⭑7⭑

179 34 35
                                    

Beş gün önce kendisinin onu beklediği yerde günlerdir kızgın olduğu kişiyi görmesiyle duraksadı. Cılız sokak lambasının altında bir ileri bir geri giden, arada kafasını kaldırıp gökyüzünü izleyen siyahlıyı izledi sessizce. Karlı bir sabaha beraber uyanıp o günün sabahı birbirlerine hiçbir şey demeden ayrıldıktan sonra, defalarca evine gitmesine rağmen onu bulamayışının sinirini yeniden yaşadı. Mantıklı olan tarafı çekip gitmesini söylesede, bir çift gözle göz göze gelir gelmez kalbi ayaklarına derhal zincirleri vurmuştu. Orada öyle hareketsizce kalırken kendisine doğru gelen gence karşı koyamadığına küfürler savurdu içinden.

- Sencede haksızlık değil mi?

Sarılı, Changbin'in bu sözleriyle anlamaz gözlerle karşısındaki bedene dikti gözlerini.

- Seni gündüzleri nerede bulacağımı bilmiyorum. Oysa sen beni rahatlıkla bulabileceğin zamanı ve mekanı biliyorsun.

Sarılı olan bu sözler üzerine histerik bir kahkaha attı.

- Rolleri mi değiştik bayım?

Kahkahasının ardından derin sesiyle sakin bir şekilde bunu söylemesi siyahlıyı ürpertmişti. İlk defa sinirli görmüyordu Felix'i ama sinirinin yavaş yavaş kontrolden çıktığını ilk defa görüyordu. Ve buna sebep olanın kendisi olduğunu da biliyordu.

- Açıklamama izin ver.

- Bunu neden yapasın?

Şimdiye kadar gidişlerini hiçbir şekilde açıklamadığı için böyle bir tepkiyle karşılaşmayı bekliyordu ama bu kadar acıtacağını hiç düşünmemişti. Gözlerini kaçırarak;

- Felix, lütfen benimle gel. Senin için.

- Gider misin Changbin. Benim için.

Bu sözler daha da acıtmıştı siyahlıyı.Changbin'in sessiz kalıp gitmediğini gören Felix arkasını dönerek yürümeye başladı. Changbin ise sessizce takip etmeyi sürdürdü. Yol boyunca kendisini Felix'in yerine koyarak empati kurma düşünceleriyle eşlik etti önündeki yürüyen bedene. Tamamen kendi kafasına göre hareket etmişti. İstediği zaman gelmiş, istediği zaman gitmişti. Ama bunu yapması elinde olan bir şey değildi. Uzun zamandır aşmak istediği bir sorundu bu. Ve bunu başaracağına inanmak istemişti tam o an. İçindeki bu inanç kıvılcımının filizlenmesiyle az da olsa ferahladığını hissetti. Karar vermişti. Aşacaktı güven sorununu. Kaçmayacaktı artık küçüğünden. Lâkin ya onunla ya da onsuz ne kadar süreceğini bilmeden.

Düşüncelerine son vermesiyle önündeki bedenin kendisini izlediğini gördü. Nereye geldiklerine baktığında deniz kenarında minik bir evin önünde durduklarını gördü. Felix'in evine geldiğini anlamasıyla ne kadar da Felix diye geçirdi içinden eve yorum olarak. Etrafı incelemeye son verip bakışlarıyla karşılaşınca ister istemez gerilmişti. Anlaşılacağı üzere küçük olanın kendisine olan siniri hâlâ geçmemişti. Kafasını yere eğip göz ucuyla baktığında küçüğün kapının yanındaki delinmiş duvarın içinden anahtarı alarak kapıyı açtığını gördü. Kapıyı açık bırakarak içeri girişini izledi. Felix'in eve girişinin ardından gökyüzüne kafasını kaldırıp yıldızları seyretti, dalgaların sesini dinledi. Daha sonra aradan geçen zamanla içeriden gelen sarılının kıkırtısına ve mırıltısına neden olan şeyi merak ederek kendiside sessizce içeri girmeye karar verdi.
Karşılaştığı manzara ise gözlerini kapatmış bir şekilde birbirlerine gülümseyerek alınlarını dayayan Mei ve Felix'ti. Mei'yi burda görmeyi beklemiyordu. Gördüğü görüntünün güzelliğiyle bir gülümseme kıvrıldı dudaklarından siyahlının. Geldiğini fark eden Felix;

- Evime hoş geldin Seo Changbin. diyerek oturması için yer gösterdi.

Tüm sinirinin gittiğini anlamıştı bu ses tonuyla. Ona bu yumuşak sesini duymasına sebep olanın Mei olduğunu da.

-dea | -changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin