Albus'un Hogwarts'taki son yılını bitirdikten sonra dünyayı dolaşma planları annesinin zamansız ölümüyle yarıda kalınca, Albus bütün yaz boyunca vahşi erkek kardeşine ve yarı deli kız kardeşine bakmak zorunda kalır. Ama sonra Bathilda Bagshot'ın büy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Görünüşleri filmdekinin aynısı.
author and credit holder StripyWarrior8 ♡ Keyifli okumalar.
Bugün geliyordu. Yaşlı Bathilda Bagshot, Albus'a büyük yeğenini ve Albus'un ondan nasıl hoşlanacağını,iyi anlaşacaklarını düşündüğünü anlatmıştı. Sadece haklı olmasını umdu; küçük kardeşi Aberforth onu çıldırtmaya başlamıştı ve Yaz'a sadece birkaç hafta kalmıştı. Başka birine ihtiyacı vardı, vahşi erkek kardeşi ve çelimsiz, rahatsız ve hasta kız kardeşi Ariana'dan başka birine. Ve Bayan Bagshot'tan duyduklarına göre, bu Gellert Grindelwald denen çocuk çok zekiydi, tam da ihtiyacı olan şeydi, sıradan insanlarla dolu bu küçük, sıkışık köyde kapana kısılmıştı. Ne de olsa, artık kaçamazsa ve dünyayı dolaşamazsa, ona eşlik edecek biri olabilirdi. Peki ya Grindelwald son okulundan atılmış biriyse? En azından yeni bir insandı.
İşte bu yüzden Albus, Gellert Grindelwald'ın geleceği gün evinin önünde sabırsızlıkla bekliyordu. Bathilda onu almak için yoldan aşağı inmişti ve Albus arkalarında ki bavulları havada duran iki silueti görebiliyordu.
Gellert uzun boylu ve yakışıklıydı, omuz hizasında altın sarısı saçları ve yaramaz bir yüzü vardı. Durdu, Albus'un önünde durdu ve elini uzattı. "Sen Albus olmalısın," dedi sakin bir sesle. Albus elini tuttu ve kararsızca salladı. Gellert'in parmakları soğuktu. "Ve sen de Gellert'sin," diye yanıtladı. Gellert'e karşı tam bir huşu içinde değil, ağırbaşlı görünmek için elinden geleni yaptı. Albus'un arkasında duran Aberforth, keskin bir şekilde içini çekti. "Artık eve girebilir miyim? Kaldığı sürece ona bağlı kalacağın bu güzel çocuğu görmek için beni buraya kadar sürükledin. Onunla ilgilenmek istemiyorum,daha önemli işlerim var."
Aberforth'a dönerken Gellert'in tavrı aniden değişti. "Ne biliyorsun ki sen, seni aptal küçük çocuk?" diye çıkıştı. "Kardeşin gibi, ilk tanıştığında insanlara biraz daha saygı göstermelisin."
Midesinde tuhaf bir çırpınma hissi olan Albus'a yan yan bir bakış attı. Gellert'in Albus'un tam duygularını dile getirmesiyle ve onun ne kadar yakışıklı olduğuyla ilgisi olmalıydı bunun.
Aberforth kaşlarını kaldırdı ve geriye doğru bir adım attı. "Tamam, tamam, ben ikinizi yalnız bırakayım. Belli ki takıntılı gibisiniz. Albus, yeni arkadaşını benden ve Ariana'dan uzaklara götür, onunla hiçbir işim ve derdim olsun istemiyorum."
Aberforth, Gellert'e soğuk bir bakış fırlattı, ardından kardeşine aynı derecede buz gibi bir bakış atarak içeri girdi ve kapıyı arkasından çarptı.
Bathilda, "Pekala, o zaman çantalarını içeri alayım canım," dedi. "Siz ikiniz gidin, ve birbirinizi tanıyın." Onlara gülümsedi ve asasını sallayarak çantalar yüzerek uzaklaştı, onun arkasından yürüdü.
