3.Bölüm

25 7 8
                                    

Aslında şanslı olduğumu düşünmüştüm hep. Yarın çok önemli bir sınavım var ve Rüzgar'la konuşuyoruz. Telefonu hiç bırakmak istemiyorum ama saat gece yarısını geçti sınava çalışmam lazım. O kadar enerjik ve içtenki. Ailende başka gözleri çekik olan var mı diyor. Gözlerime dikkat ettiği için mutlu oluyorum. Kendini bana soruyor, onun hakkında düşüncelerimi. İçimdeki onu, ona anlatamıyorum. Çok beğendiğimi anlamasından çekiniyorum. Ama o öyle yapmıyor. Saçlarımı anlatıyor, davranışlarımı çok beğendiğini dile getiriyor. Daha 18 sin diyor ama yaşından olgun davranıyorsun. Biliyorum bu geceden sevgili çıkabiliriz. Ama onun okulu 2 sene önce bitmiş olsa da benim yarın çok önemli bir sınavım var.
"Sonra konuşsak olur mu yarın çok önemli bir sınavım var?"
"Olur tabi, sen sınavına çalış iyi çalışmalar"
"Teşekkür ederim"
"Rica ederim(:"
Günler çuvala girmedi diye düşünüyorum, biz yine konuşuruz ama içim huzursuz. Onunla konuşmak istemediğimi düşünür diye korkuyorum.

Sınava hiç uyumadan girdim. Çok iyi geçti. Rüzgar mesaj atmış
" sınavın nasıl geçti"
  "güzeldi"
"çok iyi(:"
Laboratuvara geçiyoruz, dersler çok yoğun geçiyor. Bugün çok yoruldum, birde akşam dershane var. Bugün biyoloji var, biyolojiyi seviyorum. Erken geliyoruz  dershaneye, eminim sınıfta kimse yoktur. Sınıf çok sessiz bu yüzden mutluyum. Sevda'yla konuşuruz biraz. Sınıfa girdiğimde Rüzgar'ı görüyorum, arka sırada oturuyor. O dakika görüldü attığım aklıma geliyor. Ayağa kalkıyor gülümseyip çıkıyor sınıftan, o gülümsemede ki burukluk içimi deliyor.Sevda'da fark ediyor.

Günler geçti, yazmaya çekindim. Yazmak için bahane bulamadım. Aramızdaki uçurum öyle derinleşti ki, hissediyorum. Birbirimize günaydın bile demez olduk. Mert sayesinde bir araya geliyoruz. O zamanlarda siz konuşun diyerek uzaklaşıyor. Bilmiyor ki o olmayınca herhangi bir şeyden bahsetmek hoşuma gitmiyor. Hiç yalnız karşılaşmıyoruz, onun yanında Mert, benim yanımda Sevda, kısa bakışmalar. Biliyorum, yazık, koşamadın mı bir sevdaya diyorsunuz. İçimden geliyor, elimden gelmiyor. Ben yeterince kızıyorum kendime, sizde kızmayın lütfen. Günler çabuk geçiyor. Okulum bitmek üzere, sınava az kaldı. Donuklaştı bakışmalarımız. Sevda sürekli Rüzgar'ı bana bakarken yakaladığını söylüyor. İçim öyle kanıyor ki bu cümleler yarama kabuk olmak yerine dahada derinleştiriyor.

Bir ay kaldı okulumun bitmesine ve bu şehirden gitmeme. Rüzgar bir kaç gündür derslere gelmiyor. Gözüm hep onu arıyor. Tanrım diyorum, bir kaç gün görmeyince dahi böyle olduğum adamı bırakıp nasıl gideceğim bu şehirden.

Dershaneden Sevda ile erken çıktık. Rüzgar yine gelmemişti. Yürüyelim dedi kabul ettim. Hafif yağmur yağıyordu. Yolda yürürken karşı caddede Rüzgar'ı gördüm. Öyle mutlu oldum ki. Beni görünce durdu. Gözlerime öyle derin bakıyordu ki ama bakışlarında korku varmış gibi hissediyorum. Yanında bir altmış boylarında sarı saçlı bir kız vardı. Rüzgar'a dönmüş durmasının sebebini soruyordu. Rüzgar hiç bir şey demeden bana bakıyordu. Kız Rüzgar'ın elini tutup çekiştirdi, sinirli bir şekilde elini çekti Rüzgar. Kız baktığı tarafa döndü. Kızla bakışıyorduk şimdi. O şaşkın ben kırgın. Belki yağmur hızlanmadı ama ben hızlandığına yemin edebilirim. Nasıl parka gidebildik, nasıl deli gibi ağlayabiliyorum çevremi umursamadan. İçimde bir şey sızlıyor. Aklımda bir cümle yankılanıyor.
BEN SENİ ÖYLE SEVMEMİŞTİM.
Dershane bitti.

Ben Yüreği Naftalin Kokan Bir Adama Aşık Oldum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin