Doğum sahneleri yazmada pek iyi değilim. Eğer saçma olan yerlere dalga amaçlı (ya da benim dalga olarak algıladığım ve kalbimi kıran) yorum yaparsanız yorumunuzu silerim.
-
"Kacchan ne olur.. sakın.. sakın elimi bırakma. Çok korkuyorum lütfen." Ağlayarak ıkınmaya çalışırken, ne kadar çok acı çektiğini düşünürken daha çok sardım elini. Onu yanlız bırakmazdım. Bırakamazdım. Bir elimle elini tutarken diğer elimle saçlarını okşayıp ona moral vermeye çalışıyordum. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Her döktüğü damlada içimden bi parça kopuyordu. Ona bişey olursa yaşayamazdım.
"Burdayım güzelim gitmiyorum bi yere. Hadi biraz daha dayan lütfen. Bak belki bi yarım saat sonra onu kucağımıza alacağız. Belki de daha erken. Hadi dayan lütfen." Gözlerim dolmuş sırf onun cesaretini kırmamak adına ağlamamak için zor duruyordum. O yaşayacaktı. İkiside yaşayacaktı. Bizim mutlu günlerimiz olacaktı.
Son gücüyle ıkındığında Uraraka'nın "son kez" demesiyle ona baktım. Fakat yüzünde değişik bir ifade vardı. Şaşkın gibiydi. Ya da korkmuş. "B-bi sorun mu var? Çabuk söyle bişey mi oldu?" Şaşkınlık barındıran gözleri beni bulurken sakince cevap verdi. "Hayır hayır bi sorun yok devam edelim."
➖
Ana çadırın önünde oturmuş gergince bekliyorduk. Yani daha çok ben geriliyordum. Eğer ikisinden birine birşey olsaydı Kaysuki beni yaşatmazdı. Dediğim şeye bak. Katsuki yaşatsa bile ben kendimi öldürürdüm. Bu vicdan azabını kaldıramaz intihar etmesem bile vicdan azabından ölürdüm. Kollarımı dizlerime, lafamı da kollarıma dayamış yerdeki karıncaları seyrediyordum. Küçücük karıncanın bile bi faydası var ama benim yok. Ne ka güzel ne ka güzel.
(Neden bilmiyorum ama her kitabımda todo biraz kişiliğin dışına çıkıp şakacı bi tip oluyo. Bu kitaptan önce yazdığım omegaverse dışında hepsinde öyle. Mesela benim ilk yazdığım ama sildiğim kitapta bi kaza geçiriyodu. 50+ teyze olan bi kişiliğe sahip oldu todobaku kitabımda da bi değişik. Dpdlelrlflfp)
Ben dalgın dalgın düşünürken yanımda olan hareketliliğe göz ucuyla baktım. Kirishima gelmiş bi elini omzuma atarak sıvazlamıştı. Destek veriyodu. Ne kadar pişman olduğumu o da biliyordu. Ama elinden bir şey gelmiyordu. Yinede benim için çabalıyordu.
"Çok büyük bi vicdan azabı çekiyorsun öyle değil mi?" Cevap vermedim. Sessizliğim cevabımdı zaten. Yüzünde buruk bi gülümseme belirdi. "Vicdan azabı çekmenin ne demek olduğunu iyi bilirim. Abine saldırdığım zaman günlerce, haftalarca hatta aylarca uyuyamamıştım. İnsanlara zarar vermekten nefret ederim. Ama sen gelip bi yanlış anlaşılma olduğunu söylediğinde az da olsa içim rahatladı. Ama yine de insanın içinde bi yerlerde vicdanın ömür boyu rahatsız ediyo seni."
Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecekken içeriden bir ses duyuldu. Çok tatlı bir bebek ağlama sesi. O kadar içten ağlıyorduki duygulanmamak elde değildi. Aynı anda Kirishima ile ayağa kalkıp hızla içeri girdik. Fakat onların odasına girmek iyi bi fikir olmayabilirdi. Kapıda beklemek en mantıklısıydı. Ama heyecanlanmıştım. Kendi bebeğim doğmuş gibi heyecanlanmıştım.
O an hayal etmekten kendimi alıkoyamadığım şey Kirishima'nın kucağında minik bi bebekti.
➖
Artık dolan gözlerimdeki yaşları serbest bırakmanın zamanı gelmişti diye düşünerekten yanağımdan hafif bi gözyaşı süzüldü. Deku elimi yavaş yavaş sıkmayı bırakırken derin nefesler alıp vererek nefesini dizginlemeye çalışıyordu. Gözünden hiç eksilmeyen yaşlarqkmaya devam ediyordu. Ben ise kafamı çevirip o küçğk bedene bakmaya cesaret edemiyordum. Ağlamasını hala duyuyorum. İnce sesi neredeyse kulaklarımın zarını patlatıyordu ama dünyanın en güzel sesi olabilirdi. Sonsuza kadar dinlenecek tek ses gibiydi. En azından 'hala yaşıyor o ölmeyecek' diye geçiriyodum içimden.
"Erkek." Dedi Uraraka sevinçle. Bi oğlum olmuştu yani. Belki benim gibi bi baskın alfa olup güçlü olacak ve en güzel omegaları kendine çekecek kadar yakışıklı olacaktı. Ya da güzellikle donatılmış ve herkesi kendine hayran bırakacak bi omega. Her ne olursa olsun o benim bebeğimdi. Bizim bebeğimizdi.
"Kac..chan..." Dekunun cılız sesini duyduğumda gözlerimi onunla birleştirdim. Gözyaşlarını durduramıyor, bu sefer sevinçten ağlıyordu. "Buradayım güzelim. Buradayım."
"Onu görmek istiyorum. Lütfen onu kucağıma ver." Kafamı sallayıp en sonunda cesaret ederek kafamı Urarakaya doğru çevirdim. Onun kucağına bile küçük gelen, beyaz bir battaniyeye sarılmış ağlamaya devam ediyordu. Uraraka'nın yüzümde buruk ama daha çok mutluluk barındıran gülümseme vardı. Gözleri dolmuş bana bakıyordu. Korkmuştum açıkcası.
"Bakugo-san..." bebeğin yüzünü bana dönderdiğinde yüzümdeki gülümseme dondu. Bi an 'Deku bunu bana nasıl yapabildi' diye düşündüm ama biz bağlıydık. Yapmış olamazdı. Yapamazdı. Bembeyaz teni ve teninden daha çok açık beyaz olan saçları vardı. Korktum. Hiç olmadığım kadar korktum. İhanete uğratılmoş gibiydim. Ama olamazdıki. Deku benden başkasıyla olamazdı. İmkansızdı. Hayatı tehlikeye girerdi. Peki nasıl bu kadar beyazdı.
(Ne olduğunu anladınızmı bilmiyorum. Ama kesin anlayanlar olmuştur.)
Yavaşça zarar vermemeye dikkat ederekten kucağıma aldım. Bir süre yüzünü izledim. Sonra kafamı kaldırıp Urarakaya baktım. Yüz ifadesini okuyabiliyordum. Şey demek istiyordu sanki; 'Korkma o senin bebeğin.' Ona inanmak istedim. Ama içimdeki ses şüphe duymaya devam ediyordu.
Yavaşça eğildim ve kokusunu içime çektim. Ardından beni heyecanla bekleyen Dekuya döndüm ağlamaktan gözleri şişmişti. Yavaşça kollarına bıraktım. Aynı benim gibi gördüğü anda büyük bi şaşkınlığa uğramıştı. Korkuyla bana döndü. Korkusunu belli eden gözyaşları tek tek süzülürken kafasını salladı. 'Ben yapmadım' dedi. 'Seni aldatmadım' dedi gözleriyle. Gülümsemekle yetindim ona karşı. Biliyorum sen yapmazsın Deku. Ama neden böyle onu merak ediyorum işte güzelim.
Küçük bebek ağlamasını kesmiş birşeyler arıyor gibi kafasını oynatıyordu. Henüz gözleirini açmamıştı. Ama acıkmış olduğunu anlayabiliyorduk. Yavaşa ona zarar vermeden zaten çıplak ve bi erkek omegaya göre fazla şişik olmayan göğsüne yaklaştırdı Deku. Hızla yerini bulup açlıkla emerken Uraraka'nın sesini duydum.
"Eminim ne olduğunu merka ediyorsunuz.. değil mi?"
-
DAM DAM DAAAAM!
ACABA OLAYIN ARKASINDAKİ GİZEM NE?
REKLAMLARDAN SONRA SİZLERLE.
Neyse. Artık söyliyeyim çatlicam çünkü. Bebiş Albino arkidişler. Hani şu güneşe korunmadan güneşe çıkamayan saçları tenleri beyaz ve gözleri genelde açkk mavi ve gri olan kişiler gibi. Bunu yapmak nereden aklıma esti bilmiyorum ama bi gece "bu bebişin bi yan etkisi olmalı. Normal olmamalı" derken BAM! Aklıma bu geldi.
Albinolarla ilgili çoğu şeyi araştırdım.
Mesela albinoluk renk pigmenti eksikliğinden meydana gelir ve kalıtsaldır. Beyaz saç ve renksiz göz olma sebebi budur. Ve genellilkle gözler gri ve açık mavi olur.
Albinolar güneşe çıkamaz algısı yanlıştır. Güneş kremi sürerek ve MUTLAKA bir şapka takarka rahatça gezebilirler.
Yaş ilerledikçe şaşılık veya görme kaybı astigmat gibi olaylar olur. Bu gözlükle düzeltilemez. Ama ben düzeltirim çünkü bu bir büyülü dünya ehü.
Albino okan çocuklar görme yetisinden dolayı okula gidemez algısı yanlıştır. Genellikle özel yapılmış mercekler yardımıyla yazıları okuaybikirler (tek merak ettiğim şey GERİZEKALI O MERCWKLERLE GÖZLÜK YAPSANIZA HAYVANATLAR)
Korunmasız biçimde güneşin altında kalırlarsa eğer bu deri kanserine ve oeadanda ölüme yol açar. Anne karnında teşhis konması mümkün değildir ve tedavisi bulunamamıştır.
Neyse çok konuştım
Eywh
Veee kontrol etmeden atıyorum çünlü üşendim yazım hataları varsa yazın ben bi ara hallederim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
結婚 (KEKKON) // BAKUDEKU
Fiksi PenggemarYanlarına geldi ve bir süre izledi ikisini. O an birbirlerine çok benzediklerini farketti. Tombul ve çilli yanakları vardı. Henüz olan bir tutam saçı ise kıvırcık olacağa benziyordu. Tekrar gülümsedi ve yanlarına uzandı. Diğer elinide o tuttu küçük...