Bölüm ithafı hilalguluzarcskn
-
"İzuku her şey hazır zaten. Bırakta hazırlanmaya git."
Evleneli yaklaşık 1 ay oluyodu. Bugün büyük gündü. Kacchanın doğum günü. Üstelik bu kasabanın başına geçeceği gün. Bizde hazırlık yapıyorduk. Bende yanında duracaktım. O yüzden hazırlanmalıydım. Ama hala yapılacak şeyler vardı.
"Ama hala yaapılacak şeyler."
"Biz hallederiz İzuku sen git." Diyerek Denki gülümsedi bana doğru. Herkes yardıma gelmişti.
"Evet sen git zaten çok bişey kalmadı."
Derin nefes verip ayaklandım. Ellerimi birbirine vurarak silkeledim. "Peki o zaman. Ben gidiyorum."
Normal adımlarla ana çadıra doğru ilerledim. Kaldığımız odaya girdim ve bir kaç kıyafet aldım. O sırada sandığın köşesinde duran şey dikkatimi çekti. Kırmızı ayakkabılarım. Kacchanı sevdiğim dönemlerde göz rengi ile aynı olduğu için çok severek ve çok istiyerek almıştım. Ama son 1 aydır hiç giymemiştim. Bu gece giyecektim.
Kıyafetlerimle birlikte onlarıda çantama tıktım ve deredin bi kısmında bulunan sıcak su kaynağına doğru ilerlemeye başladım. Orada yıkanmayı seviyordum ama etrafı ağaçlar ve otlarla çevrili olmasına rağmen rahatsız hissediyordum. Ama yapacak bişey yoktu.
Biraz sonra oranın güzelliği, sakinliği ve sessizliğiyle buluştum. Suyun toprakla birleştiğinde çıkan o mükemmel kokuyu içime çektim. Sonra ilerleyerek en kuytu köşeye gittim ve yavaşça kıyafetlerimi çıkararak suya girdim. Girdiğim gibi vücudum gevşerken bana her zamanki gibi bi rahatlama geldi. Genelde sıcak sulara girdiğim zaman uykuya dalarım. Ama kendimi tutmak zorundayım.
Bi anda gelen hışırtı ve su sesiyle hızla gözlerimi açtım. Kacchan gelmiş ve yanımda suya girmişti. LAN. KACCHAN AMK. YANIMDA. SU DA. ÇIPLAK. BENDE ÇIPLAĞIM. Öldürün beni.
"K-kacchan! N-ne işin var burda ya." Hızlıca ellerimle yüzümü kapatı arkamı döndüm. Utanıyorum amk. Şansımın taaa içine sıçim.
"Yıkanmaya geldim." Dedi düz bi sesle. Çok normal sanki. Tamam normal ama yani... Utanıyorum.
"Kacchan yanıma gelmek zorunda mıydın?"
"Tek başına oturmak sıkıcı." Dedi. Başlarım ama sıkıcılığına hee. Utancımdan burnuma kadar olan kısmımı suya soktum.
"Boğulacaksın. Ayrıca sapık gibi görünüyorsun."
Dediği şeyle hızla kafamı sudan çıkarttım. Olur olmadık yerlerde beni bu tür durumlara sokuyordu. Bende renkten renge giriyordum.
O sırada ağaçların arasından bi hışırtı geldi. İkimizde korkuyla o tarafa bakarken beyaz atlı bi prens çıktı. Hayır cidden öyle. Önceden annemle yaşadığım yerin prensi, -melez prenste derler- Shoto Todoroki.
Onu birden karşımda görünce tırstım. Bu halde karşısına çıkmak yeterince tuhaftı zaten, hem Kacchan hem de o olunca utancım ikiye katlanmıştı. Bizi henüz görmemişti. En azından utancım biraz azalmıştı. Ama çok az. Minnacık.
"Kacchan bişey yap bizi görmesin." Bizi gördü. Yanımıza doğru gelio. Ananısikim buraya gelio. "Kacchan biş-"
Lafım Kacchanın beni tutup göğsüne çekmesiyle kesildi. Ben ona yapışırken o ise ellerinden birini belime diğerini ise saçlarıma koymuştu. Ne olduğumu anlamazken kulağıma doğru fısıldası. "Öyle kal."
Sesinde ki derin ton ve mükemmel karamel kokusu birleşince içim bi hoş oldu. İyice sokuldum göğsüne. Burası rahattı. Baya rahattı. Kas yığını ve damarlı kolları beni sararken aklıma gelen şeyle kaşlarımı çattım. Hissediyodum. Hemde fena hissediyodum. Çok büyük....
Gözlerimi kapatıp yaklaşan ayak seslerini dinledim. Giderek yaklaşıyordu. En son yanımızda hissettiğimde uyuyor numarası yapmaya başladım.
"Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Acaba xxx şehrine nasıl gidilir biliyor musunuz?" Höh. Koskoca prens bizden yol tarifi istiyordu. Hem bunun yanında korumaları yok muydu? Aman neyse ne.
Sakin ama erkeksi çıkan ses tonuyla yolu tarif etti. Bi süre sonra da beyaz atına atlayıp gitti zaten. Rahatlamış bi ifadeyle kafamı göğsünden kaldırdım ve hafif geri çekildim.
Bakugo Katsuki
Kafasını geri çekip yüzüme baktı. Çok tatlıydı ve hafif pembemsi dudaklar resmen gel beni ye diyodu. Zaten zor duruyodum. Ve o küçük şeyi hissedebiliyorum. Bi kaç kere görmüştüm. Ama onun bundan haberi yoktu. Yıkanmaya geldiği zaman gizlice izliyodum. Tamam biraz garip olabilir ama en doğal hakkım. Evliyim amk ben. Zaten sırf özgürlüğü kısıtlanamsın diye bağlamadım onu. Bırakında iki gözlerim bayram etsin.
"Kacchan şey bıraksan mı artık?"
"Neden?" Sorduğum soruya ben bile şaşırırken ne diyeceğini bilemeyerek gözlerini kaçırdı.
"A-aahh şey zaman gelmek üzere. Gitmeliyiz." Haklıydı. Lanet olası bi şölen vardı.
"İyi peki." Diyip onu kucağıma alarak sudan çıktım. Her zaman ki gibi renkten renge girerken. Düşmemek için elini omuzlarıma koydu. Bende poposunun altından sıkıca tutmuştum.
"KACCHAN NAPIYOSUN BIRAK BENİ."
"Kurulanman gerek." Bacaklarını hızla belime doladı. Pozisyon gayet iyi ama bilin bakalım ne eksik?
"Be-ben yaparım bırak beni." Kafasını boynuma gömdü. Allahım çok şirin. Şimdi şuraya yatırıpta sikmemem için bi neden söyleyin.
Doğru gitmeliyiz.
Ağaca astığı kendi havlusunu alıp sırtın doğru örttüm ve yavaşça yere bıraktım onu. Havlusuna sıkıca sarılıp gözlerini sımsıkı kapattı. Utanıyordu.
"Üstünü giyinsene ne duruyosun? Üşüyeceksin."
"Sen bakarken nasıl giyinebilirim söylesene." Derin nefes verip yandaki dala astığım havlumu alıp belime sardım. "Giyinebilirsin arkam dönüm bende giyineceğim."
"P-peki."
İkimizde sessizce kıyafetlerimizi giydik. Tabi ben göz ucuyla onu izliyodum. Az sonra gözüm yanında duran kırmızı ayakkabılara kaydı. Onları aldığı zamanı hatırlıyorum. Beraber almıştık. Tam gözlerimin içine bakıp kırmızı olanları istediğini söylemişti.
"Kacchan ben hazırım."
Gözlerimi ayakkabılardan çekip ona baktım. Yine her zamanki gibi üzerinde hoş duran şeyleri giymişti. Sırf bugün için özel olan kıyafetler.
"Peki gidelim o zaman."
Yavaş adımlarla ilerlerken arkamdan geliyordu. Hep yaptığı gibi.
-
Hi
Nabiunuz
Sıkıldım bölüm yaziyim didim. Yarın kuran sınavım var ama ben çalışmadım. Yeeey artık kalırsam babam belamı siker. Ama benim biricik hocam beni geçirir.
Neys
Eyw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
結婚 (KEKKON) // BAKUDEKU
FanfictionYanlarına geldi ve bir süre izledi ikisini. O an birbirlerine çok benzediklerini farketti. Tombul ve çilli yanakları vardı. Henüz olan bir tutam saçı ise kıvırcık olacağa benziyordu. Tekrar gülümsedi ve yanlarına uzandı. Diğer elinide o tuttu küçük...