odası sıcak olduğu için çıkardığı gri bol tişörtünü giydi, altına bir eşofman geçirdi. aynada kendine bakıp nasıl göründüğü hakkında uzunca yorum yaptı kafasında. normaldi işte, niye bu kadar dikkat etmişti ki.
telefonunu ve anahtarını aldığı gibi ses çıkarmadan hızlıca ceketini alıp evden çıktı.
kapıdan dışarı çıkar çıkmaz yüzüne vuran soğuk rüzgar vücudunu titretti. ellerini cebine soktu ve karşı binaya ilerledi. rüzgar o kadar soğuktu ki, o azıcık mesafe bile burnunun kızarmasına sebep olmuştu.
balkondan gelen loş turuncu ışık gözlerine vurduğunda o yöne doğru yürüdü. "ömer?" dedi sessizce.
kıvırcık saçlı çocuk hürkanı gördüğünde gülümsedi ve sandalyesinden kalktı. "kapıya geç. açıyorum."
dışarda olan başıyla onayladı ve kapıya doğru ilerledi. zaten saniyesinde kapı açılmıştı.
"cidden soğukmuş." ellerini kollarına sürtüp ısınmaya çalışarak içeriye girdi. "söylemiştim." dedi kıvırcık saçlı da gülümseyerek.
"balkona çıkmayalım. sen geç salona ben geliyorum." hürkan başıyla onayladı ve salon olduğunu tahmin ettiği tarafa yürüdü.
doğru tahmin.
ışığı açtı ve 'L' koltuğa oturdu. birazda olsa gelmiş olan uykusu tamamen kaçmıştı. salonu inceledi dikkatle. o sırada duvara yaslı olan bir gitar çarptı gözüne. "gitar mı çalıyor?" sesli düşüncesi ömerin gülüşüyle bölünmüştü. "evet, çalıyorum." hürkan gereksiz bir şekilde utanmış ve ömerin gülüşüne eşlik etmişti.
"güzel. bende çalıyorum." kıvırcık saçlı olan gülümsedi ve hürkanın yanına oturdu. "müzikle uğraşman çok hoş. sadece gitar mı çalıyorsun?" kıvırcık saçlının gülümsemesine karşılık verdi. derin bir nefes alarak sanki her birini çalmak bir çocuk oyuncağıymış gibi tek tek saymaya başladı.
"elektro gitar, ney, keman, ut, çello, klarnet, yan fülüt, bendir, darbuka, piyano, bağlama, tuba, trompet, bateri, ksilofon, mandolin, timpani, kılkopuz, miskal, kaval, çeng, kudüm, gayda, akordiyon ve cümbüş falan işte."
kıvırcık saçlı ağzı yarı açık bir şekilde hürkana baktı. bu kadar yetenekli olması onu cidden şaşırtmıştı. halbuki öylesine yaşayan, bomboş bir çocuk gibi görünüyordu. hayattaki tek gayesi güzel bir yaz geçirmek gibi. "vay be! bunların hepsini nasıl öğrendin?" hürkan kıvırcık saçlının bakışkarına kıkırdadı. "müziğe doyumsuzum."
ömer başını salladı ve yarı açık olan ağzını kapadı. hala oldukça şaşkındı. "ders alma konusunu bir ara konuşuruz." dedi fısıldayarak. hürkan tekrar kıkırdadı ve "olur." dedi aynı şekilde fısıldayarak.
gözlerini ömerden çekti ve odayı incilemeye devam etti. o sırada ömer hâlâ hürkanı izliyordu. bunu fark eden hürkan ne kadar çabalasada yanaklarına hücum eden kana engel olamadı. "tatlı gözüküyorsun." yeterince kızarmamış gibi o an domatese dönmüştü hürkan. ömer güldü ve hürkanın yanağından bir makas aldı. "utanma. sadece küçük bir iltifat."
'siktir' o an içinden en derin siktirini çekmişti hürkan. bu kadar kolay utanacak biri değildi aslında. neydi bu küçük bir kız çocuğu gibi hareketler?
gülümsemeye çalıştı ve ömerden yüzünü sakladı. "utanmak mı? saçmalama lütfen. iltifatın için teşekkürler." ömer evdekileri uyandırmamak adına sessiz bir kahkaha attı.
hürkan, gittikçe daha da kızarıyordu ve buna engel olamuyordu. şuan kendine sert bir yumruk geçirmek istiyordu. kendine gelmeye çalıştı bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗰𝗶𝗴𝗮𝗿𝗲𝘁 ༆𝗽𝗼𝗿𝗴𝗼𝗹𝗮
Fanfictiongittiği yazlık evinin karşısında, oldukça yakışıklı bir çocuk oturuyordu. her gece aynı saatlerde balkona çıkıyor, sigarasıyla birlikte siyah defterine bir şeyler yazıyordu. hürkan ise onun balkona çıktığı saatleri yakalayıp, mutfak penceresinden on...