41

3.4K 295 170
                                    

sky'la finale doğru programına hoş geldiniz

"Ups! Görmedim bir şey." Seungmin heyecanla girdiği odadan ellerini gözlerine koyarak çıkarken Chan gülerek üzerlerine yorganı çekti. "Sessiz gel Minho uyuyor."

"Of, çok özür dilerim. Biraz heyecanlıyım da unuttum sizi." Chan önemli değil anlamında elini sallamış, yastığa saçları dağılan ve dudağı büzülen sevgilisinin güzelliğini izleme işine geri dönmüştü.

"Niye heyecanlısın?" dedi parmağının ucuyla Minho'nun saçını geriye iterken.

"Changbin'le bisiklet süreceğiz." dedi Seungmin mutlulukla. Ardından elindeki eşofman takımı ve bol kotlu sweatli kombinini gösterdi. "Sence hangisi?" dedi neşeyle.

"Bilmem, sana sormalı. Öpüşür müsünüz sence bu kez?" dedi Chan kıyafetleri incelerken.

"Keşke." Seungmin dudaklarını birbirine bastırıp kıyafetlere aynadan baktı. "Sanırım bunu giyeceğim, öpüşürsek paspal görünmeyeyim."

"Umarım keko gibi giyinip gelmez." Seungmin arkadaşına göz devirmiş, kıyafetleri yatağın ucuna atıp dağıttıklarını toplamış ve birkaç eşyasını da alıp odadan çıkmıştı.

"Gömlekleriniz yıkanacak mı?" diye sordu banyoya girerken.

"Ben hallederim sen hazırlan." Cevabnı alınca yerdeki gömlekleri makinin üzerine bırakmış, kapıyı kilitleyip duşa girmişti.

Güzelce yıkandıktan sonra üzerini giyinmiş, çıktığını haber vererek bisikletle beraber evden ayrılmıştı.

Son birkaç haftadır sık sık bisiklet sürüyorlardı ikisi.

Seungmin hızla bisiklete binip Changbin'in evine doğru sürmeye başlamış, mahalleye girince ona doğru gelen bisikletle gülümseyip olduğu yerde durmuştu.

"Selam."

"Selam. Gidelim mi?" Seumgmin onaylayıp bisikleti çevirmiş, gençle beraber sahile doğru sürmeye başlamıştı.

"Atıştırmalık bir şeyler hazırlayacaktım ama beceremeyeceğimi fark ettim. Bu yüzen sandiviçe ne koyuluyorsa onları aldım, beraber hazırlarız." Seungmin duyduklarıyla heyecanlanırken onayladı.

"Bıçak aldıysan hallederiz."

"Aldım." dedi Changbin gülerek. Seungmin gülümseyerek sürmeye devam etmiş, sahile geldiklerinde bir ağacın dibine oturma kararı alıp bisikletleri önlerine devirmişlerdi.

İkisi yan yana oturunca Seungmin titrek bir nefes aldı.

"Ne oldu?"

"Hiç, sanırım seni yanlış anlıyorum ama yine de çok güzel." dedi Changbin'n gözlerinin içine bakarak. Changbin diğerinin gözlerindeki parıltılara şaşırmıştı.

"Gözlerin parlıyor."

"Mutluyum çünkü. Önceden gözlerim ağladığım için parlıyordu." dedi Seungmin yavaşça. Changbin'e laf sokmak istemiyordu artık.

"Yanlış anlamıyorsun. Flört ediyoruz şu an." Changbin gülümseyerek gözlerini ondan çekip çantasını açmış, kaplara koyduğu sandiviçlik malzemeleri çıkarmıştı.

"Flört mü? Biz mi?"

"Evet Seungmin. Flört ediyoruz, biz. Sen, ben, flört." Changbin gülerken Seungmin elini kalbine koyup sırtını ağaca yasladı.

"Tanrım, bana bir şeyler oluyor."

"Abartma, bu kadar heyecanlanacağın biri miyim ben? Pek sanmıyorum."

"Sus benim kendi fikrim o sana mı sorduk? Ver şunu öyle kesilmez domates." Seungmin Changbin'in elinden domatesi alıp dilim dilim kesmiş, marulu parçalara ayırmış ve ekmeklerin arasına peynirle beraber yerleştirmişti.

Changbin'in onu izlediğinin farkındaydı bu yüzden asla başını kaldırmıyordu. Sandiviçi uzatmış, Changbin'in verdiği meyve suyuyla beraber kendisininkini yerken nehri izlemeye başlamıştı.

Bir süre sessizce atıştırmış, ardından öylece oturmuşlardı.

"Seungmin." dedi Changbin ona yaklaşarak. Seungmin birkaç mırıltıyla ona dönünce Changbin iç çekti. "Ya da boşver."

"Ne?"

"Önemli bir şey değildi." derken yerine oturup nehre döndü.

"Beni mi öpecektin?" Changbin başıyla onaylayınca Seungmin gülümsedi. "Öpüşürüz diye güzel giyindim, hadi öpşelim."

"Ne?"

"Sen ben öpüşmek. Dudaktan böyle, uzun süredir istediğim bir şey. Yorma beni Changbin." Seungmin genci yakasından tutup kendisine çekerken Changbin gülerek dudaklarını dudaklarına bastırdı.

İkisi birbirini öperken Seungmin nefesi bitince geri çekilip dudağını ıslattı. "Harika bir histi."

"Bir de bana sor." dedi Seungmin kızaran yanaklarıyla.

"Sakso diyordun, iki saniye öpüştük kızardın hemen."

"Çekerim ki."

"Öyle mi?" dedi Changbin eğlenerek.

"Küçük mü Changbin?"

"Bak ya."

"Küçük bence."

"Çıkarıp göstereyim mi?"

"Ew, hayır. Toplum içindeyiz."

"Küçük değil."

"Eminim öyledir."

"Sabır."

"Şaka yapıyorum. Küçük olması önemli değil."

"Seni nehre atacağım."

"Denesene." Changbin dizlerinin üzerinde yükselip Seungmin'in çenesini kavramış, ona doğru eğilerek dudaklarını bastırmıştı. Tekrar onu öperken bu kez bırakmaya niyeti yok gibiydi.

love with fight [MinChan] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin