5.Bölüm

5.2K 262 56
                                    

Ruhumun içini kemiren hüzün havuzunda boğulmama saniyeler kalmış gibi hissediyordum. Tanıdık hikayenin başrolü ben değildim, annemdi. Çocukluğumun hatıralarının, süzgeçten geçirilmiş halini görmüştüm az önce.

Gene bir taciz, gene bir şiddet, avazı çıktığı kadar susan bir adet kız çocuğu... Seneryolar aynı, oyuncular her defasında değişiyor.

"Geldik hanımefendi," diye seslenip daldığım yerden çıkardı beni taksici. Yanımda titreyen kızın bedeninden saniyelik olarak ayrılıp adama para uzattım ve para üstünü istemeyip arabadan indim. İki üç kuruş fazla versek bizden bir şey eksilmezdi, fakat o emekçiye çok şey katardı.

"Gel bakalım," dedim Buse'nin elini tutup. Bir yandan da çantadan anahtarı çıkarıyordum. Evde Gökhan'ın olmaması ve bu gece gelecek olmaması tek dileğimdi. Bu kızı daha fazla germek istemiyordum.

Kapıyı açıp eve girerken Buse, elimi bir saniye olsun bırakmamıştı. Titreyen vücudu üşümekten değil, korkudan bu haldeydi sanırsam. Anahtarı alırken telefonu görememiştim, muhtemelen Demir'in evinde bırakmış olmalıydım.

"Gel güzelim," dedim önünden çekilerek. "Korkma."

Ürkekçe gözlerindeki yaşları silip içeri geçti. Misafir odasına gitmek için merdivenlerden çıkmaya başladığımda peşimden geliyordu.

Ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Bir zamanlar bana yapılmasını istediğim şekilde davranmaktan başka çarem yoktu. Merdivenleri çıkarken hafif sızlayan karnımı tuttum. Regl ağrısı gibi bir ağrı vardı kasıklarıma doğru.

"Abla," diye mırıldandı ben odaya geçerken. "Çok özür dilerim senin de başına iş açtım."

Kızarcasına ona bakıp kendi odama geçtim ve pijama takımıyla iç çamaşırı alıp odaya geri geldim.

"Ne özürü Buse," dedim sitem edercesine. "Senin kimseden özür dileme mecburiyetin yok. Aksine, herkes senden özür dilemeli. Böyle bir çaresizliği yaşadığın için, seni gören herkes senden özür dilemeli."

Sözlerimi bitirmemle gözlerinden bir bir damlalar aktı. Dayanamadım, ellerimdeki kıyafetleri yatağa bırakıp sıkıca sarıldım ona. Çok hassas birine benziyordu.

"Teşekkür ederim," dedi ağzını omzuma yaslayıp. "Çok teşekkür ederim."

Dudaklarımın kenarına gelen saçlarına derin bir öpücük kondurdum. Mis gibi kokuyordu saçları.

"Güzel kızım benim," diye fısıldadım dudaklarım saçlarındayken. "Korkma sakın. Buradayım ben."

Bir kaç dakika omzuma yaslı ağlarken bekledim. Sakinleşmesini ve kendini iyi hissetmesini bekledim. Onunla empati kurmaya cesaretim dahi yoktu o yüzden denemek istemiyordum. Sadece yanında olmak ve yardımcı olmak istiyordum.

"Hadi sen yerleş buraya. Ben seni aşağıda bekliyorum." diyerek hafifçe uzaklaştırdım kendimden.

Burnunu çekerek kafasını salladı ve tamamen geri çekilde. Son bir kez daha gülümsedim bütün samimiyetimle ve ayağa kalktım. Ayağa kalkmamla karnıma sağlanan ağrı, ağzımdan çıkan boğuk bir inlemeye sebep oldu.

"Abla?" diyerek hızla ayağa kalktı Buse. "İyi misin?"

Karnımdan kasıklarıma doğru inen sızı canımı yakıyordu. Buse'ye sorun yok dercesine gülümsemeye çalıştım. Bir yandan da karnımı tutuyordum.

"İyiyim," dedim onu korkutmamak adına tamamen doğrularak. "Sen değiştir hadi üstünü."

Bütün acıya rağmen tamamen doğrulup ellerimi karnımdan çektim ve gülümseyerek odadan çıktım. Ardımdan kapıyı kapatır kapatmaz yere çömelmiştim. Bacaklarımda herhangi bir sızı ya ıslaklık hissetmiyordum.

AŞÇI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin