14 Aralık 2020
Herkese Merhaba.(Herkes=10 kişi)😅
Bir adım atmak istedim öyle kendimce.
İçimde kalmasın istedim yazdıklarım.
Okuyan herkese sonsuz teşekkürler.
İyi okumalar..🎈"Çok özür dilerim.."dedim
İçimdeki kopan fırtınaya karşı koymaya çalışıyordum.Ama bu fırtınaya kendimi teslim etmeden,benliğimle durabildiğimce dik durmaya çalışarak.
"Mihrimah.."
Sesindeki pişmanlık sesindeki üzüntü bu fırtınayı biraz daha körüklese de elimden geldiğince dik durmaya çalışıyordum.
"Özür dilerim Selim."
Bu özürler bomboş kelimelerdi sadece.
Altı telafi edilemeyecek kadar bomboştu."Mihrimah git.!"dedi
Benim aksime yüzünde hiçbir ifade yoktu.
Ama sesi ruhunun bir yansıması gibi her şeyi ele veriyordu.
Mimiksiz dümdüz bakan suratına baktım.
Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmiyor,gözlerindeki o soğukluğu gördükçe daha da şiddetleniyordu."Bakma bana öyle.."
Bisiklete binmeye alışan çocuğun ilk düşüşündeki ağlayışı gibiydi göz yaşlarım..
Hevesliydim ama düşmüştüm.
Ama yine de o bisiklete binmeyi o kadar çok istiyordum ki..
Dizimdeki yara her seferinde bilemeyeceğimi hatırlatsa da yine de binmek istiyordum..Ben Selim'e öyle hevesliydim ki..
Dizimdeki yara pedalı her çevirişimde acısa bile binmeye devam etmiştim.
Öyle seviyordum ki onu dizimi kırıp bükerkenki acı bile güzel gelmeye başlamıştı.."Seni çok seviyorum.."diyebildim
Tek diyebildiğim buydu.
Tek gerçek belki de..Şimdi gitmek zorunda olmam onu terk ediyor olduğum anlamına gelmiyordu.
Bazı vedalar öyle sevdalar barındırırdı ki..
Bu da öyle bir şeydi.
Bu veda bir o kadar da sevdaydı.
Onun iyliğini onun adına düşünmüş ve onun adına karar vermiştim.."Bir gün.."dedi
"Bir gün öyle pişman olacaksın ki.."
Söylediği her söz boğazımda bir yumru gibi oturuyordu.
"Beni benim adıma düşündüğün için Mihrimah..Beni benim adıma düşündüğün için.."dedi
Ve bir cevap vermemi beklemeden arkasını döndü.
Gözlerimin buğusuyla uzaklaştığını anlayabiliyordum.
Arabası yanımdan hızla geçtiğinde sırtımı arabaya yaslayarak yere çöktüm.
Hem ruhen hem bedenen çöktüm.
Ama bir seçim yapmam gerekiyordu.
Onun iyliği için bir seçim..Sevmek bu değil miydi zaten?
Neden anlamamakta bu kadar diretiyordu?
Onun iyliğini ona sormadan düşündüğüm için miydi?
O,kötülüğü de beraber sırtlayabileceğimze inanıyordu ama benim buna yapamayacağımıza dair düşünceleri bile aklıma bile getirmek istemiyordum.
Ya yapamazsak?
Ya gerçeklerle yüzleşirsek?
Ya asıl vedayı o zaman yapmak zorunda kalsaydık?Tüm bu ihtimaller beni benden alırken kafamı da arabaya yaslayıp bir süre kaldım öyle.
Düşünmeye ağlamamla beraber bir son verdim.
Sadece baktım.
Bomboş bakışlarla..
Düşüncesiz bir kafayla..
Sadece baktım öyle.Kaç saat orda öyle oturdum bilmiyorum.
Eve geldiğimde her şey yine aynı yerden devam ediyordu içimde.
Sanki o fırtınayı koca bir ekranda izlerken durdurmuştum da şimdi tekrar oynatmışım gibi her şey kaldığı yerden devam ediyordu içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alaca Bir Zemheri
General Fiction"Buzdan bir şatoya sıkışmış bir kız çocuğu.. Her yer karanlık. Her yer soğuk.. Ne güneş doğmaya cüret edebiliyor ne de biri bir kıvılcım olmaya.. Ne zaman doğacak güneş? Ne zaman bitecek bu tutsaklık? Biri elimden tutup çekmeye cüret edebilecek mi? ...