534 74 623
                                    

(Yedi Ay Sonra)

"Lanet Sicheng... Çık ortaya!"

Kun, gür sesle bağırdı boşluğa. Sesi sinirli ve ciddiydi. Çünkü bu işler şakaya gelmezdi.

"Sana diyorum, göster kendini! Dong Sicheng!"

Bir karaltı, koridorun sonunda belirmeye başladığında Kun, kolu altında duran Yangyang'ı biraz öne fırlatmıştı. Bunu gören Ten dolu gözlerle atladı porselen bebeğe doğru.

"Kun! Niye oğlumuzu o şeye veriyorsun?!"

"Ten Tanrı aşkına, Yangyang porselen bir bebek!" Kun sinirle ofladı. Eşinin karnındaki minik bebek büyüdükçe duygusallığı da artıyordu ve çekilmez bir hâl alıyordu. 

"Düşünmemiz gereken şey porselen bir bebek değil, Ten ge."

Dejun, kucağında tuttuğu ölü bedeni yere nazikçe yatırırken konuşmuştu. Gözleri dolu doluydu. Sevdiği adamı bir şeytana sunuyordu.

Hendery'nin cesedini yedi aydır saklıyorlardı özel bir depoda, böylece ceset çürümemişti. Bu, Dejun'in canını öyle yakıyordu ki sevdiği adamla beraber ölmek istiyordu ama Ten hamileydi ve Kun çok panik yapıyordu, Dejun çifti yalnız bırakıp gitmek istemiyordu.

Kun'un çağırdığı Sicheng denen varlık tamamen ortaya çıktığında sırıtır hâldeydi. Etrafından hafif dumanlar süzülüyordu, gözleri simsiyahtı ve beyaz teni karanlıkta parlıyordu.

Dışarıdan gayet sevimli bir insan gibi görünen Dong Sicheng, Qian ailesine on yıldır dadanmış olan gerçek şeytandan başka bir şey değildi.

İnsanlar ile beslenen bir şeytandı o. Yangyang bebeğin içine kötü ruh bahşedip kendi kendine hareket etmesini sağlayan iğrenç bir varlıktı.

"Onu öldürdünüz mü?" Hendery'ye bakarken konuşmuştu, sesinden resmen vahşet akıyordu.

"Öldürdük! Ama Lucas'ı öldürüp Hendery'nin kafasını ikinci oda halüsinasyonuyla karıştırmana gerek yoktu!"

Dejun'in sinirli sesi titremişti, sinirle küfrederken elini saçlarından geçirdi. Sicheng, onun bu cüretkar hâlini beğenmemiş olacak ki bomboş bakan gözlerini ona dikti.

"Bana sesini yükseltemezsin." diyip Dejun'i kaldırdı havaya, gerçi bunu dokunmadan yapmıştı. Korkan bedenin bir şey demesine izin vermeden onu uzağa savurdu.

Dejun acıyla inleyerek yere yığılırken koridordaki büyük vazolardan birisi uçarak onun kafasına çarpmış, anında öldürmüştü onu.

"DEJUN!"

Ten gördükleriyle midesinin kalktığını hissetti. Minik eli, eşinin elini aradı ama Kun ile arasında mesafe vardı bayağı.

"Kun..." İnildeyerek şişmiş karnını tutarken yere çökmüştü.

Kun'un gözleri ise Hendery'nin ölü bedenine eğilmiş, onu keyifle yiyen iğrenç şeytanın üzerindeydi. Eşinin cılız sesini duyunca ona doğru yavaş adımlar attı, minik bedenini arkasına aldı korumak için.

"Bu eve taşınan herkes sana hizmet ediyor, Dong Sicheng. Biz de sana on yıldır hizmet ediyoruz. Yangyang'ı öldürüp bize onun porselenini verdiği günden beri... Onun bakıcılarını öldürüp sana adak olarak sunduk."

Sicheng, elinde tuttuğu ve keyifle kemirdiği kalbi bırakıp masumca(?) baktı büyük bedene.

"Bu yıl vereceğiniz adak fazlasıyla gecikmişti. Ben de Lucas'ı öldürüp yedim, Kun. Bunu biliyorsun. Dua et ki şu eşine ve yeni bebeğinize dokunmadım."

yedi renkli kamelya // wayv ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin