"Nereye gidiyorsun?"
Felix karşısına bir anda çıkan sevgilisiyle sıçrayıp baş parmağını damağına vurdu. "Aklım çıktı gerizekalı." Jeongin gülerek özür dileyip kolunu sevgilisinin omzuna atmış, yanağını öpmüştü.
"Ee, nereye gidiyorsun?"
"Jisung'a. Bir işimiz var."
"Hadi ya, neymiş işiniz?" dedi caddeye doğru sevgilisiyle yürürken.
"Sana ne?" dedi Felix sırt çantasının saplarına daha sıkı sarılırken. Jeongin'le karşılaşmamak için dua ederek evden çıkmıştı oysaki.
"Ne saklıyorsun civciv?" Jeongin iyice meraklanarak sorduğunda Felix omuz silkti. "Arkadaşımla aramda sır olamaz mı ya? Her şeyi anlatayım mı sana? Git hadi işim gücüm var." demiş, omzundaki eli itip adımlarını hızlandırarka Jeongin'i arkasında bırakmıştı. Caddeye girince kalabalığa karışmanın rahatlığıyla yavaşlamış, yirmi dakikalık yürüyüş yolunun ardından Hyunjin ve Jisung'ın oturduğu sokağa gelmişti.
Birkaç dakika daha süren yolcuğunun ardından binanın kapısında bir de Hyunjin'e yakalanınca yapmacık durmaması için çaba gösterdiği gülümsemesini sundu.
"Jisung'a mı?"
"He, annesi Jitae'yi alıp teyzesine gitmişken gece burada kalacağım." dedi Felix. "Davete açığım." demişti Hyunjin de göz kırparak.
"Bakarız, dedikodularımız seni sarmıyor pek. Ayrıca şap şup yalaştığınızı görmek için çok gencim." derken Hyunjin'in tutmaya devam ettiği kapıdan geçmiş, ikişer ikişer merdivenleri çıkıp üst üste zile basarken tokmağı da vurmaya başlamıştı.
Jisung ağzında diş fırçasıyla kapıyı açarken Felix içeri girmiş kapıyı kapatıp yaslanmıştı.
"Noluyor?"
"Bizim evden çıkınca Jeongin'i, binanın bahçesine girince Hyunjin'i gördüm. Of, çok gericiydi." Jisung gülerek göz devimiş, ağzını işaret edip banyoya yürümüştü. Felix önce çantasını odaya bırkamış, sonra montunu askılığa asıp telefonunu şarja takmıştı. Jisung odaya gelirken yatağa yatmış onu bekliyordu.
"Buldun mu dediğimi?" dedi Jisung yerdeki çantayı yatağa bırakırken. Fermuarını açarken Felix doğrulmuş, heyecanla konuşmuştu. "Neler buldum bir bilsen!"
Jisung gülerken çantayı yatağa devirdi.
"Hyunjin beğenir mi?"
"Uçağı kalkmazsa ben de Yongbok'um."
"Zaten Yong-"
"Felix. Adım Felix. Yongbok değil." Felix elini kaldırmış, arkadaşı kolunu yüzüne siper edince indirir gibi kapıp bir anda kafasına vurmuştu.
"Acıdı lan."
"Acısın diye vurdum zaten. Bak, şuydu seninki." dedi Felix siyah kumaşı tutarken. "Ama bu daha hoş." demişti siyahlı kırmızılı kumaşı işaret ederken.
"İkisini de denerim. En güzeli seçeriz." demiş, heyecanla ellerini birbirine sürtmüştü.
"O zaman eteğe göre oje seçelim." dedi Felix arkasına yaslanırken. O gün 'ben hiç' oynarken Hyunjin oldukça olumlu bir tepki vermişti ama Jeongin ses çıkarmamıştı. Etekleri eline alıp aynanın karşısına heyecanla geçen arkadaşına bakıp güldü.
"Felix çok seksi fotoğraflar çekmemiz gerekiyor." demişti Jisung ona dönüp. Üzerinde koskoca Alvin ve Sincaplar baskısı olan sweati çıkarıp çalışma masasına doğru atmış, Felix'in getirdiği kıyafetler arasındaki beyaz dökümlü ince gömleği giyinmiş ve gülümsemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love with fight [MinChan]
Teen FictionMinho, hem kavga dövüşü hem de Chan'ı seven, arkadaş grubunda ilk patlayan gizli gaydir. ana ship: minchan yan shipler: hyunsung, jeonglix, changmin yarı texting fic işte