"Hey, ellerini biraz daha eğmen gerek! Çok sert vuruyorsun topa!"
"Ben gayet iyi oynuyorum, tavsiyen için sağol!" Plaj voleybolu ilgisini çekmişti Kageyama'nın. Birkaç dakikadır gençleri izliyordu ve hatalarını aklının bir kenarına yazıyordu. Sürekli sayı kaçıran takımın asıl hata yapan oyuncusu pasörleriydi, pası çok aşağıdan atıyordu. Yanlarına gidip bunu izah ettiğindeyse onların, böyle bir diyalogta bulunmaları Kageyama'yı sinir etmişti.
"Aptal, tam olarak dört sayı kaçırdınız. Biraz daha yukarıdan atmak istiyorsan bu kadar sert vurmamalısın!"
"Aylardır buradayım ve çok iyi oynadığıma eminim, iddian varsa buyur geç karşıma. Yanına alacak arkadaşın var mı acaba?" Etrafındaki çocuklar gülmeye başlamıştı. Kageyama ise kaşlarını çatıp gülümsedi ve kafasını denizdeki turuncu saçlı çocuğa çevirdi.
"Hinata! Bu çocuklar voleybolda bizden daha iyi olduklarını iddia ediyorlar, gelip ağızlarının paylarını vermek istemez misin?" Hinata bunu duyunca aynı Kageyama gibi gülümsedi. Aceleyle sudan çıkıp havlu ile kurulandı ve Kageyama'nın yanına geldi.
"İstemez miyim?" Diğer grup üyeleri de bir araya toplandıklarında maç başlamak üzereydi.
"Karar vermeye gerek yok, siz başlayın." Gençler topu Kageyama'ya doğru fırlatmıştı. Kageyama da topu sakince havada yakaladı, bu sırada heyecanlı olan Hinata da topu tutmak istemişti. İkisinin eli birbirine değdiğinde göz göze geldiler.
"Bunu, eğlence için oynadığımızı biliyorum Hinata. Sinirlenmeye gerek yok, sana pas atacağım." Hinata gülümsedi.
"Ben de sayı alacağım Kageyama, biliyorum." dedi. Kageyama derin bir nefes aldı ve içindeki karıncalanmayı bu ufak maçın heyecanı olarak düşündü. "Neden bilmiyorum ama onunla böyle konuşmak iyi hissettirdi. Aslında uzun zamandır böyleydi, bunu yeni fark eden kişi benim." Tuttuğu nefesini dışarı veren ay çocuk başlamaya hazırlanıyordu.
-
"Aman tanrım bu hız.. bu ikili nasıl bu kadar hızlı davranabiliyor?"
"Bilmiyorum ama inanılmazlar!" Kendi aralarında bağırarak konuşan gençler, şaşkınlıkla Kageyama ve Hinata'yı izliyordu. Aslında onlar da iyi oynuyorlardı fakat ilk setten kendilerini fazla zorlayıp sert oynadıkları için üçüncü sette yorgun düşmüşlerdi. Bunun farkında olan Kageyama da grup ile konuşmuş ve tüm yeteneklerini son sete saklamak istemişti.
"Hadi çocuklar son sayı!"
"Yapalım şu işi!" Son sayıyı da alan Hinata yerinde zıplıyordu. Diğerleri de voleyboldan bu kadar uzak kalmalarına karşın böyle bir maç yaptıkları için çok mutlulardı.
"Başardık Kageyama! Harika paslar attın ve- ve ben uçup onlarla sayı aldım. Sonra Nishinoya da çok güzel top karşıladı! Tabii Tsukishima da harika bloklar yaptı. Yine de en mükemmel pasları bana attın!" Hinata, heyecandan olacak ki bir anda Kageyama'ya sarıldı. Kısa süren bu sarılma en sonki maçlarında yaşadıkları şeyleri içlerinde de telafi etmelerini sağladıklarının kanıtıydı. Kollarını kaldırdığı için tişörtü yukarı çıkan Hinata'nın belinde Kageyama'nın elleri duruyordu. Onun sıcak tenini hisseden Kageyama birkaç saniye duraksadı. Hinata da onun ellerinin hareketini hissetmiş olacak ki geri çekilmeden önce derin bir nefes alıp verdi. İkisi de rahattı, buna şüphe yoktu fakat içlerinde olan karıncalanmaların bir açıklamasını bulamıyorlardı bu sefer. Bir şeyler değişikti, daha çok heyecanlanmak gibi hislerdi bunlar. Hinata geri çekildiğinde yüzündeki hafif gülümsemesi hâlâ duruyordu. Kageyama'ya baktığında bir şey fark etti. "Ellerin sıcaktı. Dakikalardır voleybol oynadığımızdandır sanıyorum, öyleyse neden hâlâ sıcaklığını kaybetmemiş ellerinin yakınımda olmasını istiyorum?" Kafasını Nishinoya ve Tanaka'ya çeviren Hinata onlara doğru koştu. İçindeki bu hisle sonra baş etmek istiyordu. O hiçbir şey olmamış gibi sevinçle zıpladığı sırada, Kageyama'nın içindeki kozalar yırtılmaya başlamıştı. "Tenin sıcaktı. Dakikalardır voleybol oynadığımızdandır sanıyorum, öyleyse neden hâlâ uzun süre boyunca tenini hissetmek istiyorum?" Gökyüzüne baktı, anlam veremediği mutlulukla gülümsedi. Bu mutluluk karşı takımdan bir çocuk gelene kadar devam etti.
"Tebrik ederim, gerçekten harika oynadınız. Hem eğleniyorsunuz hem de yaptığınız sporun hakkını veriyorsunuz. Ayrıca partner olarak birbirinizi bulmuş olmanız bir ayrıcalık, bunun değerini biliyorsunuzdur eminim." Duydukları karşısında ne diyeceğini bilemeyen Kageyama durgun ama sert olmayan o yüz ifadesiyle çocuğu onayladı.
"Biliyorum, ben de sizi tebrik ederim. Bu yolda gelişmenizi diliyorum arkadaşlar."
"Sağol, Kageyama-kun." Hafifçe gülümseyen çocuk uzaklaştı ve sonunda takımıyla beraber gözden kayboldu.
-
"Daichi-san! Buraya birkaç hafta sonra yeniden geleceğiz değil mi?" Akşam saatlerine yaklaşıldığı sırada grup eşyalarını toplamış otele doğru yürüyordu.
"Ah, bunu ben de isterim. Bozulmayan bir otobüs ve rahat uyunan tekli yataklarla tabii."
"Onu tamamen unutmuştuk! Hey, Nishinoya. Sence tek kişilik oda sana mı kalmıştır bana mı?"
"Umarım bana kalmıştır!"
"Bunu öğrenmenin tek bir yolu var, otele kadar yarışalım!"
"Nasıl istersen Tanaka!" Daichi-san bir yandan kıkırdıyor, bir yandan da koşmamaları gerektiğini bağırıp anlatmaya çalışıyordu.
"Bunu yapan genelde siz olurdunuz ama bu sefer tek kişilik oda söz konusu, anlayabiliyorum durumu." Sugawara ve Asahi-san güldükleri sırada kendilerine söylenen sözlerle birbirlerine baktılar Hinata ile Kageyama. Bu bakıştan sonra ikisi de hiç düşünmeden koşmaya başlamıştı. Daichi-san ve diğerlerini fazlasıyla geride bırakan ikili bir süre sonra koşarken gözlerini araladı. Hinata, Kageyama'nın önünde koşmaya devam ediyordu. Gözleri karşısındaki çocuğun turunculuğuna dalan Kageyama ise önüne bakmayı ihmal etmişti, yerdeki taşa takılıp düşmesi de bu sayede olmuştu.
"İyi misin, Kageyama?" Bileğinden tutup Kageyama'yı ayağa kaldıran Hinata, ona bakıyordu endişeyle.
"Sorun yok, iyiyim." Bileğindeki eli hissettiğinde bu sıcaklığın tanıdık geldiğini biliyordu. Hinata ise gözlerini Kageyama ile buluşturmadan elini geri çekti. Yüzünde istemsizce samimi olmayan bir gülümseme vardı.
"Buna sevindim, öyleyse.. yürüyerek devam edelim."
"Bu daha iyi olabilir." Kageyama, anlam veremediği duyguların içinde büyüyeceğini hiç düşünmüyordu bu sırada. Hinata için durum oldukça farklıydı. Heyecanının sebebini kelimelere dökmek oldukça zordu çünkü bunu hiç yaşamamıştı. Yine de biliyordu ki Kageyama'dan nefret de etse bir şekilde barışıyorlardı ve onunla konuşmak istiyordu. Bu yüzden bu hissin açıklaması her neyse aralarını bozmasını istemiyordu. Kageyama da bir nevi böyle düşünüyordu aslında ama bu hisleri hiçbir zaman bir tehdit olarak görmemişti.
İkisi de nefessiz kalmaktan öksürerek otelin lobisine geldiklerinde Tanaka ve Nishinoya atışıyordu.
"Odayı atıştırmalıklarla dolduracağım ve tüm gece film izleyeceğim haha!" Anlaşılıyordu ki tek kişilik odanın sahibi Tanaka olmuştu.
"Öyle bir şey yaparsan Asahi-san ile odanı basacağız, haberin olsun! Bana da biraz ayırırsan orası başka tabii."
"Demek Tanaka-san kazandı, tebrik ederim." Hinata da onlara katılıp güldükten sonra Nishinoya ikisine baktı.
"Resepsiyona sorup hangi odada kalacağınızı öğrenebilirsiniz. Daichi-san ve diğerleri birazdan burada olurlar, bu yüzden hiç beklemeden duş almaya çıkmalıyız. Yemekte görüşürüz!"
"Görüşürüz, Nishinoya!" İkili uzaklaştıktan sonra lobide kalan Kageyama ve Hinata resepsiyona doğru yürüdüler, oda numaraları hakkında bilgi istediler.
"Hinata, Hinata Shouyou. 178 numaralı oda." Hinata birkaç saniye duraksadı, bu numara çift kişilik yatağın bulunduğu oda numarasıydı. "Anlaşamadığım biriyle uyumak istemiyorum, umarım diğer kişi Tsukishima değildir.. umarım değildir.. umarım değil-"
"Kageyama, Kageyama Tobio. 178 numaralı oda."
--------------
biraz daha devam edecektim aslında ama burada bırakayım da diğer bölüm tam feels geçirelim 🛐🛐🛐 eğlenceli ve soft bir bölüm oldu gibimsiii daha güzel devam edecek inancım sonsuz tsk tsk 😭
sizi seviyorum, vote ve bolca yorum atmayı unutmayın 🥺❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzunlar ⇢ kagehina
Fanfiction{tamamlandı} • Birlikte yaşadıkları anı yüzünden kavga ettiler ve aralarını bozdular. İkisi de barışmak isterken işler daha da sarpa sardı. Gidecekleri yerlerde ve yaşayacakları olaylarda aralarında ne olacak? "Saçmalıyorsun Sugawara-san, aşk bu değ...