2. Bölüm:
FARKLILIKLAR⠇ ⊹ 🖇 ⠇
Momo
Yarım bir şekilde açık bıraktığın camdan toprak ve yağmurun kalın kokusu odanın içine doluyordu. Daha sabahın yedisi olmasına karşın böyle bir havayla karşılaşmak birçok insanı üzse de beni mutlu etmişti.
Kuruyan boğazımı bir nebze temizleyebilmek için dünden kalmış su mataramdan su içtim.
Sabah olmasına rağmen bugün kendimi daha enerjik hissediyordum. Bu alışık olduğum bir durum değildi.
Hatta hiç değildi.
Bugün cumarstesi olduğu için çoğu kişi ailesin yanına gitmişti. Ben evime dönsem de annemler her zamanki gibi iş gibi gezisinde olacağından, tek başına kalacaktım. İste bunun yerine çoğu zaman yurtta kalıyorum. Zaten odamdan pek dışarı çıktığımda söylenemez.
Merdivenlerden birer ikişer aşağı inerken bir yandan nereden duyduğumu bilmediğim bir şarkı mırıldanıyordum. Tam merdivenlerin köşesine gelmiştim ki elinde pancake tabağı olan kirishima ile çarpışmam bir oldu.
"Gerçekten çok özür dilerim Kirishima. Dalgınlığıma geldi." Ard arda sıraladığım bu sozler garip bir şekilde onda tebesüm oluşturdu.
"Aslında tam olarak benim için sorun değil. Bana bir şey olmadı. Ama üzülmesi gereken sensin çünkü az once bu sabah ki kahvaltını döktün."
" benim kahvaltım derken...:
"Evet, bu senindi Yao-Momo. Sato bu sabah erken uyandı o yüzden yurtta olan herkese pancake hazırlamış. Benden de bu tabağı sana götürmemi istedi."
Bunları söylerken bir yandan ikimizde yerdeki pancakeleri topluyorduk. Sato bunlarla çok uğraşmış olsa gerek. Istemsizce utanmama engel olamadım.
" Sahi ya, hazır karşılaşmısken söyleyeyim Yao-Momo. Bugün birkaç kişi toplanıp sinemaya gidelim diyoruz. Bizimle gelmek ister misin sayın sınıf başkanı yardımcımız?"
Sorduğu soru ani olmustu, normalde herkes sınıf dışı etkinliklere gruplar halinde katıliyordu ve çoğu zaman harika gectiği hakkinda konuşuyorlardı. Ben sadece alış veriş merkezine gitmistim.
Çoğu zaman beni gitikleri yerlere çagırıyorlar. Bir süre sonra "Hayır" demek beni üzse de anlayışla karşılıyorlar.
Eski okulumda böyle değildi. Ne zaman birisine hayır desem hemen kibirili kalıbına düşüyordum. O yüzden kimseyle anlaşamiyordum.
Ben bunları düşünürken cevap bekleyeb bir adet Kirishimayı unutmustum. O da yüzündeki tebesüm ile hala benden cevap beklemekteydi.
"Üzgünüm beni biliyorsun. Hafta sonu olduğu için kutuphaneye gidip ders çalışmayı planlıyordum. Ama yine de sağ ol."
"Sorun degil, sınıf 1.si ve baskan yardımcısı olmak o kadar kolay olmasa gerek. İyi şanslar Momo."
Yerden aldığı son Pancake'i tabağa attıktan sonra olduğu yerden doğruldu ve bana el sallayarak odasına doğru yol aldı.꒰🖇꒱
Üstüme aldığım ince ve kısa yağmurluğun kapsonunu açtım. Hafif de olsa yagmur yağmaya devam ediyordu ama pek umrumda değildi de. Asıl planım kütüphaneye gidip uzun bir süre ders calışıp sonra da yurda dönmekti.
Ama içimdeki tüm ders çalışma arzusu yok olmuştu. Onun yerine sahil kenarına geçip psikopat gibi yagmurlu hava da denizi seyretmek istiyordum.
En sonunda hislerime yenik düstüğümü anladım ve adımlarımı sıklaştırarak sahile yol aldım.
Tanıdığım kimseyle karşılaşmak istemiyordum.
Sonunda sahile ulaştığımda ayakkabılarımın kumlanmasıni umursamayıp iskeleye doğru yürüremeye başladım.
Aklımlımda bugün Kirishima ile yaptığım konuşma dönüyordu.
Eğer aynı konuşmayı ortaokulda yapmış olsaydım kesinlille yeniden "kenidini begenmiş" lakabı alırdım.
İşte bu yüzden liseye kadar arkadaşım olmadı. Herkes bana yan gozle bakiyordu ve bende çoğu zaman nerede hata yaptığımı sorguluyordum.Ama UA öyle değildi, daha ilk günden sınıftan çoğu kiş ile anlaşmıştım.
Ben digerleri gibi büyümedim. Çocukluğum dört duvar arasında geçti. Buna baglı olarak annemde beni her konuda sekillendirmeye çalıştı.
Piyano çalabiliyorum, ingilizce ve koreceyi ana dilim gibi konuşabiliyorum, tennis sporunda madalayalarım var ve daha nicesi.
Bir süre sonra annemin yarattığı oyuncak bebekten bir farkım olmadığını anladım. İşte bunu anladığım zaman belki daha fazla çalışırsam annem beni ve ne hissettiğimi anlar diye düşündüm. Ama sonuç hep aynı kaldı, ne yaparsam yapayım beni fark etmedi.Yavaş yavaş adımlarla iskelenin sonuna ulaşabilmistim. Ayakkabımı çıkardım ve ayaklarımu suya soktum. Ilk başta suyun soğukluğundan ürpsemde bir süre sonra alışmıştım.
Kıyıya vuran dalgaların sesi, yağmur damlalarınınkiyle tatlı bir ahenk oluşturmuştu. Bir yandan ilkbahar meltemini yanağımda hissederken içimde garip bir kıpırtı oluşuyor. Karnımda sanki kelebeklerin uçuştuğunu hissediyorum aniden.Derken oturduğum tahta iskelenin başından tok takırtı sesleri geliyor. Arkama dönüp bakmaktan tırsıyorum. Derken kafamı sağa dogru çevirmemle deniz mavisi ve odun rengi bir çiftle gozle karşılaşıyorum.
"Demek ki yağmurlu havada sahile gelen tek psiokopat ben değilim"꒰🖇꒱
Evet biraz zaman geçti. Uzun zamandır bu bölüm için bir şeyler yazıp sildim. Ama hiçbiri içime sinmedim. Aslında bu da pek içime sinmedi ama umarım hosunuza gider. Biraz hızlı yazmaya çalıştım o yüzden bazı yerlerde mutlaka yazım hataları vardır malesef.
Açıkcası, kitap çok okunmuyor. Biraz moralimi düşürse de okunma almak için değil de yazmayı sevdiğim için bunu yaptığımi hatırlatıyorum kendime.
Biraz boş yaptım sanırım!!
İyi haftalar,
Aa, bir de oy kulanabilir misin lutfen 😇?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʙᴇ ʟɪᴋᴇ ʜɪᴍ (?)
Fanfic☪ ·̩ 。 ☆ ゚ * 。* + * ・ 。☆͙ ☆ * ""Bᴜ ʙᴀʜᴀʀ ᴇsɪɴᴛɪsɪ ᴅɪɴᴅɪɢ̆ɪɴᴅᴇ ʏᴇɴɪᴅᴇɴ ʙᴜʟᴜşᴍᴀ ᴅɪʟᴇɢ̆ɪ ɪʟᴇ."" ¤Todomomo fanfic¤