-5-

14.1K 1K 552
                                    


Ali'yi ortalama nasıl biri olarak hayal ettiğimi medyaya koydum. Yorumlarınız beni motive ediyor, yazan herkese çok teşekkür ederim.

İyi okumalar.

Bol bir kazak ve ceket üstüne de montumu giyip evden çıktım ve Ali'nin attığı konuma doğru yürümeye başladım. Neyse ki yakında durak vardı da o kadar yürümeme gerek kalmayacaktı. Hava buz tutmuştu resmen. Soğuktan burnumu hissedememeye başlamıştım bile. Yanaklarım da yavaş yavaş karıncalanmaya başlıyordu. Kışın sonlarına yaklaşıyorduk ama hava inadına daha da soğumuştu.

Durakta otururken otobüsleri kontrol ettim. Bir yarım saate Ali'nin evine ulaşırdım büyük ihtimalle. Aslında her zamanki gibi konuşmuştu ama grup olayından hemen sonraki gün okula gelmemesi beni biraz endişelendirmişti. Hem içten içe göresim gelmedi desem yalan olurdu. Ancak önemli olan bu değildi şu anda.

Biraz telefonumda uğraşıp otobüsün gelmesiyle otbüste bulduğum ilk boş yere oturdum. Kalbim ağzımda atıyordu. Gereksiz heyecan yapmıştım. Resmen ilk ergenlik zamanlarıma geri dönmüştüm. Kendimi toparlamaya çalıştım yol boyunca ama heyecanım bir türlü dinmemişti. Okul dışında ilk defa görecektim onu. Saçma bir sebepti heyecanlanmak için ancak kendime söz geçirmekte hep kötü olmuşumdur zaten.

Nefesimi iyice düzene soktuktan sonra karşımdaki tek katlı villayı inceledim. Küçük ama samimi bir eve benziyordu. Dışı açık gri rengine boyanmış, kapı ve pencere pervazları ise beyaz olan evin küçük bahçesinde bir kaç çiçek ve fidan özenle dikilmişti. Sürekli ilgilenildikleri belli oluyordu.

Evi incelemeyi bırakıp kapıyı çaldım. Bir süre bekledim. Ses gelmeyince tekrar çaldım. Tam telefonumu çıkarıp Ali'ye mesaj atmaya karar veriyordum ki kapı açıldı. Ali mahcup bir şekilde bana bakıp "Kusura bakma uykuya dalmışım yine." Yüzü kızarmıştı. Acaba hasta mı olmuştu? Ayakkabımı çıkarıp hızlıca içeri girdim ve kapıyı kapatıp kapının biraz uzağında beni izleyen Ali'nin önüne geçtim. Elimi alnına koydum. Yüzü daha da kızarırken elimden adeta sıçrayarak uzaklaştı. "Elin çok soğuk!" Şaşkınca elime bakıp geri ona döndüm. Ali'yi görünce nereden geldiğimi unutmuştum resmen. "Hassiktir! Çok pardon." diyerek sanki ısınmalarına yararı dokunacakmış gibi ellerimi birbirine sürtmeye başladım.

"Sorun değil. Sen kusura bakma lütfen." Bakışlarını kaçırdı. Gerçekten fazlasıyla utangaç bir tipti ve bu mümkünmüş gibi onu daha da tatlı yapıyordu. Düşüncelerimi kafamdan itip ortamdaki sessizliği bozdum. "Uykuyu baya seviyorsun sanırım." "Ah, şey... Yani evet ama geceleri uyumakta sorun çekiyorum." diye geveledi utangaçlığından bir şey kaybetmeyerek. "Salona geçmek ister misin?" deyip beni beklemeden kafasını eğip önden hızlı hızlı yürümeye başladı"Niye söyledim ki bunu durduk yere..." diye kendi kendine kızdığını her ne kadar alçak bir sesle söylese de duymuştum. Ortamı acilen rahatlatmam gerekiyordu. Rahatsız hissetmesini istemiyordum.

Salona geçtiğimizde kısa süreli garip bir bakışma seansından sonra koltukta yan yana oturmayı başarmıştık. Kollarımız ucundan birbirine değiyordu ancak uzaklaşmak gibi bir niyetim şahsen yoktu. "Bir şeyler izlemek ister misin? Ya da başka bir şey, ne istiyorsan yani. Sadece fikir olarak şey, demiştim." Yok ben artık dayanamıyordum. Biri beni tutmazsa çocuğa kene gibi yapışıp sarılabilirdim her an.

"Televizyonda ne varsa izleriz işte." deyip kumandayı tahta orta sehpadan alıp anlık cesaretle koltuğun kenarına sırtımı rahatça dayayıp bacaklarımı uzatıp koltuğa koydum. Koltuğun diğer ucuna sinmiş ani hareketlerimi şaşkınca izleyen Ali'yi de çekip bacaklarımın arasındaki boşluğa koydum. Sırtı göğsüme yaslıydı. Saçları çenemin biraz altında kalıyordu. Sağ elimde kumanda, sol kolum Ali'yi olduğu yerde tutarken nereden bu cesareti bulduğumu sorgulayan beynimi boşaltmaya çalışarak televizyonda bir şeyler aramaya başladım. Gece utançtan uyuyamayacaktım zaten. Şimdi düşünmenin bir alemi yoktu.

Ali'nin nefes alışverişleri anca 5 dakika sonra düzenleşmiş ancak yan gözle sürekli kestiğim yüz kızarıklığı hâlâ yerinde duruyordu. Belki de ten rengi yüzünden bu kadar hızlı kızarıyordu. Öyle boş boş ne kadar televizyon izledik bilmiyorum. Beynim Ali'yle olan temasın ve burnuma dolan kokusu varken ne televizyona ne de saate odaklanabilmişti. Ancak hava hafiften kararmaya başlamıştı.

Sırtımdaki yastığı düzeltmek için biraz kıpırdandığımda Ali'den bir mırıltı çıktı ve ben bir şey soramadan ters dönüp yüzünü göğsüme iyice yerleştirdi. Kısa bir an adeta kalp krizi geçirip doğru görüp görmediğimi gözlerimi birkaç kez kapatıp açarak kontrol ettim. Galiba cennetteyim. Ali uyuyordu. Daha da önemlisi benim göğsümde uyuyordu. Bu onuru bana bahşeden herkesin elini ayağını öpmeye hazırdım.

Kendimi ve Ali'yi rahatsız etmemeye çalışarak koltukta biraz kaydırıp tamamen uzanma pozisyonuna sokup kendimi bel ağrısından kurtardım. Hissettirmeye çalışsam da Ali hissetmiş ancak uyanmak yerine kollarını göğsüme sarıp yüzünü boyun girintime sokmuştu. Öldürün beni şu an. Ben hayatımın zirve noktasına ulaştım.

Soft çiftler çok hoşuma gidiyor. Ben de dedim neden ben de soft bir çift yazmayayım.

Kızarma konusunu siz açmadan ben açayım. Bu kadar kolay ve belirgin kızaran insanlar var. Maalesef ben de içlerinden biriyim. Bende palyaço makyajı gibi duruyor ama :') olsun. O yüzden garipseyen varsa diye söylüyorum, olabilen bir şey.

Ya ben çok zevk alıyorum bu kitaptan ama böyle diğer kitaplarından daha fazla dıdjlalnds. Umarım duygularımız karşılıklıdır gelinciklerim. Gelecek bölümde görüşürüz.

Ders Notu bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin