25. Bölüm

1K 170 101
                                    

Selam! Bir haftadır yoğun olduğum için bölüm yayımlamaya vaktim olmuyordu maalesef, yeni bitirmeye vaktim oldu. Güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum umarım siz de beğenirsiniz. 

Profilimde "beni hala seviyor musun?" adında yeni bir kurgu yayımladım on bölüm falan oldu. Eğer okumak isterseniz profilimden bakabilirsiniz. Şimdiden destekleriniz için teşekkür ederim <33

Bol bol yorum yapıp oy verirseniz mutlu olurum♥♥♥

.

.

.

Üzerimdekileri hızlıca değiştirdim, vakit kaybetmek istemiyordum çünkü mevzubahis Umut'tu. Kendini kötü hissediyordu ve ben bir saat içinde orada olacağımı söylemiştim. Giyinip de aynaya baktıktan sonra hazır olduğumu hissettim ama odadan çıkmadan önce üzerimi şöyle bir kokladığımda sabah duşa girmediğimi fark ettim ve bu beni rahatsız etti – hoşlandığım kişinin evine ilk kez gidecekken leş gibi kokuyor olmak istemiyordum.

Giydiğim her şeyi geri çıkarıp yatağımın üzerine düzgünce bıraktım, hızlı adımlarla duşa yönelip kapıyı içeriden kilitledim ve kendimi suyun altına bırakıp işimi hallettim. Belime sardığım havluyla birlikte odama dönerken koridorda babama yakalandım. "Her sabah duş aldığın için su faturası bu kadar fazla," dedi elindeki faturayı sallarken.

"Allah'ın işine bak," dedim odama yönelerek. "Sen de ayda bir almak yerine haftada bir alsan daha fazla gelecek demek ki."

"Beni aşağıladığını sanıyorsun, çocuk," derken gözlerini üzerimde gezdiriyordu. "Ama aşağılanması gereken sensin. Özellikle de o son söylediğinden sonra... Ne demek erkeklerle ilgileniyorsun?"

"Şeytan sana ulaşamazsa babanızı paragöz bir şerefsiz yaparmış." Kapıyı kapatıp üstümü giydim, aynayı bir kez daha kontrol ettikten sonra odamdan çıkıp evin kapısına doğru yürümeye başladım. Babam ve sevgilisi kapının önünde dikiliyordu. "İngiltere Kraliyeti böyle korunmuyor," dedim elimi sallayarak. "Hadi, çekilin de gideyim."

"Bir terapistle görüştüğümü söylemiştim," dedi sevgilisi. "Randevulaştık. Yoldaymış, buraya geliyor."

"Söyleyin geri gitsin o zaman," dedim öfke dolu bakışlarım ve ses tonumla. "Bugün zaten yeterince gerginim, bütün hıncımı sizden çıkarmamı hiç istemezsiniz."

"Biz senin aileniz, Kerem."

Bu sözleri babamdan duymak bardağı taşıran son damlaydı. "Siktirin oradan," diye kükredim var gücümle. "İşine gelince aile işine gelmeyince ölüme terk ettiğin karının hala bir türlü yakandan atamadığın oğlu olmaktan sıkıldım artık."

Babam elini kaldırdı. "O sesi alçalt önce."

İsterikli bir kahkaha attım ortalığa, artık takatim kalmamıştı hiçbir şeye. "Bunca şeye rağmen senden ürktüğümü düşünmen o kadar komik geliyor ki..." İkisini de omuzlarından ittirip kapıyı açtım ve dışarı attım. Kapı hala kapalıyken arkamdan açacaklarını bildiğim için "Cüret bile etmeyin," diye seslendim. "Kapıyı da erken kilitleyebilirsiniz, nah gelirim bu saatten sonra." Bu ettiğim büyük bir söz, koca bir yemindi, biliyordum, ama doğurabileceği sonuçları düşünemeyecek kadar bıkkındım artık.

Aklımda ve kalbimde olan tek şey Umut'tu, onu düşünmeden edemiyordum ve şu an benim ne halde olduğum, ailem demem gereken iki insanın benim hakkımda ne düşündüğünden daha önemli olan tek şey de oydu. Her zaman oydu, o olacaktı, biliyordum.

İlk otobüse atlayıp kulağıma kulaklıklarımı geçirdim. Uzun bir süredir Umut'a yazmadığım için gelmekten vazgeçtiğimi sanmasından korkarak telefonu elime alıp sohbetimize girdim.

Son Defa - Texting // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin