song; Low - Lullaby
Gözlerimi kaptım. Her şeyden kaçmak için kapatabildiğim kadar sıkı kapattım hem de. Her şey zihnimdeydi. Ben zihnimden, kalbimden ve vicdanımdan kaçmak için can çekişiyordum. Hatırladıklarımdan, hatırlamadıklarımdan, belki de şimdiden kaçmaya çalışıyordum.
Yorganımı çeneme kadar çektim kedi gibi büzüldüğüm yatağımda. Saat dokuz muydu? Yoksa gece yarısına mı gelmişti? Bilmiyordum. Pek de umrumda değildi zaten.
Yaşadığım evin bulunduğu sokak o kadar dar ve küçüktü ki, dört kişi yan yana yürürken bile zorlanıyordu. Evimin tam karşı binasının alt katında bir elektrikçi dükkânı vardı. Bulunduğum binanın ikinci katında oturmama rağmen dekorasyon için dükkânın dışına asılmış rengarenk küçük lambaların kesik kesik yaydığı ışıklar evimin içine kadar ulaşıyordu. Penceremin yanında duran yatağımda uzanırken gözüme gelen kırmızı ışıkla zihnimin bana ettiği işkence tekrar başladı.
Kırmızı ışık yandı. Çocukluğumun nasıl kirlendiği akın etti zihnime. Acı çektim. Ben acı çekerken ışık söndü.
Mavi ışık yandı. Hayatımdaki sayılı güzel anılar doldu zihnime. Burukça gülümsedim. Ahşap sandalyeme oturup çello çaldığım bir sahne şekillendi gözlerime vuran mavi ışıkta. Mutluluğa büründüm. Mavi ışık hep yansın istedim. Hiç sönmesin istedim. Ben tam mutlu olmuşken ışık söndü.
Pembe ışık yandı. Bu mutluluk yüzünden nasıl sustuğumu hatırladım. Oysaki nasıl tozpembe hayaller kurmuştum. Pişmanlıkla tutuştum. Ben aptallığıma lanetler ederken ışık söndü.
Sarı ışık yandı. İlk aşkımı hatırlattı. Genç bedenlerimizin yan yana gelince nasıl heyecanla titrediğini düşündüm. Kalbim tekledi. Heyecanla tekledi, bedenim onunkinin yanına varmış gibi. Heyecanla yandım. Ben çocuksu heyecanımı yaşarken ışık söndü.
Yeşil ışık yandı. O güzel anıların ellerimden iki kurşunla nasıl çalındığı doldu zihnime. Nefrete büründüm. Ben nefretimde boğulurken ışık söndü.
Tekrar kırmızı ışık yandı. İlk aşkımdan uğradığım ihaneti hatırlattı bu sefer. Hüzünle parçalandım. Benim paramparça edilmiş kalbimden bir parça daha koparken ışık söndü.
Mavi ışık tekrar yandı. Cehennemden nasıl kurtulduğumu düşünerek sevindim. O kadar şey mahvolmuşken ben sevindim. Neşeyle doldum. Ben çocuk gibi sevinirken ışık söndü.
Pembe ışık tekrar yandı. Yalancı cennette çekip, alttan almaya çabaladığım işkenceleri düşündüm. Canım yandı. Benim canım yanarken ışık söndü.
Sarı ışık yandı. Cennet ve cehennem kavramlarını sorgulamaya başlamışken bir boşluğa atıldığım aklım geldi. Şükrettim. Ben minnetle dolmuşken ışık söndü.
Yeşil ışık yandı. O boşlukta vasıfsızca süzülürken yapmak zorunda kaldığım ve yeni hayatımı bunlar üzerine adadığım doldu bu sefer zihnime. Vicdanım tekledi. Ben vicdanımla sonu gelmeyen bir kavgaya tutuşurken ışık söndü.
Öfkeyle doldum. Yorganımı yere atarak yatağımdan hızlıca kalktım ve her zaman yastığımın altında sakladığım silahımı hışımla sol elimle alarak kavrayıp penceremi gönülsüzce örten, rüzgârda uçuşan perdeyi koparmak istiyor gibi kenara ittim. Renkli lambalara acımasız ışık ruhlarını veren kabloya silahımı doğrulttum. Tek gözümü kısarak işaret parmağımı tetiğe yerleştirdim ve bir kere bile düşünmeden tetiğe bastım. Saniyeler sonrasında ışıklar söndü. Işığı can çekişen sokak lambasından başka hiçbir şey aydınlatmadı bomboş sokağı. Işıkların sönmesiyle zaten ruhsuz olan sokak tamamen ölüme bulandı sanki.
Penceremin ardındaki soğuk havaya huzurla nefesimi verdim. Bedenim ise huzurumu inkâr eder gibi nefesimin titremesine sebep oldu...
.
Selamlaaar. Yine deli gibi heves ederek yazdığım bir kurguyla geldim. Umarım hevesim kursağımda kalmaz ve siz bol bol oy verip, yorum yaparsınız. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRGEN
Ficción GeneralBen Birgen'dim, o ise Koral'dı. Ben yalnızlığa aşina olandım, o ise kendini herkesten soyutlayandı. Notalarla dans eden parmaklarımız, zamanı geldiğinde tetiklerin sıcaklığını yuva ediniyordu. Bizim yanan yuvalarımız ateşini başka yuvalara sıçratı...