YN: Bu kitap, "Yedi Renkli Çiçek" serisinin üçüncü kitabı. Birinci kitap Manolya, ikinci kitap Frezya. Profilimden okuyabilirsiniz onları da.
—————
Kamelya Çiçeği
Kusursuz aşkı ve sadakati temsil eder.
❄️
"Evet, evet anne, orada iyi olacağım... Hayır anne, yemeklerimi aksatmıyorum... Kalın giyiniyorum anne... Abur cuburu çok yemiyorum, evet... İçmiyorum da..."
Hendery, yaklaşık yarım saattir kendisine öğüt veren annesi ile telefonda konuşurken bir yandan da valizini hazırlamaya çalışıyordu. Pekin'den Şangay'a taşınacaktı, arada pek mesafe olmasa bile kendisine oldukça büyük bir valiz hazırlaması gerekiyordu. Çünkü Şangay'a, bir ailenin yanına taşınıyordu.
Oldukça büyük ve eski dönem villalarından birine sahip olan Qian ailesinin en küçük ve tek oğullarına bakıcılık yapmaya gidiyordu Hendery.
Sonunda annesi telefonu kapattığında valizi de hazırdı. Hızla üstündeki pijamalardan kurtulup daha spor şeyler giyindi, ne de olsa uçağa binecekti ve rahat olması gerekiyordu.
Hendery, Şangay'daki yeni yaşantısına şimdiden hazırdı.
~~
Uçaktan indiğinde kendisini karşılayan yaşlı şoför ile kalacağı eve yol almaya başlamıştı. Uykusu geldiği için başını cama yasladı ama gördüğü ihtişamlı yapı ile tüm uykusu kaçmıştı.
Gelmişti kalacağı eve, keşke yolun başındayken geri dönseydi.
"Oh, gelmişiz!"
Arabadan heyecanla inip valizini arkasında çekiştire çekiştire kapıya ilerledi, zile birkaç kez bastığında kapı açılmıştı. Kendisini karşılayan güler yüzlü, sevimli genç adama karşılık daha da büyüdü gülümsemesi.
"Merhaba efendim, ben Hendery. Telefonda görüşmüştük, sanırım siz..."
"Ah, hoş geldin tatlım. Gel gel içeri."
Hendery, ev sahibinin önünde saygıyla eğildikten sonra eve geçti, valizini kapının önünde bıraktı öylesine. Sonra gelip alabilirdi koca valizi. Koskoca villanın içini hayranlıkla süzerken ev sahibinin ona elini uzattığını fark etmiş, hemen tutup nazikçe sıkmıştı.
"Ben Chittapon ama kısaca Ten diyebilirsin."
Hendery ilk başta şaşırmıştı Ten'in gerçek adına ama sonra onun Taylandlı olduğunu hatırlamıştı.
"Burada kalacağın için ailemizin bir üyesi sayılırsın, resmiyete gerek yok. Ge desen yeterli." diye tatlı bir gülümsemeyle bitirdi cümlelerini.
Hendery, Ten'in elini bırakıp valizini tuttuktan sonra onun peşinden yürümeye başlamıştı. Heyecandan hoplayıp zıplamamak için zor duruyordu ve Ten bunu fark etmişti. Farkında olmadan hüzünle gülümsedi kendisinden yaşça küçük bedenin sevincine.
Hendery gerçekleri öğrendiğinde içindeki tüm yaşama sevinci ölecekti ve bundan habersizdi...
"Ve son olarak, burası mutfak." diye evin pek çok odasını gösterdi Ten, yeni misafire.
Hendery, Ten'den izin alıp odasına çıktığında odanın ne kadar güzel ve geniş olduğunu görmüştü. Kendisine ait bir banyosu bile vardı, bu hoştu.
Valizindeki eşyalarını, geniş gardırobuna yerleştirdikten sonra kitaplarını da çıkardı. Onları, yatağının hemen yanındaki büyük çekmeceli komidine yerleştirecekti dikkatle. Çünkü Hendery tam bir kitap aşığıydı, sabahtan akşama kadar sıkılmadan kitap okuyabilirdi. Ayrıca her tür kitabı da severdi. Henüz yirmi birinde, bekar bir erkek olduğu için cinsel ağırlıklı kitaplar daha dikkatini çekiyordu genelde.
"Acaba bu koskoca evde gerçek aşkımı bulabilir miyim? Gerçi burada da ne aşkı bulacaksam..."
Düşüncesine güldü, ardından elinde kalan son kitabını da çekmeceye yerleştirdi. Mavi kapaklı, az sayfalı bir kitaptı bu ama Hendery'nin favorisiydi. Kitabın adı Mavi Gül'dü, iki erkeğin arasındaki aşkı ve arkadaşlığın gücünü anlatıyordu.
(YN: Yazarınız kendi kitabından bahsediyor. ;) Mavi Gül'ü profilimden bulup okuyabilirsiniz hehe.)Çekmeceyi kapadı, artık aşağı inmeli ve Ten'in eşi ve çocuğu ile tanışmalıydı.
Kalacağı odanın -artık kendi odasıydı gerçi orası- kapısını yavaşça kapadıktan sonra merdivenlerden indi. Zor da olsa bulmuştu geniş salonu. Salonun köşesindeki koltuğun önüne çökmüş Ten'i gördüğünde boğazını hafifçe temizlemişti orada olduğunu belirtmek için.
"Şey..." Kararsızca Ten'e ve onun yanındaki sarışın genç adama baktı.
"Oh, Hendery!"
Ten ayaklanıp onun yanına geldiğinde az önce yanında durduğu sarışın adam da sırtını dikleştirmişti. Hendery çekingen adımlarla koltuğa yaklaştı ve hafifçe eğildi saygı amaçlı.
"Merhaba efendim, ben Hendery. Oğlunuzun bakıcısı olacağım."
Ten, iki genç adamı yüzünde tatlı bir gülümsemeyle izliyordu. En sonunda oldukça ciddi görünen ve Hendery'nin selamını almayan eşinin yanına geri dönmüş ve kolunu tutup hafifçe sıkmıştı.
"Bebeğim, bir şey desene." diye fısıldayarak uyardığında onu, eşi gülümsemişti hafifçe.
"Aramızda yaş farkı olduğunu sanıyorum genç adam, bu yüzden bana yalnızca adımla hitap etmezsin herhalde."
"Şey, um... Ten-" Hendery burada bir duraksama yaşayıp hızla Ten'e bakmıştı. Ten'in yüzündeki şefkatli gülümsemeyi gördüğünde rahatladı az da olsa. "Ten ge ve... Affedersiniz, isminiz?"
"Kun, ama senin ge demende sakınca yok."
Hendery gülümseyerek tekrar eğildi hafifçe. Ardından kendisine uzatılan eli nazikçe sıktı.
"Hoş geldin Hendery, bundan sonra burası senin de evin. Lütfen oğlumuza iyi bak." diyerek elini çekti Kun.
Sonunda o meşhur küçük oğlan ile tanışacağı için oldukça heyecanlanmıştı genç bakıcı. Kun ve Ten de ondaki bu heyecanı hüzünle izlemiş, az önce önüne çöktükleri koltuğun başından ayrılmışlardı ve oğulları ile yeni misafirlerinin tanışması için.
Hendery, koltuğun üstünde oturan çocuğa bakmak için başını çevirdiğinde gülümsemesi yüzünde donakalmıştı. Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp tekrar baktı koltuğa, sonuç aynıydı.
Koltukta bir çocuk yoktu.
"Şaka mı bu?!"
—————
YN: HAYVANLARI SEVİYORSANIZ BAKIN!
Biliyorsunuz ki insanlar, hayvanlar üzerinde deney yapıyorlar ki bunların ne kadar korkunç olduğunu az çok tahmin ediyorsunuzdur...
Son zamanlarda Ralph adında bir tavşanı duymuşsunuzdur belki. Onun gibi belki binlerce hayvan, iğrenç işkencelere maruz kalıyor ve bunun durdurulması gerekiyor.
Bu yüzden #saveralph etiketini her yerde yaymaya çalışın. Arkadaşlarınızı bilgilendirin. Lütfen... İnsanların daha fazla b*ka batmasına izin vermeyin.
Bunu kopyalayıp paylaşabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yedi renkli kamelya // wayv ✔️
Fanfic[bxb] Hendery, yanında yaşayacağı ailenin küçük çocuğuna bakıcılık yapmak için evinden ayrılmıştı. Keşke hep evinde kalsaydı, hiç gitmeseydi o ailenin yanına... { Yedi Renkli Çiçek serisinin 3. kitabıdır. } ⚠️ Kitapta kan vb. şeyler içeren sahneler...