-6-

12.9K 1K 385
                                    


Saat ilerliyordu ve Ali daha uyanmamıştı. Anneme haber vermem gerekecekti böyle giderse çünkü Ali'yi uyandırma gibi bir niyetim kesinlikle yoktu. Kıyabileceğimi sanmıyordum. Ailesi aniden kapıdan girse ne düşünürdü, bir de o vardı. Ancak her onu uyandırmaya kalkışmaya kalkıştığımda bile içim acıyordu. Çok güzel uyuyordu. İnsan kıyamıyordu. Uykusunu tam alsın istiyordum. Görünüşe göre uykusuyla alakalı bir sorun vardı.

Yavaş yavaş benim de uykum geliyordu ve her an uyuyakalacakmış gibi hissediyordum. O yüzden Tuna'yla konuşup anneme haber versem iyi olurdu. Endişelenmesini istemezdim. Başıma kakardı.

Sağ kolumu yavaşça sırtından kaldırıp içimden uyanmaması için yalvara yalvara cebimdeki telefonu çıkarmaya uğraşmaya başladım. Sanki inat yapıyordu şerefsiz. Sonunda telefonu çıkardığımda hiç beklemeyip Tuna'ya mesaj attım.

Ata: Tuna senden bir iyilik istesem?

Tuna: Başka ne zaman yazıyorsun zaten amk

Ata: Ya oğlum hadi be lütfen

Tuna: İyi

Tuna: Hayırdır

Ata: Anlatırım sonra annemi arayıp sizde kalmam için izin alsan olur mu?

Tuna: Tamam arıyorum

Ata: Sizde kalabilir miyim bu arada

Tuna: Çok sağ ol kardeşim aklına gelmiş

Tuna: Ne zaman istersen

Ata: Benim kaçta geleceğim belli değil ama gelmeden ararım seni

Tuna: Ne işlerle uğraşıyorsun oğlum sen

Ata: Bir şey yaptığım yok anlatırım gelince

Tuna: Öyle diyorsan

Tuna: Arıyorum Ayşen teyzeyi

Ata: Sıkıntı olursa haber verirsin

Ata: Ve çok teşekkür ederim
19.45

Tuna: Hallettim hadi görüşürüz
19.52

Ata: Görüşürüz

İçim rahat bir şekilde telefonu hemen yattığımız koltuğun dibindeki masanın üstüne bırakıp kolumu tekrardan Ali'ye sardım. Ortalama boydan çok az daha uzundum ama Ali yanımda kısa kalıyordu. Ayrıca baya hafifti, üstümde yük hissetmiyordum. Minyon yapısından dolayıydı büyük ihtimalle.

Bütün bir haftanın sonunda Ali'nin uyurken de olsa bana sarılması içimi huzurla doldurmuştu. Resmen bütün derdim tasam gitmiş gibi hissediyordum. Çocuk beni büyülemişti resmen.

Gözlerim artık zar zor açık duruyordu. Zaten anneme haber vermiştim bu yüzden endişelenmeme gerek yoktu. Ancak Ali'nin uyanınca paniklemesini istemiyordum. Zihnimi ne kadar açık tutmaya çalışsam da Ali'nin sıcak hissi ve kokusu beni iyice mayıştırmış ve uykuya dalmama sebep olmuştu.

***

Kaç saat olmuştu bilmiyorum ama uyandığımda karşı koltukta orta yaşlarında, elinde çay kupası olan bir kadın oturmuş televizyon izliyordu. Bir kaç defa gözümü kapatıp açtım ancak kadın gitmemişti. Sonra durum kafama dank etti. Şaşkınlıkla ağzımdan saçma sapan bir nida kaçarken ne yapacağımı bilemeyerek bir üstümdeki Ali'ye bir kadına bakıyordum.

Kadın sesimi duymuş olacak ki kocaman gülümseyip kupasını masaya koydu ve ayağa kalkıp eliyle yatmamı söyledi ben de hızlıca onu dinleyip hafif yukarıya kalkmış sırtımı geri koltuğa koydum. Ne diyeceğimi bilemeyerek annesi olduğunu düşündüğüm kadına alık alık bakarken utançtan ölecek gibi hissediyordum. Kadının gözleri gülüyordu resmen ama sanki kafanızın içini okuyormuş gibi bir bilgeliği vardı gözlerinin.

Kısık bir sesle "Yat lütfen. Uzun zamandır Ali'nin deliksiz uyuduğunu görmemiştim. Teşekkür ederim." deyip genişçe gülümsedi ve geri yerine oturdu. Sonra da televizyona dönüp bitkilerle alakalı bir program izlemeye başladı. Bu bahçedeki çiçekleri ve fidanları açıklıyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek bir süre put gibi yattıktan sonra ben de başımı televizyona çevirdim ve sessizce izlemeye başladım.

Bir saat ya geçmişti ya geçmemişti ki Ali önce biraz kıpırdandı sonra boyun girintime daha da sokuldu ve en sonunda uyandı. Bir süre sessiz durduktan sonra gözleri kocaman açılmış bir şekilde korkuyla kendini kaldırmaya çalıştı ancak kollarım beline ahtapot gibi yapıştığı için eski yerine geri düşmüştü. Kafasını kaldırıp yüzüme baktığında zaten hafiften allaşmış olan yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Hayatımda gördüğüm en harika manzaraydı. Bunu poster yapıp odamın duvarlarına asasım vardı.

"Uyandın mı Ali?" Annesinin neşeli sesini duymasıyla, benim kollarımın da yüzünü görünce gevşemiş olmasından yararlanarak, yerinden hızlıca kalktı. "Sakin ol oğlum. Hadi otur."dedi kadın neşesinden hiçbir şey kaybetmeyerek az önce kalktığı koltuğu göstererek. Hızlıca oturma pozisyonuna geçip Ali de otursun diye koltuğun sonuna kadar kaydım. Daha fazla panik yaparsa bir şey olur diye korkuyordum. Çok hızlı panikleyen biriydi görünüşe göre.

Gergince koltuğa oturup gözlerini ayaklarına dikti. Annesi "Sevgilinle niye tanıştırmadın beni oğlum? Çekinme benden dememiş miydim ben sana?" Allah'ım düşüncesi bile çok güzeldi. Kafasını şokla kaldırıp annesine döndü. Eğer zaten çoktan kıpkırmızı olmasaydı şimdi olurdu. "Hayır! Öyle değil- ben-" "Sevgili değiliz." dedim onun yerine. İleride olumlu halini de söylerdik umarım.

"Gerçekten mi?" dedi şaşkınca. Sonra geri sakin tavrına dönüp "Tekrardan teşekkür ederim Ali'nin uyumasına izin verdiğin için." dedi. Ali yerinde rahatsızca kıpırdanıyordu. "Ben gidip size çay yapayım." deyip hiç itiraz beklemeden mutfağa yöneldi. "Harika bir bitki çayı buldum. Bayılacaksınız!"

Ali annesi gider gitmez iyice olduğu yere sinip zar zor duyabildiğim bir sesle "Çok, çok, çok, çok özür dilerim." dedi utançla yüzünü elleriyle kapatıp olduğu yere daha da sinerken. Bu çocuk bana kalp krizi geçirmek istiyorsa çok doğru bir yolda ilerliyordu. Bu kadar tatlı olması kalbim için sağlıklı değildi.

"Şşş. Sorun yok. Özür dileyecek bir şey yok." derken onun yanına oturup ellerimi yüzünü sakladığı elerinin bileklerine koydum. İlk başta irkilse de yüzünü çekingence ellerinden kaldırdı. Gözleri mi dolmuştu? Ben şaşkınca yüzüne bakarken o gözlerini kaçırıp elimdeki bileklerini geri çekerken hızlı hızlı konuştu. "Gerçekten bilinçli yapmadım. Çok özür dilerim. Rahatsız hissettiysen seni anlarım. Uzaklaşmak istersen sorun değil." dedi sona doğru sesi hafiften titrerken.

Sesi içimin burkulmasına sebep olurken ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. Ben de bir insanı rahatlatmanın en bilinen yoluna başvurup ikinci kez düşünmeden onu göğsüme çekip sıkı sıkı sarıldım. Annesinin gelmesi biraz utanç verici olurdu ancak Ali'yi sakinleştirmek çok daha önemliydi. Saçlarını okşayıp
-tahmin ettiğim gibi yumuşacıktı- "Dedim sana panik olacak bir durum yok. Rahatsız olsam seni uyandırırdım zaten, değil mi? Ama uyandırmadım. Zaten ben de uyudum seninle beraber. İnan bana aldığım en iyi uykuydu." diye sıraladım yumuşak bir ses tonuyla.

Kafasını sallayıp göğsünden uzaklaştı ve "Teşekkür ederim." dedi gülümseyerek. "Sadece, yani... Anlardım eğer... cinsel yönelimimden dolayı rahatsızlık duysaydın." Çevresindeki insanlar yüzünden bu kadar hassaslaşmıştı belli ki.

Annesi kapıdan girerken Ali'nin duyabildiğinden emin olduğum bir ses tonuyla "Biraz ironik olurdu." diye  mırıldandım.

Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapan, okuyan ve oy veren herkese çok teşekkür ederim.

Gelecek bölüm görüşürüz.

Ders Notu bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin