9.Bölüm

5.8K 394 131
                                    

"Hanımefendi kim?"

Gökhan ifadesini bozmadan bana döndü. Daha sonra ise Demir'e.

"Eski eşim," dedi beni tanıtırcasına. "Damla."

Rahatsızlığın verdiği hisle dudağımı dişledim. Demir bana kocamın kim olduğunu sormamıştı, ismini de sormamıştı. Bu yönden endişe taşımıyordum. Ama sözde ondan uzak durmak için yatılı iş isterken, burada onunla buluşmam pek hoş değildi. Yani dışarıdan gören için değildi.

"Hani şu kimseye göstermediğiniz," diyerek yalandan gülümsedi. "Her türlü etkileşimden kaçırdığınız eşiniz?"

Gökhan, yüzündeki gülümseme sekteye uğrasa da kafa sallamaktan başka bir şey demedi. Üzerimdeki pantolonu elimle düzeltirken Demir'in bakışları bana döndü. İçinde bin bir sözün geçtiği gözleri, gözlerime sabitlendi.

"Memnun oldum Damla Hanım," diyerek elini uzattı. "Demir ben de."

Zoraki bir şekilde elini tutup sıktım. Bakışlarında sadece benim anlayacağım imalar gizliydi. Ve o imalar beni oldukça geriyordu.

"Size iyi günler," diyerek geri çekildim. "Ben kalkayım artık."

Gökhan, Demir'e ufak bir bakış attıktan sonra yanıma geldi. Sarılır gibi yaparak kulağıma doğru eğilip Demir'in duymayacağı bir sesle fısıldadı.

"Bebek için açılan hesap yerli yerinde duracak. Her ay düzenli birikimi yapmaya devam edeceğim. Eğer bir bebeğin olursa o para senindir Damla. Rica ediyorum bu konuda itiraz etme."

Burada konuşmak istemediğim için kafamı salladım ve geriye çekildim. Demir, ellerini pantolonun cebine koymuş ve düz bir şekilde bizi izliyordu.

"İyi günler tekrardan." diyerek cevap vermelerini beklemeden uzaklaştım. Aşağı inip Buse'yi alacak ve koşarcasına buradan uzaklaşacaktım.

Aşağı kata inen merdivenlerin önüne geldiğimde göz ucuyla Gökhan ve Demir'in aynı masaya oturduğunu görmüştüm. Aralarında nasıl bir ilişki vardı veya ne kadar samimilerdi bilmiyordum. Sadece sima olarak birbirlerini tanıyor olmalarını dilemekten başka bir şansım da yoktu zaten.

"Kızım çevirsene tavayı!" diye bir bağırış koptu mutfaktan. "Tava mı seni oynatacak sen mi onu belli değil."

Gerginliğim gülmeme engel olurken oyalanmadan mutfağın kapısına geldim ve içeriye baktım. Köşede bir yerde üzerinde benim ismimin yazdığı önlük ve badanayla, kendi kadar büyük tavayı çevirmeye çalışan Buse; başında dikilmiş otoriter şefle birlikte oldukça tatlı görünüyordu. Bir çocuk gibi büzdüğü dudaklarıyla tavayı çevirmeye çalışıyor, ama çevirmeyi bırakın zar zor kıpırdatıyordu.

Üzerim giyinik olmadığı için mutfağa girmeden onları izlemeye devam ettim. Buse'yi içeri alması bile bir mucizeyken fazla abartmaya gerek yoktu.

"Olmuyor ki," diye fısıldadı Buse. Kaşları çatık ve kolu tahminimce uyuşmuştu.

"Ah ah!" diye hayıflandı şef. "Damla sana hiçbir şey öğretmemiş."

Gülümsememe engel olamazken, kapıda bekleyen beni gören Ozan başıyla selam verdi. Ona samimi bir şekilde karşılık verdim. Şu sıralar arkadaşlarımla görüşme fırsatı bulamıyordum. Hayırsız ilan edilmeme ramak kalmıştı gerçekten.

"Kızım bak," diye bir serzeniş aldı götürdü mutfağı. "Tavayı don tutuyormuş gibi tutarsan çeviremezsin. Sağlam tutacaksın."

Şefin son dediğiyle kahkahayı bastım. Sinirlerin getirdiği bir bozukluk da hali hazırda vardı, ondandı bu duygu değişimlerim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 24, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞÇI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin