Aradan belli bir vakit geçmişti.Jonghyun omzuna kafasını koymuş bu şaheseri seyrediyor,Kibum ise sessizce şarkılar mırıldanıyordu.
Jonghyun,Kibum'un alkolün etkisiyle ağırlaşan göz kapaklarını okşadı ve öptü.
-Çok içtik.
-Evet,neyse ki sarhoş olmadık.
-Evet,olsaydık her şey daha kötü olabilirdi.
-Bugün dolunay var hyung,dolunayı ve yıldızları izleyelim.
-Olur,ben de bunu diyecektim,senin bembeyaz tenini o bile aydınlatamaz ama.
-Senin de parlayan kanatlarını,melek gibisin,sevgilim.
-Kalbin yüzüne yansımış bebeğim.Çok güzelsin.
-Sen de çok güzelsin.Benden bile çok.
-Seni seviyorum,kalbini tamir edeceğim.
-Ama nasıl? Ya o zehir senin kalbine geçerse?
-Geçemez bebeğim.Melekler zehirlenmez.Onları hiçbir kötü zehir zehirleyemez.Ağlama ama.
Jonghyun,Kibum'un alkolün etkisinde olduğunu hatırlamıştı,Kibum'un elindeki kadehi aldı,ona sıkıca sarıldı.
-Seni koruyacağım,bebeğim.
-Beni koruyabileceğini biliyorum ama,korkuyorum meleğim.
-Korkma,hava kararmış,birazdan bize masallar anlatacaklar.Belki çatıda bende sana masallar anlatabilirim.
-Tamam sevgilim.
İkili çatığa çıktı,Kibum üşüyordu bu yüzden Jonghyun'a sıkı sıkı sarıldı.
-Üşüyor musun?
-Evet,hem de çok.
-İyice sarıl bana.
Jonghyun,kahverengi saçlarını karıştırdı,yutkundu ve cebinden bir kolye çıkarttı:
-Doğum günün kutlu olsun bebeğim.
Kibum gözlerindeki parıltıyla birlikte yıldızlara baktı.
-Sevgilim bak yıldız kayıyor.
-Hadi dilek tutalım!
İkisi de aşkı ve mutluluğu diledi.
-Selam Dostlar,
Önceki bölümdeki gibi,feels geçirme tuşu nerede?
Hoşçakalın:)