Tanrıya İsyan

34 15 20
                                    

   Fiodei için ayrılık dağlardan ağır, isyan bir nefesten hafif olmuştu. O çok sevdiği eşinden ayrıldığı yetmezmiş gibi bir de toplumun dedikodu ve dalga geçmeleriyle yüz yüze kalaraktan iyice içine kapanmıştı. Kendini diğer insanlardan soyutlayıp huzur bulmaya çalışıyordu fakat Enç'in eğitimi ile ilgilenmek üzere merkeze gitmek durumunda kalması istemediği muhabbetlerin içerisine girmesine neden oluyordu. Eşi Humay için ateş al al yanarken kalbinde yeni bir evlilik önerisiyle yüzleşmesi onu pek rahatsız etmişti. Evlilik mevzusunu sonsuza kadar kapattığını dile getirmesiyle çıkan dedikodular, kardeşi Bagona'nın Hunt tepelerinin arasındaki köyünden ayrılıp ziyaretine gelmesine neden olmuştu.

   "Herkes senin Humay'ı kaybetmenle aklını kaçırdığını dile getiriyor," dedi Bagona kırmızı kadifeli tekli koltuğa oturarak. Hemen, karşısındaki koltuğa geçen Fiodei: " Zamanla susarlar," dedi umursamaz bir şekilde. "Ama bu senin delirmenle ilgili çıkan dedikodulardan aklanmanı sağlamaz," "Bunu söylemek için mi geldin kardeşim? Şu zamana kadar kuru gürültüden kurtulduğum tek yeri de elimden mi almak istiyorsun? Buradaki huzurumu bozmamalısın," dedi Fiodei. " Burası senin mabedin değil Fiodei. Burası bir ev, bir yuva ve burda iki çocuk yaşıyor. Her ikiside annesiz. Hadi Enç'e bir şekilde bakarsın," dedi Bagona salonun ortasındaki beşikte uyuyan Rosetum' u işaret ederek: " O daha bebek. Bir anneye ihyiyacı var," dedi. " Bu evde ve gönlümde Humay'dan başka bir kadına yer yok. Hem Rosetuma ilk altı ay süt annesi baktı. Artık ben onunla ilgilenebiliyorum," "Bebeği bilen kaç kişi var. Çoğu kişi kızının Humay doğduktan sonra öldüğünü söyleyip duruyor. Hazır böyle düşünceler varken onu bana ver, " dedi Bagona. Fiodei son duyduğu sözü hayretle karşılarak: " Ne dediğini anlayamadım. Kızımı sana ne diye vereyim." dedi. Bagona: " Huntta çok iyi bir tanıdığım var. Karlıgaç ile İlma adındaki bir çiftin çocukları hiç olmadı. Anlayacağın çocuk hasretindenden dolayı kız veya erkek çocuk olsun fark etmeksizin bir evlatlık arayışı içerisindeler. Rosetum'u çok sevip çok iyi bakacaklarına eminim," dedikten sonra Fiodei söz keserek: "O bana Humay'ın emaneti," diyerekten beşikte uyumakta olan Rosetum'un yanına gidip çömeldi. Çok yavaş bir şekilde Rosetum'un yanaklarını okşaraktan: " Ama sanırım çok yoruldum. Kolay olmadığı aşikar. Bazı geceler hiç durmadan ağlıyor. Annesinin yokluğuna o da benim gibi alışamadı," dedi. Bu sözleri duyan Bagona hemen Fiodei'nin yanına gidip omzuna dokunup: " Bence sen benim ne demek istediğimi anladın. Dediğim gibi onu bana vermelisin. Bu şekilde Enç ve hasadınla daha rahat ilgilenirsin," dedi. Fiodei ayağa kalkıp kardeşine döndü. "Ona çok iyi bakılacağıma söz veriyorum. Bu hayattan daha iyi bir hayatı olacağına emin olabilirsin," " Sözünü tutacağından şüphem yok Bagona," diyip salondan ayrıldı.

   Bir kaç dakika içerisinde Fiodei, elinde bir hasırdan bir çanta ile salonda belirdi. Rosetum'a ait olan bir çok şey çantanın içerisine yerleştirilmişti. " Enç, kardeşinin burda olmadığını görünce çok üzülecek. Ona bu durumu izah etmek zor olacak. Umarım Humay'ım bana kızmaz," diyip çantayı yere bıraktı. "Enç seni anlayacak ve Humay seninle gurur duyacak. Böyle olması gerektiğinin farkındalardır," dedi Bagona. Fiodei hemen eline uyumakta olan Rosetum' u aldı. "O bizi bilmemeli. Kalbinin dayanacağı bir günde ona söylenmesi gereken söylenmelidir. Herkesin böyle bir gerçekten uzak bir ömür geçirmesi haksızlık olurdu. Onun mutlu ve sağlıklı olacağına söz vermelisin," dedi. Ellerini, bebeği kucağına almak üzere uzatan Bagoma: " Söz veriyorum," dedi. Fiodei, Rosetum'un yanaklarından öpüp derince kokusunu içine çektikten sonra onu kardeşi Bagoma'ya uzattı. Ardından yere bıraktığı çantayı geri alarak evin avlusuna çıktı.

   Derin bir nefes çekti. Gözlerinin önü buğulanmıştı ve bunun farkında olarak aklını dağıtmaya çalışıyordu. Göz yaşı dökmek istemiyordu. Kalbinin bu kadar kırık dökük olduğu izlenimini kardeşine ve onu kapıda bekleyen faytoncuya vermek istemiyordu. Durumun farkında olan Bagoma hemen hızlı bir şekilde faytona bindi. Faytonun penceresine yaklaşan Fiodei'ye çocuğu hafiften göstererek: " Onun şimdiki hayatımdan daha mutlu olacağına söz veriyorum. Gözün arkada kalmasın,"dedi. Fiodei çantayı Bogama'nın ayaklarının yanına bırakıp faytonun kapısını kapattı. "Şüphem yok kardeşim," dedi bir iki adım geriye giderek. O sırada Bogama başını saygıyla Fiodei'ye eğerek faytoncuya yola koyulmadını söyledi.

   Bir garip hüzün çökmüştü yüreğine. Az önce vermiş olduğu kararın yanlış olduğu izlenimine kapandı Fiodei. Boğazında, dışarı çıkamayan kelimelerden bir yumru vardı. Gittikçe ağırlaşıp sızlıyordu. Buna daha fazla dayanamayıp gökyüzüne baktı. İçindeki üzüntünün acısını çıkaracak birini bulmuştu. "Hepsi senin yüzünden. Hiç mi bana acımadın? Beni bu denli neden yanlız bıraktın? Beni bu denli neden özgür bıraktın? Ben özgür olmayı beceremezken neden müdahale etmedin? O kadar kolay değilmiş. Yaşamak çok farklıymış," diyip dizleri üzerine çömeldi. "Beni neden bu denli cezalandırdın? Ben kendimde değilim artık. Kendime varamıyorum. Bu süreçte sende bende değilsin. Ne dilimde ne de ritüellerimde olacaksın, " diyip bir süreliğine göz yaşı döktü. Bu sırada gözlerinin önü aniden karardı. Bir mahzende olduğunu gördü. Etrafına iyice bakındı ve nerede olduğunu sorgulamak üzereyken şarap fıçılarına doğru dönmüş erkek görünümlü bir kadının kılıç dövmeye başladığını gördü. " Siz kimsiniz? " diye seslendi. Cevap alamayınca kadının yüzünü görmek üzere karşısına geçmek için adım atmaya başladı. Düz ve temiz saçlı çok güzel bir kadındı. Elindeki kılıcı ılık suya batırıp Fiodei'ye tamamen dönen genç kız: " çiçeklerle aran nasıl?" diye sordu alacağına mavi gözleriyle. Fiodei, soruya şaşırmaktan cevap veremeyip kıkırdamakla kaldı. " Toprak kendine dönen yavrularını asla birbirinden ayırmazken sen neden bu yolu tercih ettin?" diyip kılıcı Fiodei'nin boynuna dayadı. Kaşlarını kaldırıp burnunun ucundan bakarak: " Ben kim miyim?" diye dişlerini gıcırdattı. "Tarihin en büyük ölümü. Oğlunu aldım senden. Şimdi sıra kafanın üzerindeki altın oyukta..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 21, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ROSETUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin