Sunwoo ödevlerinin bitmesiyle kendini direk yatağa bırakmıştı ki kapısı açıldı ve annesi konuşmaya başladı. "Bayan Choi geldi. Hadi gel aşağı biz babanla dışarı çıkacağız. Salondaki yemek masası geniş orayı ayarladım size." Annesi konuşurken yüzünde mimik oynamamıştı Sunwoo'nun. Cümlesinin bitmesi ile de sadece kafa salladı ve annesinin odadan çıkmasını bekledi. Çıkınca derin bir nefes verdi, bu sabah okula gitmeden önce annesine ders almak istemediğini söylese de kimse onu umursamıyordu işte.
Önce elini yüzünü yıkadı sonrada kalem ve kitaplarıyla salona indi. Bayan Choi masada oturmuş onu bekliyordu.
Sandığı kadar kötü geçmemesi mutlu etmişti Sunwoo'yu. Kadın onu çok sıkmıyor hatta uzun yoldan yaptığı soruların pratik cevaplarını gösteriyordu. Sesi insanı rahatlatan türdendi, tüm gün konuşsa bu kadını dinleyebilirdi.
"Anladım, tamam teşekkürler." Kadın kalemi kenara bırakıp ayaklandı. "Bu da bittiğine göre ben artık gideyim." Kadının kolunu tutup durdurdu Sunwoo. "Şey aslında istersen kahve getirebilirim siz de yoruldunuz." Kadın kendisine bakan bu küçük çocuğu kıramamış ve kabul etmişti.
Sunwoo kahveleri yapıp koltuğun önündeki küçük masaya bıraktı. Birlikte koltuğa oturup kahvelerin içerlerken Bayan Choi, aralarındaki sessizliği bozmuştu. "Sunwoo, ailen sana karşı çok sert gibi. Kendini kötü hissetmiyor musun? Kafana takmıyor gibi bir halin var da." Sunwoo elindeki bardağı masaya bırakıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Aslına bakılırsa kötü hissettiğim elbette oluyor ancak bir şekilde atlatıyorum. Beni çok seviyorlar ve yaptıklarını unutturuyorlar." Cümlesinin sonunda yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Bayan Choi de onun gibi gülümsedi ve konuşmayı devraldı.
"Benim de bir oğlum var, senden büyük ama o da bu yollardan geçti. Gerçi bazı şeyler onun için çok daha zordu." Sunwoo meraklandı. "Nasıl yani?" Kadın ağır sözcükleri, söylemesi kolaymış gibi sıraladı dudaklarının arasından. "Oğlum, beş yıl önce konuşma yetisini kaybetti aynı zamanda vücudunda bir takım sağlık sorunları var ama buna rağmen pes etmedi. Bu aralar kendini kitaplara verdi. Aynı zamanda da okuyor, çok çalışkan." Sunwoo böyle bir şey beklemiyordu elbet. Anormal karşıladığından değildi, her insan aynı olacak değildi ya zaten. Sadece beklemiyordu. "Oğlunuzun adı ne?" Kadın gözlerini Sunwoonun yüzünde gezdirdi. "Onunla tanışmak mi istiyorsun?" Düşünmeden cevapladı Sunwoo, kelimeler ağzından dökülüvermişti. "Evet, çok isterim." Bayan Choi'yi sevmişti Sunwoo, oğlunu neden sevmeyeyim ki diye düşündü. Kim bilir, belki de çok yakın birer dost olurlardı.
Bayan Choi bir gün mutlaka oğluyla geleceğinin sözünü verip gittiğinde, Sunwoo, mavi kelebekli defter onda olduğundan beri yaptığı düşünme seanslarından birini gerçekleştiriyordu.
Belki de yalnızca bir ödev defteridir diyip açası geliyor sonradz belki de bir günlük diyip kendini suçlu hissediyordu. Ne yapacağına karar vermek için pazar gününe kadar zamanı vardı.
Bıkkınlıkla kendini yatağına bırakıp istemediği bir hayatın, farklı bir gününün daha sonunu getirdi. En azından günü istediğinde bitirebiliyordu.
_______________________________
öyle işte
beğenmiş olmanızı umuyorum~
mei kaçar ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzun tanışmalar olmayan vedalar - [sunnew] ✔
FanficUtangaç genç, onu hep izlerdi. Hep yalnızdı güzeli elinde bir kitap olurdu genelde kulağında ise kulaklıklar, otururdu kendi halinde. Onun her pazar bu kütüphaneye gelme sebebiydi güzel yabancısı.