BÖLÜM 12

298 19 2
                                    

" Arkadaşlar. Gecikme için özür dilerim. Biraz hastalandım o yüzden yazamadım. Ama bunu telafi edicem. Bu hafta yeni bölümler yayınlarım. Neyse daha fazla uzatmıyayım. İyi okumalar.

Koridorun sonundaki asansöre bindik. Zemin katın düğmesine bastım. Bella merak eden gözlerle bana bakıyordu. Ona bir plan söylemeliydim ama benim de ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Binadan çıkmıştık. Ana caddeye indiğimizde bir taksi çevirdim. Taksiye bindiğimizde şoför bana döndü. Bende gideceğimiz yerin adresini söyledim. Araba harekete geçince sorular yine kafama dolmaya başladı. Bu adam Bella ile ikimizi nasıl tanıyordu. Bizden ne istiyordu. Bu beladan nasıl kurtulabilirdik. Biri şaka yapıyor desek -ki bu çok zor bir ihtimal- Bella ile ikimizi tanıyan kimse yok ki. Nasıl bize şaka yapabilir ki. Evden birkaç eşya alıp Bella ile kaçarız. Ama nereye gideceğiz ki. Düşüncelerimden Bella'nın sesiyle ayrıldım. Bana bakarak " John evden eşyalarını aldıktan sonra ne yapacağız ? " dedi. Ben kafamı iki yana sallayarak " Bilmiyorum. Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok. " dedim. Bella'nın yüz ifadesinden korktuğu anlaşılıyordu. Aslında ben de korkuyordum. Ama ona böyle gözükürsem o bütün umudunu kaybedebilirdi. Bu yüzden korkmuyormuş gibi davranmalıydım. Biz konuşurken araba durdu. Benim apartmanın önünde duruyorduk. Bella ile apartmana girdik. Benim daire bir üst kattaydı. O yüzden asansöre binmeden merdivenlerden çıktık. Daireye girdiğimizde burnuma rutubet kokusu geldi. Hemen yatak odasına girdim. Küçük bir çanta bulup içine elime ne geliyorsa atmaya başladım. Bir miktar da para biriktirmiştim. Onuda yanıma aldım. Bella'ya seslendim. Ses gelmedi. Tekrar seslendim ama yine ses gelmedi. Yoksa yine mi vuruldu ya da bayıltıldı. Odadan çıkıp koridora girdiğimde Bella ortalıkta yoktu. Nereye gitmişti bu şimdi. Yoksa bana güvenmiyormuydu. Gitmişti herhalde. Tekrar seslendim. Ama gitmişti. Ses gelmiyordu. Ne yapacaktım. Hazırladığım çantayı alıp dışarı çıktım. Merdivenlerden inerken posta kutuları dikkatimi çekti. Kendi posta kutumda üç dört tane mektup vardı. İki mektup çalıştığım yerden gelmişti ama diğer ikisi pulsuzdu. Birini açtım. İçinde " John Kiery. Bella ile bir olup kaçmak sana bir şey kazandırmayacak. O yüzden benden boşuna kaçmayın. " yazıyordu. Yok artık! Bu adam bizi takip mi ediyordu? Bella da kayıp kaçırmış olmasın? Diğer mektubu da açtım. Bunun içinde " Hepinizin sonu geldi. En yakın zamanda hepinizi aynı anda öldüreceğim. " yazıyordu. Bu Bella'ya ilk gelen mektupdu. Bana da göndermişti. Dışarı çıktığımda sokak çok sessizdi. Bella'yı görmek ümidiyle etrafa bakınmaya başladım. Çok uzaktan biri geliyordu. Bella olabilir miydi o? Gittikçe yaklaşıyordu. Evet gerçektende Bella'ydı bu. Elinde bir poşet vardı. Yanıma gelince " Haber vermeden nereye gittin sen? " diye sordum. Oda " Sana söyledim ya. Telefonum için şarj aleti almaya gidiyorum diye. ". " Özür dilerim. Telaştan duymamışım herhalde. Bulabildin mi peki " dedim. Oda elindeki poşeti göstererek " Aldım. Adam dükkanı kapatıyordu. Kıl payı yakaladım. Şimdi ne yapacağız. Bence bir otele gidelim. " dedi. Bende elimdeki mektupu göstererek " Bu adam bizi takip ediyor herhalde. Bana da mektup göndermiş. Sana gönderdiği ilk mektuptan bana da göndermiş. Bide en son ' Bella'yla benden kaçamazsınız ' diye bir mektup vardı. Otele gidelim ama sakın bir daha yanımdan ayrılma. Şu an senden başka kimsem yok. Seni de kaybedemem. " dedim. Ben ne dedim şimdi. Resmen onu hala sevdiğimi belli ettim. Anlamışmıdır acaba. Bir tepki vermedi hala. Ya anlamadı ya da anladığını belli etmedi. Sessiz sokaklarda sadece ikimiz vardık. Bu tüyler ürpertici bir şeydi. Zaten peşimizde psikopat bir katil var. Birde bu sessizlik adamı daha çok korkutuyor. Otelin kapısına gelmiştik. Sıcak bir duş alıp yatma fikri şimdiden kulağa hoş geliyordu.

Peşimizdeki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin