~3~

3.3K 320 289
                                    

Bölüm ithafı I_Tsuyu-Asui_I

-

Uyandığımda sabahtı. Kacchan ortalarda yoktu. Ateş yeni sönmüştü üstünden hala dumanlar çıkıyordu. Demek ki az önce gitmişti. Gözlerimi ovaladım. Peki ben şimdi ne yapacaktım. Bu halimle çadırların olduğu yere gidemem de. Kacchanın pelerinine daha sıkı sarıldım.

O sırada yanımda duran kıyafetleri farkettim. Kör oldum heralde. Yanımda ki şeyi görmüyorum.

(Sanırım bende amk bulanık görüyorum artık.)

Kıyafetlerin üzerinde bi not vardı. "Üstünü giyinip çadırların olduğu yere gel. Acil işim olduğu için erkenden gidiyorum. Orda bekliyor olacağım. Ve şuanda giydiğin şeyide yırtıp göm. Pelerinimi de unutma. Son olarak annemi görürsen bu gece hakkında hiçbişey söyleme."

Derin nefes verip getirdiği kıyafetlere baktım. Hem kendi tarzlarının hemde beni kıyafet tarzımın karışık olduğu kıyafetler getirmişti. Uzun kolsuz gömlek tarzı bi üst kıyafet, altına yaklaşık dizlerimin aşağısına kadar gelen bi pantolon. Uzun bi hırka, atkı, kemer ve botlar.

Her ne kadar gelipte anlından öpmek istesemde sana kırgınım. Ama olsun koca kocadır. Ayağa kalkıp mağarının dışında kimsenin olup olmadığını kontrol ettim. Kimsenin olmadığına kanaat getirince getirdiği kıyafetleri giymeye başladım. En son kemerle bol gelen hırkayı tutturup atkıyı sıkıca boynuma doladım. Güzel oldu. Dışarısı buz gibi mk.

Önceden giydiğim gelinliğimsi şeyi orda bıraktım. Kacchanın pelerinine koluma asarak yürümeye başladım. Gidince ne yapacağımı merak ediyorum. Bi işe yararmıydım acaba. Aslında annemin tedavisi için çalışmalara devam etmek istiyorum ama artık yapabileceğimi zannetmiyorum.

Çadırların olduğu kısıma vardığımda Kacchanı kızıl saçlı birisiyle konuşurken gördüm. Küçüklükten beri Kacchanla yakındık. Son bi kaç yıl da baya uzaklaşmıştık ama. Herkesi tanırdım ama onu ilk defa görüyorum.

Tam yanına gidecekken Mitsuki-san yanıma geldi. Yüzünde muzip bi ifade vardı. Bu işin sonu kötü. Umarım bişi sormaz.

"Günaydın İzuku. Nasılsın? Gece üşüdün mü?" Dedi sırıtarak. Gelen soruyla burdan acil uzaklaşmam veya konuyu değiştirmem gerektiğini anlamıştım.

"Ah sizede günaydın. İyiyim ve gecede pek üşüdüm sayılmaz." Yalan. Kıçım buz tuttu. Her ne kadar ateş ve üstümü örten bişey olsada... MAĞARADAYDIK VE DIŞARISI -200 DERECE FALANDI HERALDE.

"Hmmm iyi o zaman. Pekiii...." kulağıma eğildi ve fısıldadı. "Şey yaptınız mı?" İşte beklediğim soru. Napıyorum? Kaçıyorum.

"Aaaaa Mitsuki-san Kacchan beni yanına çağırmıştı gitmem gerek."

Panik olup hızlıca konuştuğumda gülmüştü. "Peki git bakalım ama ben bunun hesabını sorarım." Gülümseyip tam gidecekken aklıma gelen şeyle durdum.

"Mitsuki-san bişey sorabilirbiyim?"

"Tabiki sorabilirsin."

"İleride Kacchanın yanında ki kırmızı saçlı kişi kim?" Derin nefes verip gülümseyerek cevap verdi.

"Onu Katsukiye sorsan daha iyi olur. Benim gitmem gerek yapacak bi kaç iş var. Yakında Katsuki 20 yaşına girecek ve artık bu küçük çadır kasabanın sahibi o olacak. Hazırlıklar başladı ve yapacak çok iş var. Keyfine bak olur mu? Ben gidiyorum görüşürüz."

"Uhm peki. Görüşürüz."

Gözlerimi yere indirdim ve atkıyı burnuma kadar çektim. Belli ki Kacchan için çok önemli biriydi. Belki sevdiği kişidir diye düşünmeden edemedim. Yüzüm düşmüştü. Her ne kadar sevdiğim olmasada eşimdi artık. Herkes gibi bende üzülüyordum işte.

Yavaş adımlarla Kacchanın bulunduğu yere ilerlediğimde onlardan bir metre kadar uzakta durdum. Cılız çıkan sesimle ona seslendim.

"Kacchan?" Beni duymuş olmalı ki yanında ki arkadaşıyla birlikte bana döndü.

"Sen gidebilirsin Kirishima. Fazla kişi seni görmesin."

Kafasını sallayıp bana döndü kızıl saçlı çocuk. Ardında elini uzattı. Elimi kaldırıp elini sıktım.

"Ben Kirishima Eijirou. Tanıştığımıza memnun oldum İzuku. Ama şimdi gitmeliyim. Görüşürüz." Diyip hızlıca ormanın içine doğru yol aldı. Orman tehlikeli diye biliyorum. Üstelik o ormanda ejderhalar olduğundan girilmesi yasak diye biliyordum. Hep merak etmişimdir orayı. Ejderhalara karşı özel bi ilgim varda.

"Kacchan? Orası tehlikeli değil mi?"

"Başının çaresine bakabilir. Benimle gel." Diyip ana çadıra -yani bizim kalacağımız çadıra- doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gittim. Çadıra girdiğimizde içerisinin sıcak olduğunu farkettim. Cidden baya sıcaktı.
Çadırın ayrılan bölümlerinden birine doğru yöneldiğinde nereye gittiğimizi merak etmiştim. Sonunda bende onunla beraber içeri girdiğimde gözlerimi etrafta gezdirdim. Buranın beraber kalacağımız yer olduğunu anlamıştım. Yerde bi yatak ve küçük eşya sandıkları vardı. Utanmıştım açıkçası.

"Burada beraber kalacağız. Kıyafetlerin ve eşyaların küçük sandıkların içinde. Eğer ayrı yatmak istersen yatakları ayırırım." Hızla kafamı salladım.

"Hayır benim açımdan sorun yok."

"Peki o zaman beni takip et."

Peşinden odadan ayrılan küçük kapıya doğru yöneldi. Beraber odaya gidince gözlerimi odadan alamadım. Bütün eşyalarım, çalışma kitaplarım ve yaptığım çalışmalar buradaydı. Üstelik mükemmel biçimde düzenlenmişti. Tam benim düzenime uygundu. Hızlıca kafamı Kacchana dönderdim.

"Kaccha-"

"Çalışmalarına devam edebilirsin. Seni engellicek değilim. Hayallerin için çalışmalısın. İstediği yapabilirsin. Benim dışarıda halletmem gereken şeyler var." Diyip arkasını döndü. Tam arkasını dönüp gidecekken seslendim.

"Teşekkür ederim Kacchan." Arkasını dönmeden omzunun üstünden baktı.

"Gerek yok rica ederim."

-

Oy sınırı bana göre diil arkadaş özgürce bölüm atmak daha güzel.

Ama benden iki de bir bölüm istemeyin bunu sıkıldığım için yazdım.

Neys

Eyw

結婚 (KEKKON) // BAKUDEKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin