken kendini tutmak zordu. ağzından kaçan kısık inleme sesi sessiz mutfakta adeta yankılanmıştı.

boynundaki dudakların gerildiğini hissetti, ardından da ıslak öpücüklerin köprücük kemiği boyunca bir yol çizdiğini.

yorumcuk >.<

send nude, sookai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin