1

502 67 32
                                    

 

  Sunwoo, montunu çıkartıp siyah saçlarını eliyle karıştırdı. Yaklaşık dört aydır olduğu gibi geldiği kütüphanenin tanıdık yeni kitap kokusunu çekti ciğerlerine. Bağımlısı oluvermişti bu kokunun. O 'nu hatırlatırdı bu koku.

  Her zamanki gibi kütüphanenin en tenha yerinde oturuyor ve elindeki kitabı okuyordu, adını iki hafta önce tesadüfen öğrendiği yabancısı, Chanhee. Kendisi de geçip ona yakın bir masaya yerleşti, okumayacağını bilse de çantasından okuduğu kitabı çıkarttı ve en son kaldığı sayfayı açtı. Normalde kitap okumazdı ama Chanhee sayesinde başlamıştı istemsizce.

  Bir yandan elindeki kitaptan bir iki cümle okuyup bir yandan da ilerisinde oturan güzelliği izliyordu. Pembenin güzel bir tonuna boyalı düz saçları, beyaz teni, kiraz renginde tapılası dudakları... Kulağından hiç çıkarmadığı beyaz kulaklıkları ve elinden düşürmediği kitapları ise ona gizemli bir hava katıyordu.

  Sunwoo onunla konuşmak istesede utangaçlığı buna engel oluyordu. Normalde utangaç bir çocuk değildi, aksine düşünmeden konuşan biriydi. Çoğu zaman söylediklerinden pişman olduğu da oluyordu. Sosyal hayatında oldukça dışa dönüktü yani ancak konu aşk olunca pek de öyle olduğu söylenemezdi. Dört aydır izlediği sevdiği, onun varlığından bile haberdar değildi yüksek ihtimalle. Belki de iyi bir ihtimal olarak kütüphanede gördüğü tanıdık bir sima olarak anımsayabilirdi onu.

  İzlediği güzel bedenin ayaklanması ile gözlerini kitabına çevirdi Sunwoo. Chanhee masadan uzaklaşırken biraz önce onun oturduğu yere göz attı. Bir defter vardı, üzerinde mavi bir kelebek olan kalınca bir orta boy defter. Ayaklanıp masaya ulaştı ve defteri eline aldı. Eşyalarını oturduğu yerde bırakıp hiç düşünmeden çıkışa yöneldi. Kapıdan çıkıp etrafına göz attığında çok uzakta olmayan pembe saçlı bedeni görebilmişti. "Hey! Chanhee!" Adıyla ilk defa sesleniyor oluşu veya ona dönüp adını nereden bildiğini soracak olmasını umursamadı o an. Sadece onu kaçırmak istemiyordu ancak Chanhee kulağındaki kulaklıkları sebebiyle onu duymamıştı. Kalabalığa karıştığında ise Sunwoo da ümidi kesip kütüphaneye geri döndü. Eşyalarını sırt çantasına gelişi güzel koyduktan sonra elindeki deftere baktı. Kütüphane görevlisine verebilirdi ya da haftaya pazar günü kendi eliyle de verebilirdi. Kaldığı ikilemden çalan telefonu ile ayrıldı. Telefonun sesini engellemek için ses kapama tuşuna basıp sessize aldı sonra da çantasını ve montunu alıp kütüphaneden çıktı. Kelebekli defteri de çantasına koymayı unutmamıştı.

  Eve doğru yürümeye başlamıştı ki yaklaşık on dakika önce kütüphanede telefonun çalmasına sebep olan annesi tekrar aramıştı. Sıkıntılı bir nefes verip telefonu kulağına götürdü. Klasik bir sorgu konuşmasından sonra telefonu kapatmış ve elleriyle birlikte montunun cebine sokmuştu.

  Kapıyı açıp içeri girmeden önce saate baktı. Daha on dakika vardı yani vaktinde gelmişti, azar yemeyecekti. Anahtarı kilide sokup çevirdi ve içeri girdi. Ayakkabılarını yerine koyarken annesi belirmişti koridorda. "Hoş geldin oğlum, aç mısın?" Sunwoo egildigi yerden doğrulup annesini cevapladı. "Biraz açım." Annesi sıcak bir gülümseme ile onu onaylayıp mutfağa geçmişti. Sunwoo da önce ellerini yıkamış sonra da odasına çıkıp üzerini değiştirmişti. O sırada tekrar açılan dış kapı ile babasının da eve geldiğini anlamıştı.

   Klasik bir aile yemeğinden sonra Sunwoo yediği tabağı mutfağa bırakmış ve ders çalışma bahanesi ile odasına çıkmıştı. Ailesini seviyordu, iyi birer anne babaya sahipti. Sadece katı kuralları vardı, Sunwoo da bu kuralların sınırlarını zorluyordu çoğu zaman. Bu yüzden babası ile oldukça tartışıyordu. Ah, bir de ders notları vardı. Kötü notlar almamak için çabalıyordu, böylece kuralları esnetebiliyorlardı.

  Uzandığı yatağından kalkıp çalışma masasının yanındaki çantaya ulaştı. İçinden mavi kelebeklerle süslenmiş defteri çıkarttı. İçinde ne yazdığını merak etmiyor değildi. Yapacağı şeyin doğru olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. Belki de normal bir not defteriydi, Sunwoo hiçte öyle olmadığını düşünüyor olsa da böyle bir ihtimal de vardı. Şimdilik defteri çantasına koydu tekrar ve masasına oturup test kitabını açtı. Aklı hala defterdeyken elinden geldiğince odaklanmaya çalışıyordu. Aklını kurcalayan tek şey tabiki mavi Kelebekli defter değildi, pembe saçlı meleği de dolaşıyordu düşünceleri arasında.

______________________

hadi bakalımmm
umarım sonuna kadar güzel şekilde götürebilirim kitabı
severek okumanız dileği ile
mei kaçar ~

uzun tanışmalar olmayan vedalar - [sunnew] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin