aurora - runaway
Bugün Mark'ın hayattaki son günüydü.Daha doğrusu gecesiydi, dolunay vardı bu gece.
Anılarını tamamen kaybetmeden önce kendini kaybetmeyi seçmişti.
Çok berbat hissediyordu ve bazı şeyleri unutmuştu. Ki bu en çok canını yakan şeydi.
Bilincini kaybedeceğine emindi çünkü 2 yıldır ilk defa bu şekilde hissediyordu, bugün öleceğini anlamıştı çünkü direnmeyi bırakmıştı.
Doktoruyla konuşmuş ve sevdikleriyle vedalaşmıştı.
Günlerdir ölümü bekliyordu.
Geceleri uyumadan önce sabah uyanamamaktan çok korkuyordu. Endişeleri vardı her şeyden önce.
Sürekli ondan gizli akıtılan gözyaşlarını görmekten, işittiği hıçkırıkları duymaktan yorulmuştu.
Gittikçe daralan ruhu boğuyordu onu artık, yaşamak için verdiği mücadeleyi çoktan bırakmıştı.
Mark Lee hayata karşı verdiği savaşı kaybetmişti. Ama en azından denediği için kendiyle gurur duyuyordu.
Artık ezbere bildiği hastane odasına göz gezdirdi. Odası normalin aksine doluydu, bütün sevdikleri buradaydı.
Annesi, babası, abisi, Eunbyul, Donghyuck, Jeno, Jaemin, Renjun... Hepsine çok değer veriyordu Mark.
Onlardan özür dilemişti ama bir taraftan da onu anlamalarını beklemişti.
Acı çekiyordu. Kafasında susmayan sesler, dinmeyen baş ağrıları, bitmeyen miğde bulantıları, hareket bile edemeyecek hale gelen kolları ve bacakları, geçirdiği nöbetler...
Kızgın olsalar bile affetmişlerdi onu, bunun için herkese minnettardı.
Odadaki herkes artık tutamadıkları hıçkırıklarını serbest bırakırken yüzlerinde tebessüm vardı. Onu son yolculuğuna ağlayarak uğurlamak istemiyorlardı.
Mark kapanmak üzere olan gözlerini yine son bir kez etrafta gezdirdikten sonra kısık sesiyle fısıldamıştı.
"Sizi seviyorum."
Yüzüne bir tebessüm yayılırken dolu gözlerini yavaşça kapatmıştı.
Yanındaki monitör ötmeye başlarken hemşire fişi çekti.
Odadaki herkesin gözyaşları birbirine karışırken kimi acı ve şokla kendini beyaz fayanslara bırakmıştı. Mark artık bu dünyada yoktu.
Hepsi acı içinde fisıldamıştı genç adamın ardından. "Biz de seni seviyoruz..."
Mark hayattayken tümöründen sonra asla ağlamayacağına dair kendine bir söz vermişti. Ve sözünü de tutmuştu.
Kapalı gözlerinden süzülen iki damla yaş yanaklarını ıslattı. Mark yaşarken ne kadar istese de bir kere bile ağlamamıştı ama öldükten sonra tutamamıştı gözyaşlarını.
Sevdikleri sürekli mezarına gelecek ve çiçekler bırakacaktı. O bırakılan çiçekler bir süre sonra solacaktı, tıpkı Mark gibi.
Huzurlu bir şekilde veda etmişti.
Mark Lee, bir dolunay gecesi hayata gözlerini yummuştu. Arkasında anılar ve onu çok seven, kendinin de çok sevdiği insanlar bırakarak...
死亡
[o gece mark ölmüştü. dolunay karanlığa inat daha çok parlamıştı, akan gözyaşları uçsuz bucaksız okyanuslara karışmıştı. o dolunay gecesi gökyüzünden bir yıldız daha kaymıştı, gökyüzü bir yıldızını daha kaybetmişti...]
son
Merhaba. Blasé kurgusunu bitirdiniz, nasıl hissediyorsunuz?
Öncelikle beyin tümörü ile ilgili gördüğünüz her şey bilimsel olarak gerçek. Uzun bir araştırma yaptım, tedavilerden belirtilere kadar. Yalnızca ölüm süreleri ve ölüm şekilleri çok değişken olduğu için o kısımları kendim kurguladım.
Bu kurgu uzun zamandır yazdığım ama yayımlamaya asla cesaretimin olmadığı bir kurguydu. Yeri geldiğinde gözyaşları içinde yazdım yeri geldiğinde buruk bir şekilde gülümseyerek.
Ben sizden oy, yorum falan istemiyorum bu defa. Sizden tek istediğim nasıl hissettiğini söylemeniz, fikirleriniz ve belki de asla aklınızdan çıkmayan anılarınız...
Bu ficin benim için ne kadar özel olduğunu size anlatamam. Hani en başında demiştim ya, kaybettiğim ve asla geri gelmeyeceğini bildiğim, benim için çok özel birine diye. Maalesef o kişi şu an aramızda değil. Ve evet, beyin tümörü...
Ona nasıl hissettiğini asla soramadım ama geriye dönüp baktığımda onu elimden geldiğince mutlu hatırlamaya çalışıyorum. Umarım o da mutludur.
Ben çok sevdiğim birini başka bir çok sevdiğim biriyle bağdaştırdım. Ve Mark... Kayan yıldızım, uçsuz bucaksız okyanusum olduğun için teşekkür ederim.
Benden bir parçayı okuduğunuz için, varlığınızla yanımda olduğunuzu hissettiğim için size de çok teşekkür ederim. Ve çiçeklerim, size söylemek istediğim şeyler var; lütfen solmayın. Hayatın sizi karartmasına izin vermeyin. Sorunlarınızı küçümsemeyin ama içinizde tutup da kendinize zarar da vermeyin. Anlatın, paylaşın. Bana da anlatabilirsiniz, dinlerim. Her zaman dinlerim, bazen tanımadığınız birine içinizi açmak daha iyidir belki? Aldığınız nefesin, yaşadığınız hayatın kıymetini bilin. Çünkü sizin aldığınız nefese başka biri muhtaç. Sizin yaşamak istemediğiniz o hayat için başkaları çok fazla mücadele edebiliyor. Benim için değerlisiniz. Kişisel olarak tanımasam da okuyucum olduğunuz için, arkadaşım olduğunuz için değerlisiniz. Sizi seviyorum, kendinize çok iyi bakın lütfen 🤍
- lavin
Bütün hakları kayan yıldızlarda saklıdır ★
© laviniabel | 2021
mark lee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blasé
Fiksi PenggemarMark Lee her an ölüm korkusunu hissetmekten, artık ölümü beklemekten bıkmıştı. mark lee fanfiction [completed] angst au¡ • book cover by @_moonnlightt_ © laviniabel | 2021 all rights reserved