Günlerden pazartesi olsada Sunwoo yine gelmişti kütüphaneye. Bu sefer ders çalışacaktı. Sabah Seungmin'in evinden direk kendi okuluna geçmiş, okuldan da kütüphaneye gelmişti. Eve hiç uğramamıştı anlayacağınız.
Önündeki soru ile uğraşırken yanındaki sandalye çekildi birden. Kafasını kaldırıp baktığında gözleri kızarmış, alt dudağı ısırmaktan yara olmuş bir Chanhee gördü. Kaşlarını çatıp onu incelerken Chanhee ona bakıp elindeki sütü uzattı. Sunwoo sütü alırken üzerindeki not kağıdını da okumaya başladı. 'Dün verecektim ama geldiğimde gitmiştin, defterimi verdiğin için teşekkür ederim.~'
Sunwoo'nun gözleri Chanhee'ninkilerle buluştu. "Özür dilerim, ben de beni... Her neyse teşekküre gerek yok ve özür dilerim. Bir şey demediğin için gittiğini düşündüm." Chanhee mahçup şekilde baktı ona ama ağzını bıçak açmıyordu. "Şey konuşmak istemiyorsun sanırım." Chanhee kafasını iki yana salladı ve cebinden mavi kelebekli defteri çıkarttı. Sunwoo'nun kalemini alıp yazmaya başladı. Sunwoo onun ne yaptığını anlamıyorken önüne itilen defterde yazılan cümleyi okudu. 'Özür dilerim, yabancılarla konuşurken gergin oluyorum. Yazsam senin için sorun olur mu?' Sunwoo sorun değil dercesine kafa salladı. "Bir travman falan mı var? Benim için sorun değil sesini duymak isterim saçmalasan da sorun değil." Chanhee samimice gülümsedi ve kafasını iki yana salladı. Sonrasında Sunwoo'nun kalemini kendi defterinde hareket ettirdi. 'Travma değil ama onun gibi bir şey' Sunwoo şefkatle elini tuttu Chanhee'nin. Dün olanlar için üzgün hissediyordu hala. Üstelik neler düşünmüştü öyle Chanhee ile ilgili. Kendini tam anlamıyla suçlu hissediyordu ancak bunu dışarıya vurmayı pek istememişti. "Anladım. İstediğin zaman konuşabilirsin Chanhee. Beklerim ben." Chanhee kaşlarını havaya kaldırıp şaşkın bir suratla baktı ona. Sonrada defterinin, dili olmasına izin verdi. 'Adımı nerden biliyorsun?' Sunwoo kesik bir nefes alıp etrafa bakmaya başladı. "Şey aslında... Defterinin üzerinde yazıyordu." Şanslıydı ki defter tam önündeydi. Yoksa hayatta aklına bir yalan gelmezdi. Chanhee inanmış olmalıydı ki kafa salladı. Bu onu rahatlamıştı, doğruyu söylemek de isterdi ama o an içinden yalan söylemek gelmişti belki de sapık gibi görünmek istememişti.
Bir süre sessizliğe mahkum geçirdikten sonra konuşacak birkaç konu bulmuş ve bir şekilde iletişim kurmuşlardı. Tuhaf bir iletişim kurma şekilleri olsa da bu ikisi içinde sorun değildi. Hatta Sunwoo bunun çok özel bir şey olduğunu düşünüyordu. Chanhee ise onun güzel zaman geçirmesini sağlayan bu oğlana, gözlerinin içindeki minik yıldızlarla bakıyordu.
Kütüphane de sıkılıp dışarı çıkmışlardı. "Chanhee, sana karşı dürüst olabilir miyim?" Chanhee şirince kafa sallayınca yüzünde oluşan tebessümle konuştu Sunwoo. "Ben seninle tanışmayı aslında uzun süredir istiyordum. Her pazar kütüphaneye senin için geliyordum, gözüme güzel geliyordun ve bir şekilde kalbimde farklı bir yer edindin." Kontrol etmek amaçlı yanında sessizce yürüyen Chanhee'nin yüzüne baktı. Şaşırmışa benziyordu. "Sapık olduğumu falan düşünmeni istemem açıkçası." Chanhee telaşla reddetti onun söylediğini, sapık olduğunu falan düşünmemişti. Aslında kendisiyle aynı duyguları paylaştığı için oldukça mutluydu. Sokağın ortasında dans edip çığlık atmak istiyordu. Tabiki bunlar istek olarak aklının bir köşesinde gizlenmişti sadece.
Yürürken Chanhee'nin evine geldiklerinde eliyle geldiklerini işaret etmiş teşekkür edercesine bakmıştı karşısındakine. Sunwoo bunu anlamıştı. Bir şekilde konuşmadan da anlaşabiliyorlardı. "Önemli değil Chanhee, iyi akşamlar hadi eve gir bakalım." Sunwoo gülümseyerek cümlesini kurduğunda, içinde patlayan havai fişeklerden dolayı derin bir nefes vererek etrafa bakınmıştı. İçi içine sığmıyordu resmen. O sırada içinde bütün havai fişekleri gölgede bırakacak bir bombanın patlamasına sebep olacak bir sey oldu. Chanhee, Sunwoo'nun yanağına bir öpücük bıraktı ve omzunu okşayıp gülümseyerek eve girdi. Sunwoo ise yaklaşık iki dakika olaylarin gerçekliğini sorgulama işini gerçekleştirmiş sonrada telefonuna gelen mesajla elini cebine atmıştı.
Chanhee:
hava soğuk orada dikilmek yerine evine git çabukSunwoo camdan ona el sallayan Chanhee'ye gülümserken telefonu cebine koymuş ve el sallayıp evine doğru yol almaya başlamıştı.
Eve geldiğinde ufak bir neden geç geldin sorgusundan sonra odasına girmişti. Neyseki babası evde değil, iş için şehir dışındaydı.
Yatağına yatmış bir günde olan şeyleri düşünüyordu Sunwoo. Chanhee ile bir anda yakınlaşmıșlardı ama sanki yıllardır beraberler gibi hissettiriyordu bu duygu.
Huzurla uykuya dalmıştı Sunwoo o gece. Chanhee ile şansı olduğunu düşünüyordu, çekingenliğinin de üzerinden birlikte gelebilirlerdi. Yeterki Chanhee'si yanında olsun ona yeterdi.
______________________________
ne olur batırmayım
ne olur batırmayım
ne olur batırmayım
....
umarım bu bölümü de sevmişsinizdir
yorumlarınız ve düşünceleriniz benim için önemli ~
mei kaçar~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzun tanışmalar olmayan vedalar - [sunnew] ✔
FanfictionUtangaç genç, onu hep izlerdi. Hep yalnızdı güzeli elinde bir kitap olurdu genelde kulağında ise kulaklıklar, otururdu kendi halinde. Onun her pazar bu kütüphaneye gelme sebebiydi güzel yabancısı.