song; Hypnogaja - Cellar Door
"Simsiyah bir balonun ipi bağlı ince boynuma.
Her saniye daha da şişip beni yukarı çektikçe boğan bir balon.
Simsiyah yapan; umutsuzluklar, ümitsizlikler, mutsuzluklar, acılar, kaygılar, vicdan azapları, geçmiş ve hayal kırıklıkları helyumuyla dolmuş içi.
Var mıdır bu bileşiğin bir formülü?
Hayal kırıklığı helyumu artı, geçmiş balonu artı, acılar ipi...
Yakıcı olan kimya bileşiğinden,
en yakıcı olanından.
En can yakıcı olanından..."
Arabanın gaz pedalına yüklenebildiğim kadar yüklenmiştim adeta. Tüm kaygılarımı, düşüncelerimi ton ton bırakmış gibi basıyordum pedala ıssız ve karanlık yolun yalnızlığından istifade ederek.
Tunç Alkar'dan bahsetmişti yıllardır yüz yüze gelmek istemediğim ve rakip bildiğim adam. Hatta ona düşman olduğunu söyleyip kalesini beraber yıkmayı teklif etmişti çekinmeden.
Tunç Alkar'ı biliyordu.
Ona düşmanlığımı biliyordu.
Dahasını da biliyor muydu?
Tüylerim ürperdi. Bomboş ve zifiri karanlık olan yolda az önce gaz pedalına yüklediğim tüm yükleri fren pedalına yükleyerek ani bir fren yaptım. Anın etkisiyle yaptığım fren yüzünden bedenim ileri savrulmuştu ama ben saniyeler sonra sırtım koltukla tekrar buluştuğunda umursamadan gözlerimi dikiz aynasına dikmiştim. Fabrikayı öylesine ardımda bırakmıştım ki dikiz aynasında görmem bile mümkün değildi, tek görebildiğim şey ıssız mı ıssız ürkütücü bir yol olmuştu. Durmak için bulabileceğim en iyi yerin bu ıssız konum olabileceğini düşünürken başımı da koltuğun başlık kısmına yaslayıp derin bir iç çektim.
Gözlerimi kapatıp kapı kısmındaki ezbere bildiğim cam kontrol düşmesiyle camı indirirken çekebildiğim kadar nefes çekerek şişirdim ciğerlerimi. Ardına kadar açtığım camdan yüzüme vuran Falaz rüzgârlarına ufak bir tebessüm bahşedip yüzümde donan gülümsemeyle daldım düşüncelerime.
Bilseydi daha fazla gerçeği, acıyarak bakardı yüzüme ama değil mi? Ya da midesi bulanırdı, yüzünü buruştururdu boğazına tırmanan safrayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRGEN
General FictionBen Birgen'dim, o ise Koral'dı. Ben yalnızlığa aşina olandım, o ise kendini herkesten soyutlayandı. Notalarla dans eden parmaklarımız, zamanı geldiğinde tetiklerin sıcaklığını yuva ediniyordu. Bizim yanan yuvalarımız ateşini başka yuvalara sıçratı...